Bilge Can Ünbal Yılmaz- Kahramanmaraş’ta merkezli iki depremin ardından kamu binalarının güvenilirliği tartışılır hale geldi. On ilde büyük yıkıma neden olan, resmi rakamlara göre 48 bin 448 insanımızın hayatına mal olan depremlerde kamu hastanelerinin yıkılması can kaybını arttırdı. Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO), 2019 yılından sonra yapılan ve deprem riski en yüksek alanlarda bulunan 2 bin 420 hastane ile sağlık merkezini inceledi ve Türkiye’de 616 hastanenin yıkıcı etkiye sahip deprem üretebilecek yerlerde bulunduğunu duyurdu. JMO'un raporu İzmir’de 45 hastane yüksek deprem riski altında olduğunu gözler önüne serdi. Üstelik bu araştırma İzmir’deki büyük hastanelerin çok büyük bir kısmını kapsamıyor. İzmir’in hastaneleri incelendiğinde 30 kamu hastanesinin 2000 yılı öncesi yapıldığı görülüyor ve bu hastanelerin depreme dayanıklılık ihtimalini ciddi oranda düşürüyor. Meslek odaları hastanelerin hızla incelenmesini, dayanıksızsa yenilenmesini istiyor. Dayanıksız çıkan hastanelerin yerine nasıl bir alternatif üretileceği ise merek konusu. İzmir Tabip Odası Başkanı Süleyman Kaynak ve İzmir Şehir Plancıları Odası Yönetim Kurulu’na, İzmir’deki hastanelerin durumunu ve olası bir ‘depreme dayanıksız’ çıkma durumunda hastaneler yerinin nasıl doldurulması gerektiğini sorduk.

Hastane Ayakta kalmalı

İzmir Tabip Odası Başkanı Süleyman Kaynak, İzmir’in deprem bölgesi olduğunun altını çizerek, “İzmir tüm binaların altyapısı, kullanılan malzemesi incelenmeli ve bir depreme dayanıklılık karnesi çıkarılmalı. Deprem olayı gibi felaket olaylarında, sağlık tesisleri diğer tüm binalara göre çok daha önemlidir. Bunun sebebi şudur; depremi sel gibi felaketlerde ilk 48 saat hayati önem taşır. Eğer bu saat diliminde sizin sağlık tesisleriniz, sağlık elemanlarınız ayakta kaldıysa ve çalışıyorsa sizin kayıplarınız ciddi orada azalır. Şimdi deprem sonrası verilen ölüm rakamları var, 48 bin gibi rakamlar söyleniyor. Bunların gerçek olmadığını herkes biliyor. Fakat şunu bilmiyoruz, depremzede olarak, deprem bölgesinden Ankara’ya, İstanbul’a, İzmir’e gönderilen yaralılardan kayıplar ne kadar bunu bilmiyoruz. Dolayısıyla bu insanların bulundukları bölgede tedavi görmeleri hayati önem taşıyor. Bunun içinde hastanelerin dayanıklılık kapasitesinin maksimum seviyede olması gerekir. Çok ağır depremler geçirsek bile hastane binalarımız ayakta kalmalı” dedi.

‘AVM değil hastane’

İzmir’deki eski hastane binalarının küçük çaplı depremlerle sürekli yıprandığını ve düzenli aralıklarla denetlenmesi gerektiğini söyleyen Kaynak, “Deprem bölgesinde 60 yaşın üzerindeki binaların mutlaka değerlendirilmesi gerekiyor. Bu bölge sürekli 3-4 bandında depremler görüyor. 60 yıllık binlerce böyle deprem yaşıyor ve bu sarsıntıların her birinin yıpratıcı bir etkisi var. Bu bölgede binaların düzenli aralıklarla depreme dayanıklılık testleri yapılmalı. İzmir’de toplan 30 kamu hastanesi var. Bu hastanelerin toplam yatak sayısı 11 bine yakın bu ciddi bir oran. Herhangi bir afette bu kapasitenin kaybedilmemesi gerekir. Bu nedenle hastanelerin tetkik edilmesi, dayanıksız çıkması durumunda, acilen yenilenmesi, aynı yere, aynı statüde, aynı isimde, aynı fonksiyonda yeni ve dayanıklı binaların yapılması lazım. Bu söyleme nedenim şu, depreme dayanıksız diye Behçet Uz’u yıkıp yerine AVM yapmasınlar. Aynı koşullarda daha dayanıklı, modern belki kapasitesini arttırarak yeniden hastane yapsınlar” diye konuştu

Şehir merkezindeki hastanelerin yıkılması gerekirse Bayraklı Şehir Hastanesi’nin geçici olarak kullanılabileceğini öneren Kaynak, “Hastanelere ilişkin tespitler ve yeniden inşa projeleri için bütçeler belirlenmeli. Ancak bu işler sadece siyasi iktidarlara bırakılacak kadar basit işler değildir. Projelerin bilimin ışığında, odaların, akademinin, tüm tarafların bir araya getirilerek yapılması gerekir. Örneğin Bayraklı Şehir Hastanesi’nde bu süreçler işletilmedi bir sürü sıkıntı doğdu yine de biz bu hastaneyi yıkalım demiyoruz. Çok büyük masraflara inşa edildi, önümüzdeki 15-20’lı da ipotek altına alındı. İzmir’deki hastanelerin yıkılıp yeniden yapılması durumunda Bayraklı Şehir Hastanesi, ‘servis hastane’ olarak kullanılabilir. Misal Behçet Uz Çocuk Hastanesi dayanıksız çıktı, bu durumda belli bir süreline Bayraklı Şehir Hastanesi’ne taşınabilir yeni binası bitince eski yerine geri döner. Böylelikle belli bir plan dahilinde İzmir’in hastaneleri yenilenebilir” dedi.

Bakanlıklara çağrı

İlgili bakanlıklara acil harekete geçmeleri çağrısında bulunan Kaynak, “Biz tüm bu nedenlerle Sağlık Bakanlığı ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na çağrıda bulunuyoruz. Her an bir felaket yaşanabilir, bu demek oluyor ki bu hastanede çalışan sağlık emekçileri, hastalar, hasta yakınları herkes tehlikededir. Bu hastaneleri derhal inceleyin ve sonuçlarla ilgili kamuoyunu bilgilendirin, dayanıksız hastaneleri, tüm paydaşlarla bilgi alışverişinde bulunarak güvenli hale getirin” ifadelerini kullandı.


Şehir Hastanesi uygun değil!

İzmir merkezindeki hastanelerin yıkımına karar verilmesi durumunda Bayraklı Şehir Hastanesi’nin kullanılmasının uygun olup olmadığını sorduğumuz İzmir Şehir Plancıları Odası Yönetim Kurulu’ndan yapılan açıklamada, “Son yaşadığımız depremlerde kamu binaları çok büyük hasarlar almış, yaşanan krizin daha da derinleşmesine neden olmuştur. Halkımızın sağlığı için başta hastaneler olmak üzere tüm kamu binalarının vakit kaybedilmeden güvenli olup olmadıklarının tespit edilmesi, değil ise ivedilikle müdahale edilmesi gerekmektedir. Bayraklı Şehir Hastanesi ise yer seçim kriterleri, hizmet yarıçapı, ulaşım ağı ve kamu yararı açısından değerlendirildiğinde hatalarla doludur. Bu tür büyük ölçekli yatırımların güçlü ulaşım bağlantılarına ihtiyaç duyacağı ve kentin gelişme dinamiklerini etkileyerek bölgede bir çekim yaratacağı açıktır. Ulaşım bağlamında yalnız şehir hastanesi değil bölgeye ilişkin-planlarda yer almayan ve sonradan değişikliklerle bölgede gerçekleşen ve gerçekleşecek olan diğer kullanımların da ciddi bir yük getireceği bilinmelidir. Herhangi bir analiz yapılmadan planlar aracılığıyla bütüncül bir şekilde ele alınmayan bu tür projeler kentte büyük sorunlar ortaya çıkaracaktır. Hastane yapıp nasıl ulaşılacağına dair bir çözüm düşünülmedi ve bugünlerde İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Bayraklı-Şehir Hastanesi Teleferik Hattı projesi tartışılıyor. Söz konusu projenin içeriğine ilişkin tarafımıza bir bilgilendirme yapılmadı ancak böyle bir kamusal hizmet alanı kararının Ulaşım Ana Planı’nda yer almadığını ve bütüncül bir şekilde planlanmadığını görmekteyiz. Sonuç olarak bu hastane kamusal yarar dikkate alınmadan inşa edilmiş olup hayata geçse dahi bahsettiğimiz gerekçeler nedeniyle sağlık çalışanlarının nitelikli sağlık hizmeti verebileceği ve vatandaşların ise eşit bir şekilde hizmet alabileceği bir kullanımdan ne yazık ki uzaktır” denildi.

Editör: Özlem Çimen Durmaz