İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi’nin hazırladığı ‘Genç İşçiler İş Cinayetleri Raporu’nda çarpıcı rakamlar dikkat çekti. 2013-2024 yılları arasında 2 bin 664 işçinin yaşamını yitirdiği kaydedildi. Raporda hayatını kaybeden genç işçilerin en çok inşaat sektöründe çalıştığı görüldü. Son günlerde canları pahasına orman yangınlarını söndürmeye çalışan orman ve tarım işçileri de ikinci sırada yer aldı.
İşçilerin ölüm sebepleri arasında trafik servis kazaları başı çekerken, yüksekten düşme, ezilme ve göçük sırasıyla takip etti. Genç işçi ölümlerinde İzmir 108 ölümle 3’üncü sırada yer aldı. 2025 Haziran ayı içerisinde İzmir’de 5 işçi hayatını kaybetti. İzmir’deki işçi ölümleri genellikle sanayi, inşaat, tarım, turizm ve hizmet işkollarında yaşanıyor. İzmir’in diğer kentlerden de iş için çok sayıda göç aldığı biliniyor.
"İşveren de sorumlu"
Rapora dair konuşan Türk-İş Ege Bölge Temsilcisi Hayrettin Çakmak, inşaat iş kolunda yaşanan ölümlere dikkat çekti. En çok işçi ölümünün inşaat kolunda olmasının sebebini sektördeki sendikal örgütlülüğün zayıf olmasına bağlayan Çakmak, “İşçilerin iş ekipmanlarını tamamlamayan işverenler de sorumlu” dedi.
Artık tek katlı binalar yapılmadığına değinen Çakmak, “Çok yüksek katlı binalar yapıyoruz. İnşaatlarda çalışan işçilerin güvenliği derhal alınmalı. Burada çalışan insanların liyakatli, örgütlü ve sendikalı olması gerekiyor ki biz bu insanları koruyabilelim. Onları gözetebilelim ve takip edebilelim. Şantiye şefleri sadece inşaatta eksik var mı yok mu onu takip ediyor, işçiyi takip etmiyor. İşçi umurunda değil. Parayı kazandıran işçi, ölümü yaşayan da işçi. Özellikle yüksek binalarda çalışan işçilerin can güvenliği yok. İşçiler sendikalı olmalı, gerekli önlemler de derhal alınmalı” diye konuştu.
"Üstü kapatılıyor"
22 senedir turizm sektöründe çalışan Türkiye İşçi Partisi Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Yunus Başaran ise İSİG rakamlarının, turizm gibi görünürde risksiz bir alanın ne kadar güvencesiz olduğunu somut olarak ortaya koyduğunu kaydetti.
Başaran, “Turizmdeki sayı aslında çok daha fazla. Birçoğu iş kazası olarak kayda geçmediği için ve üstü kapatılmasına rağmen sayı bu kadar fazla. İlk olarak önleyici tedbirler alınmadığı için meydana gelen kazalardan kaynaklı ölümler yaşanıyor. Özellikle otellerde, restoranlarda çalışan, garsonluk, barmenlik yapan işçilerin ulaşımı sırasında yaşadığı servis kazaları var” dedi.
Sektördeki sıcaklıktan kaynaklı beyin kanaması, tansiyon yükselmesi, kalp krizi gibi ölüm sebeplerine de dikkat çeken Başaran, “Turizmde en çok karşılaşılan ölüm nedenleri bunlar. Hem turizm bölgeleri çok sıcak hem de turizmdeki çalışma saatleri çok uzun. Hiç kimse kanunlardaki çalışma saatlerinde çalışmıyor. Dolayısıyla bunun da getirdiği bir yük var işçilerin sırtında. Buna ‘tedbirsizlikten kaynaklı taammüden adam öldürme’ diyebiliriz” ifadesini kullandı. Doğukan Fikri Fidan
"Çalışma saatleri uzun, izin yok!"
Turizmde hafta tatili için çalışılması gereken sürenin 6 günden 10 güne çıkartılmasını da değerlendiren Başaran, “Hafta tatiliyle ilgili çıkan yasa iş kanununa aykırı. Burada çıkarttıkları ara kanunla iş kanunu çelişiyor. Onun için emekçilerden imza almaya çalışıyorlar. Zaten buna ihtiyaç duymasalar kimseden imza almazlar. Bu belgeyi imzalamayanları doğrudan işten çıkaramazlar ancak sudan sebeplerle sonradan işten çıkarmalar olabiliyor. İnsanlar işini kaybetme korkusuyla maalesef imza atabiliyorlar” dedi.
Turizmin süreli ve mevsimsel bir sektör olduğu için çok sayıda çalışanın tazminat hakkının olmadığına değinen Başaran, “Sendika oranı çok düşük. Var olan sendikalar da mücadele etmiyor. Biz turizm emekçilerine bu belgeleri imzalamayın diyoruz. Çünkü en başta kanuna aykırı bir şey ve insani değil. Bu saldırının bir başlangıcı ve sadece turizm çalışanlarıyla sınırlı kalmayacak. Bu uygulamayı turizmde deniyorlar, yedirebilirse başka iş kollarında da uygulayacaklar. Belki resmi olarak iş saatlerini artıracaklar. Bunlar hep ihtimal dâhilinde olan şeyler” görüşünü paylaştı.
