Gizem TABAN/İZGAZETE- İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin (İzBB) üç yıldır yürüttüğü depreme hazırlık ve dirençlilik çalışmaları hakkında ilgili akademisyenler, meslek odalarının temsilcileri ve yetkili bürokratların sunumlarının yer aldığı toplantı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in ev sahipliğinde yapıldı. Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde (AASSM) gerçekleşen toplantının açılış konuşmasını Başkan Soyer yaptı. Programın ilk iki bölümünde; Deprem Risk Azaltma Çalışmaları ve Deprem Müdahale Hizmetleri kapsamında İzBB’nin 3 yıldır sürdürdüğü çalışmaları İzBB bürokratları ve ilgili görevliler tarafından aktarıldı. Programın son kısmında; Jeolog ve Bilim Akademisi Üyesi Prof. Dr. Naci Görür, Türkiye’nin depremselliği ve deprem risk yönetimi üzerine değerlendirmelerini anlatırken Başkan Tunç Soyer de bugüne kadar depreme hazırlık ve dirençlilik için yaptıkları çalışmaları aktardı.
‘KAFA YORACAĞIZ’
Toplantının açılış konuşmasını yapan Başkan Tunç Soyer, “Bu şehirde 4,5 milyon İzmirli yaşıyor. İzmir bir deprem bölgesi, fay hatları hepimizi tedirgin edecek kadar güçlü. Bugün ne yapıyorsak, dört yıldır ne yapıyorsak bunu masaya yatıracağız. Size yalan söylemeyecek, popülizm yapmayacağız. Yanlış, eksik bulduğunuz ne varsa onları bizimle paylaşın. Bugün size yaptığımız her şeyi detayıyla anlatacağız ve eleştirileri dinleyeceğiz. Eğer ortak aklı, bir ortak enerjiye dönüştüremezsek hepimiz zayıf, eksiğiz. Bu şehirde torunlarımıza, çocuklarımızla sağlıkla güvenle yaşamak istiyorsak birbirimizi dinleyip birbirimizden ilham alıp katkıda bulunacağız. Herkesi net bir şekilde dinlemek istiyoruz. Her birinizin görüşlerini tek tek ele alacağız. Bu buluşmalar devam edecek. Üzerinde yaşadığımız fayları değiştiremeyeceğimize göre doğa ile barışık nasıl bir hayat geçireceğimize kafa yoracağız” açıklamalarında bulundu.
RİSK AZALTMA ÇALIŞMALARI
Dirençli kent çalışmaları hakkında bilgilendirmede bulunan Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Dairesi Başkanı Banu Dayangaç’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle: “Afet riski yüksek bir kentte yaşıyoruz. Son günlerde meydana gelen depremler nedeniyle yaşanan kayıplar, yapılması gereken afetlere hazırlık ve risk azaltma faaliyetlerinin önemini bize gösteriyor. Afetlere hazır, dirençli bir İzmir için İzBB olarak risk azaltma çalışmaları yapıyoruz. Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanlığı kurulması ilk adım oldu. İzmir depreminin ardından İzmir Depremi Ortak Akıl Buluşmasını gerçekleştirdik. Kentimizde kentimizin yapı stokuna bakaca olursak, kent merkezindeki yapıların çoğunun deprem direnci düşük… Yapı envanteri çalışmalarımıza depremden en çok etkilenen Bayraklı’dan başladık. Bina kimlik belgesi sistemini geliştirdik. Yapı envanterinin ikinci aşamasını Bornova’da başlattık. Çalışmalar, Konak ve Karşıyaka ile devam edecek. Yapı envanteri çalışmalarını 2024’te tamamlayacağız. Bu çalışmaları İzmir geneline yaygınlaştırmayı hedefliyoruz. Belediyemize ait binalarda deprem performans analizlerine başladık, bu çerçevede bu binaları ya güçlendiriyor ya da yıkıp yeniden yapıyoruz. Bir başka önemli çalışma depremsellik-tsunami-zemin araştırması çalışmalarımız… Çalışmayı 2024 yılında tamamlayacağız. Mikro-bölgeleme etüt çalışmalarını başlattık. Böylece çalışma yaptığımız yapının zemin yapısını öğrenmiş olacağız.”
‘YAPI ENVANTERİ ÇIKARILIYOR’
Yapı envanteri çalışmasının tanıtımını yapan İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) İzmir Şubesi Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar, “İzmir’de meydana gelen 30 Ekim depremi sonrasında İzBB’nin aldığı bir kararla İMO İzmir Şubesi olarak Bayraklı ve Bornova’nın yapı stoku envanterinin incelenmesi ve deprem riski açısından değerlendirilmesine yönelik çalışma başlattık. Bir yapının güvenliğinden bahsetmek için Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği’nden bahsetmemiz lazım. Eğer biz bu yönetmeliğe göre gerçekleştirirsek güvenli binalar yapmış oluruz. Bu yönetmelikte performans analizleri açısından bazı yöntemler var. Tüm yapıları performans analizine tutmak mümkün değil, o yüzden bu binaları bir sıraya koyup önceliklendirme yapmalı. Bizim yaptığımız şey de bu. Bayraklı’da çalışmamız bitti, Bornova’da yaklaşık 62 bin yapıyı inceliyoruz. Burada çalışılan inşaat mühendisliğinin eğitime tabii tutulması gerekiyordu, sınav gerçekleştirdik. Bayraklı’da 24, Bornova’da 45 mahallemiz var. Çalışma öncesinde bunun halka anlatılması çok önemliydi. Önce muhtarlarla görüştük, sonra saha çalışması yaptık. Bu çalışmalarda beton çekici ve etriye aralığı kontrolü gerçekleştirdik. Veri toplama kısmı olarak çalışmamızın yüzde 30’unu toplamış durumdayız. Analizleri de şu anda yapılıyor” diye konuştu. ODTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdem Canbay da yapı envanteri çalışmasının tanıtımını yaptı.
‘CİVARDAKİLERİ DE İNCELEMELİYİZ’
ODTÜ Jeoloji Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Erdin Bozkurt, depremsellik çalışmasının tanıtımını yaptı. “Deprem bu ülkenin gerçeği, her an yüzleşebileceğimiz bir doğa olayı… Bir şekilde deprem bilincini kazanmak gerek” sözleriyle açıklamasına başlayan Prof. Dr. Bozkurt, “Tunç Başkan bana göre Türkiye’deki tek örneği bizlerle buluşturuyor. Proje alanında birçok belediye başkanı ile görüşmek istedim, hiçbirinden randevu alamadım. O yüzden çok özel bir başkanınız var” dedi. Fayın üzerine yerleşim yerleri kurmanın tehlikelerinden söz eden Bozkurt, “Şehirlerimizde fayların nereden geçtiği çok önemli. Onların yerlerini bilelim ki şehirlerimizi ona göre tasarlayalım. Faylar aslında bereket demek; su demek, zenginlik demek, İzmir’in güzel körfezi demek. Biz sadece yanlış yapıyoruz, onların üzerinde yaşıyoruz. İzmir’i etkileyecek fayları çalışmak istiyoruz. Bu son depremde 200 ila 250 kilometre uzaklıktaki yerlerde yıkımlar oldu. O yüzden biz sadece ilimizi değil, yakın uzaklıktaki yerlerin fay hatlarını da çalışmak zorundayız. Manisa ve Aydın il ve ilçelerini de inceleyebiliriz. İşte o zaman görüşüp görüşemediğimiz belediye başkanlarını da siz görürsünüz” ifadelerini kullandı.
‘TSUNAMİ TEHLİKE ANALİZİ’
ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Ahmet Cevdet Yalçıner, tsunami araştırması çalışmasını anlattı. Yalçıner, “İzmir kıyıları için tsunami tehlike analizi yapıldı. İzmir’in 6 kilometreden uzun kıyılar için veri tabanının hazırlanması işlemi devam ediyor. Tsunami kaynak mekanizmalarının belirlenmesi konusunda çalışmalar yapıldı. Tsunami için etkilerin azaltılması konusunda yapılacaklar, çalışmalarımızın içinde yer almaktadır. İzmir’i etkileyen 30 Ekim Sisam depremi sonrasında oluşan tsunami ile ilgili saha çalışmaları yapıldı. Denizde ne tür faylar var dersek, yer bilimci arkadaşlarımızla iş birliğiyle çıkardığımız faylar kırıldığında oluşacak tsunami senaryoları da çalışılmakta… İzmir Körfezi için ayrıntılı çalışmalar devam ediyor” dedi.
‘YERLEŞİME UYGUNLUK HARİTALARI’
Mikro bölgeleme çalışmasına dair bilgiler veren Prof. Dr. Tamer Topal, “Bornova, Bayraklı ve Konak… Bornova’da bin 633 noktada 40 bin metre civarında sondaj yapılmış. Buna Bayraklı ve Bornova’yı ekleyelim, Türkiye’de bu kadar çok sondaj yapıldığını görmedim” dedi. Bornova’daki sondaj çalışmalarının şu ana kadar üçte birinin tamamlandığını söyleyen Topal, mutlaka karot sondaj çalışması yapılması gerektiğini söyledi. Alanda sıvılaşma olup olmadığını inceleyen bir çalışma yaptıklarını da aktaran Prof. Dr. Topal, “Binlerce sondaj yaptık, örnekleri aldık. Bu örneklere yeni doğmuş bebeklere davrandığımız gibi davranıyoruz çünkü bizim bütün parametrelerimizi etkiliyor. Binlerce, on binlerce, yüz binlerce deney yapılacak. Çünkü analiz ve değerlendirme yapabilmek için bu verilere ihtiyacımız var. Tüm bilimsel verileri bir araya getireceğiz ve en sonunda kentin yerleşime uygunluk haritası üreteceğiz” açıklamalarında bulundu.
‘YERİNDE VE UZLAŞIYLA DÖNÜŞÜM’
Kentsel dönüşüm çalışmaları ve Halk Konut çalışması hakkında bilgiler veren Kentsel Dönüşüm Dairesi Başkanı Ayşe Arzu Özçelik, “Kadifekale bölgesinde toplam 46 hektar alanda afete maruz ilan edilmiş olması nedeniyle hak sahipleriyle görüşerek onları Uzundere konutlarına takviye ettik. İsteyen vatandaşlar kamulaştırma bedellerini alarak alandan ayrıldılar. Ballıkuyu’da dönüşüm alanımız var, burada afete maruz alanda tahliye çalışmaların sürdürüyoruz. Biz, uzlaşmaya esasıyla yerinde dönüşümü gerçekleştirme hedefiyle yürüyoruz. Belediyemiz tüm taraflar için garantörlük rolü üstleniyor. Kentimizde 6 bölgede dönüşüm alanlarında çalışmalar devam ediyor. Dört bölgede de uzlaşma ve yapım aşamaları birlikte yürütülüyor. Her alanda iletişim ofisi açıyoruz, vatandaşlarımızın doğru bilgi almasını sağlıyoruz. Alan bazında projelendirme yapıyoruz. Alanın sosyal donatı, yeşil alan, ulaşım ağı yenileniyor ve planlanıyor. Tüm projelerimiz kat karşılığı esasıyla projelendirilmiş durumda fakat yasa koşullarına bağlı olarak teklif alamamamız durumunda kentsel dönüşüm aksamaması için belediye şirketimiz yapım işine dahil oldu, yapım işini İZBETON yürütüyor. Yeni konutların sahibine geçene kadarki süreçte vatandaşlarımıza kira ödemesi yapıyoruz. İzmir depreminden sonra vatandaşlarımızın parsel bazlı talepleri üzerine Ege Şehir Planlama, Bayraklı Belediyesi ve İZBETON’un ortak girişimi oldu, hak sahipleri kooperatif kurarak sözleşme imzaladı. Böylelikle parsel bazlı yapılaşmaya da girdik” açıklamalarında bulundu.
Mekansal Planlama-İmar ve Şehircilik Dairesi Başkanı Yağmur Han Şenel de planlama çalışmalarına dair sunum yaptı. Ulaşım Dairesi Başkanı Kadir Efe Oruç, Fen İşleri Dairesi Başkanı Hamdi Ziya Aydın, İZSU Genel Müdür Yardımcısı Gürkan Erdoğan altyapı çalışmalarını anlattı. Bilgi İşlem Dairesi Başkanı Ata Temiz, bilişim çalışmaları hakkında bilgiler verdi. İtfaiye Dairesi Başkanı İsmail Derse, deprem anı ve sonrası müdahale hizmetleri ve depreme yönelik kapasite geliştirme çalışmaları hakkında açıklamalarda bulunurken Genel Sekreter Yardımcısı Ertuğrul Tugay da sosyal yardımlar konusunda bilgilendirme yaptı.
‘DİRENÇLİ KENT’ ÇAĞRISI
Jeolog ve Bilim Akademisi Üyesi Prof. Dr. Naci Görür de toplantıda açıklamalarda bulunarak, İzmir’e dirençli kent olması yönünde çağrı yaptı. Türkiye’nin Depremselliği ve Deprem Risk Yönetimi Üzerine Değerlendirme başlığı altında görüşlerini aktaran Prof. Dr. Görür, İzBB’nin mikro-bölgeleme çalışmalarıyla örnek olduğuna dikkat çekerken İzmir’in dirençli kent olması ve Türkiye’ye örnek olması gerektiğini söyledi.
‘BİR GECEDE ÇÖZECEĞİZ DESEM…’
Toplantı sonunda değerlendirmelerde bulunan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, şunları söyledi: “İzmir, faylar üzerinde inşa edilmiş bir şehir. Biz, üzerinde yaşadığımız fayları değiştiremeyeceğimize göre onlarla uyumlu yaşamayı öğrenmek zorundayız. Doğayla inatlaşmadan, onunla uyum içinde büyüyen bir İzmir inşa etmekle mükellefiz. İnsan uygarlığının binlerce yıl içinde edindiği tecrübeler, bilim ve teknoloji pekala buna imkan veriyor. Bizim vizyonumuzun ufku tüm bunları içine alacak kadar geniş. Fakat geçmişte açılan yaraları, yapılan hataları sihirli bir değnekle bir gecede çözeceğiz dersem, sizlere yalan söylemiş olurum. İzmir’i sağlıklı ve huzurlu bir şehir haline getirmek için önümüzde uzun bir yol var. Bu yolu, her zaman olduğu gibi yine birlikte açacağız ve birlikte adımlayacağız.”
Bir önceki akşam Halk Dayanışması yayınına değinen Başkan Soyer, “Tıpkı dün akşam Halk TV’deki yayında başardığımız gibi. Ülkemizin ve dünyanın dört bir yanından katkılarla gerçekleşen BirKiraBirYuva imecemizle 30 binden çok deprem mağdurunu bir gecede yuva sahibi yaptık. Halktan halka uzanan bir dayanışma köprüsü kurduk” dedi. Başkan Soyer, bu esnada gözyaşlarını tutamadı.
‘RÖNTGENİNİ ÇEKİYORUZ’
Türkiye’nin en kapsamlı deprem araştırmaları ve risk azaltma projelerini başlattıklarını kaydeden Başkan Soyer, “Yazık ki, İzmir’in fayları ve bina stokları hakkındaki bilimsel veriler bugüne kadar kapsamlı bir şekilde ortaya konmamış. Biz, bu eksiği gidermek için gerekli tüm projeleri üç yıl önce başlattık ve tamamlama noktasına geldik. Şehrimizin depremsellik araştırması ve zemin davranış modelini oluşturmak için İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, ODTÜ ve Çanakkale 18 Mart Üniversitesi ile iş birliği protokolü imzaladık. Kenti etkileme riski taşıyan deniz ve karadaki fay hatlarını incelemek ve tsunami tehlikesini modellemek için başlattığımız bu çalışmalar sayesinde İzmir'in depremselliği ile ilgili yeni bilgilere ulaştık. Ulaşmaya da devam ediyoruz. İzmir’de 100 kilometre yarıçapında belirlenen alan üzerindeki tüm diri fayların haritalandırılandığı çalışmamızın neticesinde, deprem ve tsunami gibi olası afetler için İzmir’in güvenli biçimde yeniden planlanmasını sağlayacağız. Karadaki araştırmaların haricinde İzmir kıyılarında da çalışmalarımız devam ediyor. Denizde 37 noktada sondaj yapılarak tabandan örnekler alınıyor. ODTÜ Deniz Paleosismolojisi Araştırma ekibi, Körfez'de sondaj çalışmalarını sürdürüyor. Böylece sadece eski depremlerin izlerini değil; aynı zamanda tsunamilerin ve deniz tabanındaki gevşek malzeme içinde gelişen eski heyelanların da izlerini takip ediyoruz. Projemiz tamamlandığında, fayların geçmişte ürettiği depremlerle ilgili doğru bilgiyi elde edip gelecek hakkında da sağlıklı öngörülerde bulunmamız mümkün olacak. Bir yandan fayların incelendiği depremsellik araştırmamız sürerken diğer yandan zemin yapısı ile zemin davranış özelliklerini modelleme çalışmalarını da Bornova’dan başlattık. Çalışmalarımız tamamlandığında, ilçemizdeki her türlü afet riski göz önüne alınarak yerleşime uygunluğunu değerlendirme imkânına kavuşacağız. Projemiz doğrultusunda Bayraklı, Bornova ve Konak sınırları içerisinde toplamda, 12 bin hektarlık alanda mikro-bölgeleme etüt çalışmaları yürütüyoruz” diye konuştu.
‘GELECEĞİN İZMİR’İNİN İNŞASI’
“Geleceğin İzmir’inin inşası” başlığı altında açıklamalarında devam eden Başkan Soyer, “Şehirlerimizin kaderi, bir gecede yıkılıp gitmek olamaz, olmamalı. Şehirleri dünyadaki yaşam ağının bir parçası olarak hareket eden mekanlar olarak geliştirmek zorundayız. Bunun için, gururla söyleyebilirim ki, Türkiye’de ilk defa Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nı yüzde yüz kapsayan bir stratejik plan geliştirdik. Şehrimizin jeolojik durumuna dair çalışmalar, yerüstüne dair yürüttüğümüz bu programlarla birleştiğinde, İzmir’in meskun alanlarının yeni dağılışı ortaya çıkacak. Bu yeni dağılımın tarifinde, dört ana kırmızı çizgimiz var: Fay hatları, yumuşak zeminli tarım alanları, dere yatakları ve doğal alanlar. Geleceğin İzmir’ini bu kırmızı çizgilerin arasında güvenle nefes alıp veren bir yuva olarak tasarlıyoruz. İzmir’in 50 yıllık gelişme planını ortaya koyabilmek adına bu çalışmaları daha bugünden hızla yürütüyoruz. Amacımız, doğaya karşı değil, doğasıyla birlikte büyüyen bir İzmir inşa etmek. Böylelikle çocuklarımıza ve torunlarımıza yıkım ve felaketler değil, sağlıklı bir yaşam alanı miras bırakacağız” diye konuştu.
‘İMAR AFFINA ENGEL OLUNMALI’
İmar affının önünde anayasal bir engel tesis edilmesini savunduklarının altını çizen Başkan Soyer, “Tüm imar ve ruhsatlandırma mevzuatımızı altüst eden bu düzenleme ehliyetine hiçbir hükümetin sahip olmaması gerekiyor. Bu nedenle, milyonlarca insanımızın canını korumak adına şehrin imar planlamasını anayasal güvence altına almak zorundayız” dedi.
‘BÜTÇENİN YÜZDE 10’UNU AKTARACAĞIZ’
Başkan Soyer ayrıca, “İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bütçesinin yüzde 10’unu önümüzdeki yıl itibarıyla sadece depreme karşı dirençlilik ve kentsel dönüşüm çalışmalarına aktaracağız. Bir bu kadar yatırımı da merkezi hükümetten bekliyoruz. Çünkü İzmir’in 50 yılda birikmiş sorunlarını yalnızca Belediyemizin bütçesiyle çözmemizi beklemek hakkaniyetli değil. Açıkçası biz hükümetin de benzer bir bütçe ilkesini benimsemesini istiyoruz. Hükümete diğer bir çağrımız ise müteahhitlik müessesinin tümüyle yeniden yapılandırılması. Uzmanlığı, eğitimi olmayan kişilere müteahhit unvanının verilmesini derhal engellemek zorundayız. Şehirlerimizi bir grup müteahhitin değil, halkımızın menfaatleri için inşa etmek hükümetin de asli görevi olmalı” açıklamalarında bulundu.
Hükümetin, Çevre Şehircilik Bakanlığı eliyle yerel yönetimlere müdahale eden, bizzat kendisi icraya dahil olarak imar planları yapan bir taraf olmasını doğru bulmadığını ifade eden Başkan Soyer, “Hükümetin yerel yönetimler adına icraat yapmak yerine, kural ve kanun koyucu, düzenleyici ve bu zor süreçleri maddi açıdan destekleyici görevler üstlenmesini bekliyoruz. Ülkemizdeki eski yapı stokunun yenilenmesi için vatandaşların ve yerel yönetimlerin hibeler ve özel kredi kaynaklarıyla kavuşturulması olmazsa olmaz. Dolayısıyla merkezi hükümet yama üretmek yerine, topyekün yenileyici bir bakış açısıyla şehirlerimize yaklaşmalı. Dahası, depremlerle yaşamak ve afetlerden korunmak bir ders haline gelmeli ve tüm okullarda okutulmalı. Deprem gerçeği sadece felaketin ardından değil, yaşamımızın her anında hatırlanmalı” dedi.
‘MECLİS’E TAŞIYACAĞIZ’
Önümüzdeki günlerde Meclis’e taşıyacakları başlıkları da anlatan Soyer, “İzBB meclisinde alacağımız üç gündem maddesini bugünden sizinle paylaşmak istiyorum. Tüm kamu yapılarının avam projelerinden uygulama projelerinin ruhsatlandırılmasına yönelik 3194 Sayılı İmar Kanunu’na zorunluluk getirilmesi. Yüksek yapılar ve alışveriş merkezleri gibi özellikle mevzuata tarif edilen meslek odalarının da paydaşı olduğu bir yapıda tekrar incelenmesinin sağlanması. Mimari proje, elektrik projesi, statik ve estetik projeye esas olan zemin ve temel etüt raporlarının yapı ruhsatı düzenleyen idareler tarafından kontrol edilmesi önem arz ettiğinden bu kontrolü esas iktisat çerçevesinde mühendislik ve mimarlık hizmeti verme ehliyetine sahip personelin alınması. Yine statik projeye esas teşkil edilecek zemin raporlarının geoteknik konusunda yüksek lisans yapmış uzman inşaat mühendisleri tarafından hazırlanmasına yönelik mevzuat düzenlemesi yapılması. Kamu yapılarında ve özellikli binalarsa sismik izolasyon kullanılmasının zorunlu hale getirilmesini sağlayacağız” ifadelerini kullandı.
Son olarak İzmir’in Türkiye’nin depreme en dirençli kenti olacağını ifade eden Başkan Soyer, “Biz depremi en önemli mesele olarak görüyoruz. Maalesef hem 2020 İzmir depremi hem de Kahramanmaraş depremi bizler için acı tecrübelerle dolu tatbikatlardı. Türkiye’nin depreme en hazır kentiyiz. En hazırlıklı kentte yaşadıklarınızı da bilmenizi isterim.