DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası’na üye İzmir Büyükşehir Belediyesi çalışanları, maaşların gecikmesi ve işten uzaklaştırılan 350 işçinin durumu nedeniyle Kültürpark Lozan Kapısı’nda toplanarak meşalelerle Türkan Saylan Kültür Merkezi önüne yürüdü. Şube başkanları burada yaptıkları açıklamalarda, ücretlerin zamanında ödenmediğini, birçok çalışanın borca ve geçim sıkıntısına mahkûm edildiğini belirterek taleplerini dile getirdi.
"YAŞANAN SIKINTILARIN HEPSİNİ GERİDE BIRAKMAYA HAZIRIZ"
DİSK Genel-İş İzmir 2 No'lu Şube Başkanı Ercan Gül, "Direniyoruz çünkü haklarımızı istiyoruz. Günlerdir söylüyoruz masada çözüm bulmak için elimizden geleni yaptık. Her defasında 'Gelin, birlikte bu sorunu burada çözelim; sokaklara taşmasın' dedik. Ama maalesef bizleri anlayan, dinleyen olmadı. Bugün sokakta olmamızın nedenlerinden bir tanesini 7-8 Ocak'ta yaşadık. Yaşadık ama ders almayan bir anlayış var. Bizim maaşımıza el atılmaması gerektiğini o zaman söyledik. Bugün maaşımız el atıldı ve bugün binlerce emekçi arkadaşımız sokakta hakkını arıyor. Dört aydır ücretlerimiz zamanında ödenmiyor. Yan haklarla geçinen işçiler var; bu haklarımız gelmediği için borca giren, borcunu ödeyemeyen, geçim sıkıntısı yaşayan binlerce emekçi arkadaşımız var. Dört aydır 350 arkadaşımız evine ekmek götüremiyor, çocuğuna harçlık veremiyor, faturasını ödeyemiyor, kirasını ödeyemiyor. Bu arkadaşlarımızın hakkı var. Biz buradan belediye başkanımıza sesleniyoruz: Gelin bu sorunu ortadan kaldıralım. Her defasında söylüyoruz; bize bir takvim verilmesi gerekiyor. 350 arkadaşımızın işine dönmesi gerekiyor. Bu sorunu ortadan kaldırıp hep birlikte mutlu ve huzurlu şekilde İzmir halkına hizmet etmemiz gerekiyor. Bizim bugün sokaklarda değil, işyerlerimizde İzmir’e hizmet etmemiz gerekiyor. Bir aile isek yaşanan sıkıntıların hepsini geride bırakmaya hazırız. Gelin bu sorunları geride bırakalım ve yarından itibaren hep birlikte mutlu, huzurlu bir şekilde İzmir'e hizmet edelim" dedi.
"TOPLU SÖZLEŞMEMİZE UYULMASINI İSTİYORUZ"
DİSK Genel-İş İzmir 3 Nolu Şube Başkanı Serap Yılmaz ise "Haksız ve hukuksuz şekilde havuza, işyerine iade olan arkadaşların çığlığı bu. Evine ekmek götüremeyen, borcu olan, tefeciye düşenlerin sesi bu. Bugün baktığınızda İzmir’de bir çığlık var ve bu çığlığı Ankara dahil duyması gerekiyor. Biz burada keyfi bir yürüyüş yapmıyoruz; aylardır havuzda bekletilen, sigortasız bir şekilde yaşam mücadelesi veren işçilerin sesini duyurmak için buradayız. Aylardır maalesef maaşlarda yaşanan haksızlığın sesini duyuruyoruz. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımıza sesleniyoruz. Gelin müzakere masasını kuralım. Zaten biliyoruz ki bütün ücretlerimiz ödenmeyecek. Gelin bu işçi arkadaşlarımıza bir takvim verin; biz de bir yol haritası belirleyelim. Burada insanlar kira ödeyemiyor, elektrik faturasını ödeyemiyor. Daha dün Buca Belediyesi’nde sendika şube başkanı açıkladı. İnsanlar su faturası ödeyemediği için suları kesilmiş, elektrikleri kesilmiş, tefecilere düşüyorlar. Biz burada Buca Belediyesi'ndeki arkadaşları da tüm İZELMAN, İZENERJİ, İZTEK, İZFAŞ çalışanları olarak kucak dolusu sevgiler gönderiyoruz. Mücadeleniz mücadelemizdir, emeğiniz emeğimizdir. Aylardır İzmir Büyükşehir Belediyesi bürokratlarına söylüyoruz: Gelin bu havuz sistemini kaldırın. Gelin insanları işe iade yapmayın, değiştirilecek bir şey varsa gelin birlikte yapalım. İçlerinde engelli arkadaşlarımız var, engelli çocuğu olanlar var, hasta olanlar, kanser tedavisi görenler var. Bu zulmü yapmayın. Biz işimize geri dönmek istiyoruz. Sabah 08.00'da işe gelip işimize geri dönmek istiyoruz. Biz ayın altısı gecesi maaşımızı tam almak istiyoruz. İki ayda bir aldığımız ikramiyemizi zamanında almak istiyoruz. Toplu sözleşmeye aykırı yapıp eğitimimizi doğru şekilde almak istiyoruz. Biz aslında hakkımızı istiyoruz. Bu toplu sözleşmeyi İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Cemil Tugay'la imzaladık. Toplu sözleşmemize uyulmasını istiyoruz. Biz işimize geri dönmek istiyoruz" diye konuştu.
"BU AİLENİN BÜYÜĞÜNE SORUNLARI ÇÖZMEK YAKIŞIR"
DİSK Genel-İş İzmir 9 Nolu Şube Başkanı Sedat Kenar da "Sosyal haklarımızda yaşanan ödememe sorununun yanında, 350 arkadaşımızın şirketlerine iade edilmesi durumu vardı. Bu arkadaşlarımızın işe dönmesini talep ederken, İzmir Büyükşehir Belediyesi bürokratları sekiz güvenlik emekçisini daha şirketine iade etti. Sorunların azalması gerekirken çoğalıyor. Ekmek bu, aş bu; başka bir şey değil. Hiçbir arkadaşım ekmeğiyle ve aşıyla sınanmayı hak etmiyor. Bu sorunu yaşayan arkadaşlarımız çözüm üretme noktasında bu kadar müzakereye açık olduğumuz noktada gerekli adımların atılmasını beklerken aksine sayımız artmaktadır. İzmir Büyükşehir Belediyesi bir aile ise, 350 arkadaşımız da bu ailenin bir ferdidir; bugün iade edilen sekiz arkadaşımız da. Bu ailenin büyüğüne de var olan sorunları çözmek yakışır" dedi.
"İNSANLAR, İŞLERİNE KORKUSUZCA DEVAM ETMEK İSTİYOR"
DİSK Genel-İş İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Engin Topal da şunları kaydetti:
"Henüz atılmış tek bir adım yok. İki gündür kamuoyuna sesimizi duyurmaya çalışıyoruz ancak birileri sesimize kulağını kapatmaya gayret ediyor. Ben basını en az İZBB bürokratları kadar ben de takip ediyorum. Bir iade edilen arkadaşımız İzmir İl Örgütü’ne derman aramaya gidiyor. Oradaki büyük abilerimiz tavsiyede bulunuyor. 'Sendikanıza gidin, baskı yapın” diyor. Evet, arkadaşlarımız sendikasına geliyor ve baskı yapıyor. Sendika ne yapacak? En doğal hakkı olan anayasal hakkını kullanmaya başladı. Sendikal haklar devreye girdi. Türkiye Cumhuriyeti’nin verdiği bu hakkı kullanmaya başladık. Ama biz bu hakkı kullanmaya başladığımız andan itibaren belediye başkanımız 'Sendikacılar çok agresif davranıyor, insanları sokağa indiriyor' dedi. Buradan sesleniyorum; bu soğukta bu insanları biz mi zorla sokağa indiriyoruz? Kimseyi zorlamıyoruz. Şube başkanlarımız açıkladı; onlarca arkadaşımız şirketlerine iade edilerek yarın 10 Aralık, İnsan Hakları Günü. Bu arkadaşlarımızın en doğal insan hakları ihlal ediliyor. Yaşam hakları kısıtlamaya gidiliyor. Bir işyeri kapanabilir, geçmişte belediyenin başka birimlerinde yaşandı. A şirketi kapatılır, çalışanlar başka şirketlere aktarılır. Ama burada öyle olmuyor. Bu arkadaşlarımız havuza itilerek aylarca maaşsız ve sigortasız bırakılıyor. Kanser tedavisi gören üyemiz var. Çocuğu ciddi hastalığı olanlar var. Engelli olanlar var. Eğer bu arkadaşlarımızın ücretlerini, hastaneye gitme hakkı olan SGK güvencesini bile elinden alırsanız ne olacak bu insanların hali? Bizi İzmir halkına şikâyet ediliyoruz. Ben 45 yıldır İzmir halkıyım. Burada hiçbir arkadaşımız haksız yere sokağa inip bağırmaz. Müzakere masası devam ediyorsa ancak eyleme çıkılınca, sokağa inince masaya bir tekme vuruluyor, devriliyor. İki gündür sokaktayız; tek bir haber yok. Ne zaman gelecek, biz de merak ediyoruz. Derhal müzakere masası kurulmalı. Arkadaşlarımızın öncelikle maaşı; 30 gün çalışıp aldığımız o maaşa dokunulmaması garantisi verilmeli. Toplu sözleşmeden doğan haklarımızın derhal ödenmesi. Gıda kartı, ikramiyeler bir takvim önümüze koyulup bu kış zor aylarda ücretlerin derhal yatırılmasını istiyoruz. Aksi takdirde eylem cuma gününe kadar devam edecek. Bunu başka bir platforma çekmek istemiyoruz. Grev zamanında yaşadık 20 binler, 100 binler iner bu sokağa. Gelin, müzakere masasını kuralım ve alacaklarımızı alalım. İadelere bir son verilmesini istiyoruz. İnsanlar, işlerine korkusuzca devam etmek istiyor" dedi.




