İzmir Barosu, çocuk adalet sisteminin temel ilkelerinden vazgeçilmesi yönündeki çağrılara sert tepki gösterdi.
Barodan yapılan açıklamada, çocuk yargılamasında temel ilkelerden vazgeçilmesi yönündeki önerilerin kaygı verici olduğu vurgulandı. Çocukların suça itilmesinde ihmal, yoksulluk ve şiddetin belirleyici faktörler olduğuna dikkat çekilerek, bu çocukların yetişkin gibi cezalandırılmasının kabul edilemez olduğu belirtildi.
"Çocuklar suçtan uzak tutulmalı"
İzmir Barosu'ndan yapılan yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Son günlerde kamuoyunda gündeme gelen çocuk adalet sisteminin temel ilkelerinden ve çocuk yargılamasının temel unsurlarından vazgeçilmesi gerektiği yönündeki tartışmaları kaygıyla takip etmekteyiz. Çocuk yargılamalarında çocuk olmaktan kaynaklı hakların yok sayılması ve cezaların artırılması gibi hususlar yüksek sesle tartışılmakta, toplumun acılarından gereken dersler çıkarılmayarak bir ülkenin geleceği olan çocuklara telafisi imkânsız zararlar verecek önerilerde bulunulmaktadır. Oysa ki konuşulması gereken çocuk adalet sisteminin nasıl daha iyi hale getirilebileceği ve çocukların suçtan uzak tutulmalarının sağlanmasıdır.
“Suça sürüklenen çocuk” kavramı çocukların işlemiş oldukları suçlardan yargılanmasının önünde bir engel, romantik bir söylem değil aksine çocukları suça itenlerin sorumluluğunu da vurgulayan bir gerçekliktir. Çocukların haklarının korunmasından, refah içinde, gelişimlerine uygun bir ortamda yaşayabilmelerinden en başta siyasi iktidar olmak üzere hepimiz sorumluyuz!
"Toplum olarak yüzleşmemiz gereken bir gerçek"
Korunma ihtiyacı bulunan çocukları gören, ancak bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyen yetişkinler, suça sürüklenen çocukların “çocuk” olamayacağını iddia ederek sorumluluklarını yok saymaktadır. Yaşananların münferit olmadığı, çocukların yalnızca bireysel nedenlerle suça sürüklenmediği ve bu konuda hepimizin sorumluluğu olduğu toplum olarak yüzleşmemiz gereken bir gerçektir.
Suça sürüklenen çocuğun suça sürüklenme nedenlerini ortadan kaldırmayan, bu bağlamda koruyucu ve destekleyici tedbirlerden çocuğu gereği gibi yararlandırmayan, gerektiğinde sağlık tedbiri kararı verip uygulamayan kısaca tekrar aynı üzücü olayların yaşanmaması için hiçbir şey yapmayan, ancak hem ulusal hem uluslararası mevzuat bağlamında sorumluluğu bulunan devlet, çocukların yaşadığı yaşam hakkı başta olmak üzere her türlü hak ihlalinden sorumludur. Gerçekleşen olaylar, çocuklara yönelik ihmal, istismar ve hak ihlallerinin bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır ve bunu önlemenin yolu çocukların haklarını yok sayarak onları yetişkin statüsüne koymak asla değildir. Toplumun yaşadığı acıları çocukların temel haklarını budamak için kullanmak; intikamcı, ceza odaklı bir bakışla çocukları bastırmak, hiçbir toplumsal sorunu çözmeyecek ancak geleceğin yetişkinlerini daha da karanlık bir çıkmaza sürükleyecektir.
"Suça sürüklenen çocuklarmış gibi davranarak koruyamayız"
Kimi suçlar nedeniyle yargılanan çocukların çocuk sayılmaması önerisi de suça sürüklenen çocukların yargılamada çocuk olmasından kaynaklı haklarının ortadan kaldırılması önerisi de hem suçun önlenmesi bakımından etkisiz hem de 1982 tarihli Türkiye Cumhuriyeti Devleti Anayasasına ile Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi başta olmak üzere taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelere açıkça aykırıdır.
Suça sürüklenen çocukları suçun faili değil; çoğu zaman ihmalin, yoksulluğun ve şiddetin mağduru olarak gören hak temelli bir çocuk adalet sistemine ihtiyacımız var. Genel olarak toplumun ve özel olarak da çocukların içinde bulunduğu derin yoksulluğun ve bu durumun neden olduğu yıkımın farkında olarak, nitelikli bir sosyal hizmet anlayışının ivedilikle geliştirilmesi, korunma ihtiyacı bulunan çocukların tespiti ile gerekli koruma mekanizmalarının işletilmesi, çocuk haklarının hayata geçirilmesinde bütüncül politikalar üretilmesi ivedilikle gerçekleştirilmelidir. Çocukları haklarını yok sayarak, gelişim özelliklerine uygun olmayan yargılamaların konusu kılarak, çocukların ihtiyaçlarını görmezden gelerek, tek sorumlular suça sürüklenen çocuklarmış gibi davranarak koruyamayız.
"Mücadele etmeye devam edeceğiz"
Bu tartışmaların geldiği sorunlu bir diğer nokta ise çocuk adalet sisteminin korunması ve geliştirilmesi gerektiğini vurgulayan avukat meslektaşımızın tehdit edilmesi, kamuoyunda linç edilmesidir. İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı meslektaşımızın yanındayız!
İzmir Barosu olarak, adalet sistemi de dahil olmak üzere çocuk haklarının bütüncül olarak savunulması gerektiğini kamuoyuna hatırlatmaya, kişilere özgü mevzuat yaratılmasının önüne geçilmesi için toplumu sağduyulu olmaya davet etmeye ve hak temelli bir çocuk adalet sistemi için mücadele etmeye devam edeceğiz. Çocuk dostu adaletten uzak yeni terimler yaratmaya çalışarak sorumluluklarından kurtulmaya çalışanlara müsaade etmeyeceğiz!"