GÜNDEM

İmamoğlu’ndan Filistin mesajı: Tarih, bu dönemde kimin sustuğunu, kimin cesurca konuştuğunu kaydedecek

CHP'nin İsrail’in Gazze’deki saldırılarını protesto etmek için düzenlediği "Filistin'e Destek" mitinginde CHP'nin tutuklu cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun mektubu okundu.

Abone Ol

CHP'nin İstanbul'un Eyüpsultan Meydanı'nda düzenlediği ''Filistin'e Destek'' mitinginde CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun mektubunu, meydanı dolduran yurttaşlara okudu.

Hayatta kalanları açlıkla öldürmeye çalışıyorlar

"İktidar, belli ki Türkiye’de oluşturmaya çalıştığı ve asla başaramayacağı otoriter rejim kurma projesine ses etmemesi karşılığında Netanyahu’nun politikalarına somut bir karşılık veremeyecektir" diyen İmamoğlu, şu ifadeleri kullandı:

"Eyüpsultan’ın mübarek ikliminde, Gazze’de İsrail’in işlediği büyük insanlık suçlarına, zulme karşı haykırmak için koşan her birinizi gönülden kucaklıyorum. Her birinize, cesur yüreklerinize sevgiyle sarılıyorum. Bugün burada Filistin’le, Gazze’yle dayanışmak ama en çok da insanlığın ortak sınavını konuşmak için toplandınız. İsrail, Gazze’de bütün uluslararası hukuk kurallarını ve her türlü insan hakkını ayaklar altına alarak, aylardır büyük bir mezalim yaşatmakta. Birleşmiş Milletler’in (BM) Bağımsız Uluslararası Soruşturma Komisyonu, yayımladığı raporda açıkça ifade etmiştir ki, Gazze Şeridi’nde Filistin halkına karşı soykırım suçu işlenmektedir. Kadın, çocuk, sağlık görevlisi demeden fütursuzca siviller katlediliyor. Karadan ve havadan, hedef gözetmeksizin, yerleşim yerleri moloz yığınlarına çevriliyor. İnsani yardımları da engelleyerek, bombalardan hayatta kalanları açlıkla öldürmeye çalışıyorlar.

Birçok devlet yönetimi, stratejik çıkarlar uğruna, bu meseleye kör-sağır kalmaktadır

Bugün Gazze şehrinde yürütülen kara harekâtı, evleriyle birlikte okulları ve hastaneleri de hedef almakta; siviller, sığınacak hiçbir güvenli yer bulamamaktadır. Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te ise Filistinliler, her gün tacizlere, keyfi gözaltılara ve mülksüzleştirmelere maruz bırakılmaktadır. Bütün dünyanın gözü önünde yaşanan Gazze’deki bu tablo, Filistin topraklarında süreklilik gösteren bir baskı ve yok etme rejimini göstermektedir. Dünyanın gözü önünde çocuklar yetersiz beslenmeden ölürken, kimse ‘Biz bilmiyorduk’ diyemez. Bu dehşet manzara karşısında, tüm dünyadaki vicdanlı topluluklar ayağa kalkmıştır. Ne var ki devletler, Filistin meselesine toplumlardan ya daha farklı ya da çok geç tepkiler vermektedir. Birçok devlet yönetimi, stratejik çıkarlar uğruna, bu meseleye kör-sağır kalmaktadır. Burada ‘stratejik çıkar’ diye üstü örtülen gerçek, yönetimdekilerin koltuklarının devamlılığıdır. Zira bugün İsrail’e açıktan cephe almak, İsrail lobileri ve savaş rantçıları tarafından çevrelenmiş küresel güçleri de karşına almayı gerektirmektedir. Bunu hepimiz biliyoruz.

Bu gidişle ortada fiilen bir Filistin kalmayacaktır

Gazze’de yaşanan soykırımın mimarı Netenyahu ve onun yönettiği iktidarın bu pervasızlığının en büyük sebebi; küresel güçlerden aldığı destektir. Son zamanlarda alınan Filistin’i tanıma kararları sembolik olarak önemlidir ama yeterli değildir. Çünkü, bu gidişle ortada fiilen bir Filistin kalmayacaktır. Bir an önce somut yaptırımlarla İsrail durdurulmalıdır. BM Güvenlik Konseyi kararları, İsrail’in yasa dışı yerleşim faaliyetlerini durdurmasını ve başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin devleti temelinde iki devletli çözümü kabul etmesini öngörüyor. Tanıma, ancak insani yardıma engelsiz erişim sağlandığında, sivillerin korunması güvence altına alındığında ve savaş suçlarından sorumlular Uluslararası Ceza Mahkemesi önünde hesap verdiğinde gerçek anlamını bulur. Aksi takdirde sadece bir jest olarak kalır.

İktidar, Netanyahu’nun politikalarına somut bir karşılık veremeyecektir

Devletlerin, iktidarların bu acziyetlerine ve iki yüzlü politikalarına karşı, bütün dünya toplumları ise Filistin’in, Gazze’ye karşı aylardır meydanlarda direnişi büyütüyor. Gazze’nin Sumudun’a, dört bir yandan omuz omuza durarak dayanışma gösteriyor. Bugün dünyanın vicdanı, dünyanın dört bir tarafında kurulan meydanlarda olduğu kadar, Akdeniz’de irili ufaklı yelkenlilerle Gazze’ye doğru yol alan ‘Küresel Sumud Filosu’ndadır. Eyüpsultan’dan, günlerdir açık denizde İsrail’in taciz ve tehditlerine rağmen yol alan inancı, dili, dini, rengi ayrı ama direnişi ve vicdanı bir olan Sumud Filosu’ndaki aktivistlere hep birlikte güçlü bir selam yollayalım. Seferleri seferimizdir. Bu filonun korunması ve menziline ulaşması için Türkiye başta olmak üzere; Akdeniz ülkeleri, Avrupa ülkeleri, dünya ülkelerini seferber olmaya şimdiye kadar göstermediği kararlılığı bu kez olsun göstermeye davet ediyorum. Öte yandan, Türkiye’de artık bu konuda iktidara çağrı yapmanın bir anlamı kalmamıştır. İktidar, belli ki Türkiye’de oluşturmaya çalıştığı ve asla başaramayacağı otoriter rejim kurma projesine ses etmemesi karşılığında Netanyahu’nun politikalarına somut bir karşılık veremeyecektir. Türkiye’nin, Filistin’de kalıcı bir barış ve huzurun sağlanmasına bölgesel liderlik yapmasının yolu da önce kendi demokrasisini ve iç barışını kurmasından geçmektedir. Bunu da en yakın zamanda milletimizle başaracağımızdan hiç şüphem yok.

Gazze’nin kaybedecek vakti yok

Bugün insanlık için, barış için, ‘özgür Filistin’ diye haykırmak için bu meydana gelen tüm parti yöneticilerine ve tüm aziz yurttaşlarıma bir kez daha sevgilerimi ve saygılarımı sunuyorum. Bu dava, hepimizin davası. Tüm dünyadaki vicdanlı toplumların, her geçen gün çıkan daha gür sesi ile uzak olmayan bir zamanda Filistin gerçekten özgür olacak. Buna yürekten inanıyorum.

Gazze’nin kaybedecek vakti yoktur. Uluslararası toplum, derhâl ateşkesi sağlamalı, insani koridorları açmalı ve soykırımın faillerini adalet önüne çıkarmalıdır. Tarih, bu dönemde kimin sustuğunu, kimin cesurca konuştuğunu kaydedecektir. Biz susturulamayız. Eyüpsultan’dan yükselen bu ses, insanlığın vicdanının sesidir. Filistin’e özgürlük. Filistin’e özgürlük. Filistin’e özgürlük."