Boğaziçi Üniversitesi'nden bu sene bölüm birincisi olarak mezun olan Gümüşdağ, yüksek lisans başvurusunun da bölüm tarafından kabul edilip bölümün internet sitesinde ilan edildiğini belirterek, "Kabulüm kayyumun keyfiyle iptal edildi" diye konuştu.

Gümüşdağ, “Enstitünün gizli saklı PDF’sine baktığım zaman kendimi orada göremedim. Herkesten gizli, benim TC’mi oradan silmişler. 4 arkadaşım daha yüksek lisanslarının iptal edildiğini öğrendi. Bunun hukuksuz olduğunu, usulsüz olduğunu biliyorlar. Saman altından bir şeyler yapmaya çalışıyorlar" ifadelerini kullandı.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesi ve ertesi gün gözaltına alınarak tutuklanmasıyla başlayan 19 Mart operasyonu sonrası gerçekleşen protestolara katıldığı gerekçesiyle, çoğunluğu genç ve öğrenci olan 110 kişinin yargılandığı davanın ilk duruşması bu hafta gerçekleşti. Verilen ara kararla duruşma 31 Ekim'e ertelendi. Dosya kapsamında yargılanan ve duruşmanın ikinci gününde ifade veren 23 yaşındaki Pelin Gümüşdağ açıklama yaptı.

Birincilikle mezun oldu

26 Mart sabahı çok sayıda polis tarafından evine yapılan operasyonla gözaltına alınarak Vatan caddesinde bulunan İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürülen Gümüşdağ, “Baktım ki terör şubeye düşmüşüm” diyerek 3 günlük gözaltı sürecinde yaşadıklarını anlattı.

Gümüşdağ, “Hepsi koca bir usülsüzlük” ifadelerini kullandı. “Mağduriyetler bitmiyor” diyen Gümüşdağ şimdi de, tarih bölümünden bu sene birincilikle mezun olduğu Boğaziçi Ünivresitesi’nde kabul edilmiş olduğu yüksek lisans eğitiminin engellendiğini belirtti.

Kabul edildiği yüksek lisansı iptal edildi

Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü’nün internet sitesinde yer alan 1 Temmuz’da ilan edilen liansüstü programları kabul listesinde adı bulunan Gümüşdağ, yüksek lisans kabulünün iptal edildiğini, 12 Temmuz’da Boğaziçi Üniversite’sinin internet sitesinde yayınlanan ve kabul edilenlerin kimlik numaralarının yer aldığı listede bulunmadığını gördüğünde öğrendiğini belirtti.

Gümüşdağ yüksek lisans kabulünün, Boğaziçi Üniversitesi’nin, Cumhurbaşkanı tarafından atanması nedeniyle kayyum olarak kabul edilen ve öğrencilere, akademisyenlere ve mezunlara yönelik uygulamaları nedeniyle sık sık protesto edilen rektörü Naci İnci'nin kararıyla iptal edildiği ifade etti. “Bölümüm kabul etti, sitede yayınladı, yüksek lisans kabulüm kayyumun keyfiyle iptal edildi” diyen Gümüşdağ şöyle konuştu:

"4 arkadaşımın daha yüksek lisansı iptal edildi"

“Bölümün sitesinde kabulümü gördüm. Ardından bazı arkadaşlarımın yüksek lisanslarının iptal edildiğini öğrendim. Bana herhangi bir mesaj, bir mail gelmedi, herhangi birşey tebliğ edilmedi. Bir arkadaşım dedi ki, ‘Enstitünün sitesinde bir PDF ara, orada kendini bulmaya çalış, orada yoksan iptal edilmiştir’. Enstitünün gizli saklı PDF’sine baktığım zaman kendimi orada göremedim. Herkesten gizli, benim TC’mi oradan silmişler. Kendi çabamla arayıp buldum. Yoksa ben hala kabul edildiğimi düşünerek kaydımı yaptıracaktım birkaç gün önce. Bu sadece benim başıma gelmedi; 4 arkadaşım daha yüksek lisanslarının iptal edildiğini öğrendi. Bunun hukuksuz olduğunu, usülsüz olduğunu biliyorlar. Saman altından bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Gizli gizli hak ihlalleri, eğitim hakkımızın gaspı, kesinlikle alacağım TÜBİTAK bursumun gaspı, belki araştırma görevlisi olacaktım o pozisyonun gaspı”

"Hakkınız yendiğinde muhattap bulamıyorsunuz"

Konuya ilişkin üniversite yetkilileriyle görüşüp görüşmediği sorusuna ise, “Okul yetkilileri bize hesap vermiyorlar bu konularda. Bir hakkınız yenirse karşınızda bir muhatap bulamazsınız. Okula da giremem çünkü okula giriş yasağım var. Mezun kartım da iptal edildi. Hem de 2 kez. Bir kez iptal edildi sonra iptal ettiklerini unutup bir daha ettiler” dedi. Yüksek lisans kabulünün iptal edilmesine karşı hukuki süreç başlattıklarını belirten Gümüşdağ, “Benim eğitim yılım gitmiş oldu çoktan” dedi.

Gözaltı sürecinde yaşadıklarını anlatan Gümüşdağ'ın ilişkin ifadeleri şöyle:

"Polislerden ped ve tuvalet kağıdı rica ettim, öyle bir hizmetleri olmadığını söylediler; kanlı kanlı oturdum"

“9 kişilik koğuşta 15 kişi kalıyorduk. Koğuşta 2007’li, 2008’li arkadaşlarla beraber kalıyordum; küçük kızlar, aile evinden, KYK yurtlarından alınmış arkadaşlar. Reglimin ilk günüydü. Polislerden ped ve tuvalet kağıdı rica ettiğim zaman, öyle bir hizmetleri olmadığını söylediler. Ben de kanlı kanlı oturdum öyle. Zaten gelen yemek de yetersiz, koşullar da yetersiz, gider kokusunun içinde, ağız ağıza 15 kişi yerde yatıyorsunuz. 3 gün, 2 gece..

Bizimle alınan erkek grup ikinci günden salındı ama ‘bayan’ memur olmadığı için bizi 1 gün daha tuttular. Biz dedik ki, ‘Onlar gidiyor, biz niye hala buradayız?’. ‘Bayan memur yok’ dediler.

Terör şubede olduğumuz gerekçesiyle, bizi bir kağıt imzalamaya zorluyorlardı, gözaltında tutulduğumuza dair bir kağıt. Kağıtta, ‘Terör örgütüne üyelik suçlamasıyla burada bulunduğumu kabul ediyorum’ ibaresi yazıyordu. Bunu imzalamak istemediğimizi söylediğimiz zaman da, bunu yapmaya zorlanıyorduk. Bunu savunmamda da dile getirdim. Bunların hepsi koca bir usülsüzlük.

Yatarı olmayan, gözaltına alınma tedbirini gerektirmeyen, güya bir suçtan tutulmamız başlı başına absürt. Bir tedbir olması gereken gözaltı süreci bizim şafakla alınıp 3 gün tutulmamızla aslında bir ceza olarak bize uygulandı... Ağlayanı, panik atak geçireni (oldu). Panik atak geçirenle biz ilgilendik, onlar birşey yapmıyor. Ben reçeteli ilaç kullanıyorum. Reçeteli ilacımı sağlık kontrollerinde talep ettiğim zaman doktorlar yazıyordu, hiçbir zaman ilacım bana ulaşmadı. Migren atağı geçiren arkadaşımıza ağrı kesici talep ettiğimiz zaman, veremeyeceklerini söylediler; hastaneye götürün dediğimiz zaman da götüremeyeceklerini söylediler. Koğuşta biz birbirimize baktık, destek olduk. Şu an çok yakın 14 tane arkadaşım var.

"Ne yer tutuyor,ne zaman tutuyor"

Bu bir torba iddianame. 110 kişiyi Cevahir eyleminin olduğu günü kanıt göstererek aldılar. Halbuki bana gösterilen fotoğraf, Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüsü’nde, kampüs kapısına doğru yürürkenki bir fotoğrafım, 24 Mart tarihinden. Ne yer tutuyor, ne zaman tutuyor. İddianamenin kendisinde tarih, yer yanlış olur mu?... Bunun ne kadar absürd olduğunun herkes farkındadır. Şu an memlekette ne yaşanıyor onu sorguluyoruz”

Tarihler uyuşmuyor

Gümüşdağ’ın avukatı Gözde Emre de, “Ceza usülüne göre mümkün değil” diyerek 110 kişinin yargılandığı dosyaya ilişkin şöyle konuştu:

Ünlü oyuncu bebeğini kaybetmişti: Sözleri yürek burktu
Ünlü oyuncu bebeğini kaybetmişti: Sözleri yürek burktu
İçeriği Görüntüle

“Pelin’in de yargılandığı dosyada, suç tarihi 26 Mart, suç yeri de Şişli olarak gözüküyor. Fakat, dosyadaki sanıkların hepsi farklı yerlerde sergiledikleri davranışlar yüzünden alınıyorlar. Kimisi Saraçhane’de, kimi Cevahir’in önünde, kimi Pelin gibi kampüsünde. Hepsini torba bir iddianameyle birleştirmişler. İnsanların görüntülerinin kaydedildiği tarihler de birbirinden farklı, dolayısıyla suç işlendiği iddia edilen tarihler de birbirinden farklı. Aynı iddianamede bir araya getirilmeleri, ceza usülüne göre mümkün değil. Dolayısıyla iddianame baştan itibaren sakat”

Kaynak: ANKA