Kurultayın açılışından sonra divan başkanlığı seçimine geçildi. Divan Başkanlığı'na önerilen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu oy birliği ile Divan Başkanı seçildi. Divan Başkanı seçilen İmamoğlu, konuşma yaptı.
İmamoğlu'nun konuşmasında öne çıkan başlıklar şöyle:
Bugün, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılının bu ilk günlerinde, bizi yine hayati bir görev bekliyor...
Bugün, Cumhuriyet ve demokrasinin ilke ve idealleri etrafında yeniden milletçe kayıtsız ve şartsız buluşmaya ihtiyacımız var.
İnançlara saygılı laikliğin, herkesi özgürleştiren o güçlü teminatını eksiksiz biçimde hayata geçirmeye ihtiyacımız var.
Bu topraklarda yaşayan her bir yurttaşı eşit ölçüde değerli ve saygın görmeye dayalı bir toplumsal bütünleşmeye ihtiyacımız var.
Ülkemizi zenginleştirmeye ve zenginliklerimizi adil biçimde paylaşmaya ihtiyacımız var. Gücünü demokrasi ve hukuka bağlılıktan alan, etkili bir sosyal devleti yeniden inşa etmeye ihtiyacımız var. Bunları gerçekleştirmek için gereken her şey Cumhuriyet Halk Partisi’nin 100 yıllık tecrübesinde, genetik kodlarında ve hafızasında bütün tazeliği ile duruyor.
Çünkü; Cumhuriyeti kuran, adında Cumhuriyet ve Halk olan tek parti, Cumhuriyet Halk Partisi’dir. Bu yüzden bizler, ilk günden beri cumhuriyetçi, ilk günden beri halkçıyız. Bu büyük ve sarsılmaz gücün bir üyesi olmak, bir delegesi olmak, hepimiz için başlı başına bir onur, bir şereftir. Bu gücün bir üyesi olmak aynı zamanda toplumsal bir görevdir. Ve inanın ki, bu göreve bugün hiç olmadığı kadar ihtiyacımız var. Bu parti 600 yıllık bir imparatorluk çökerken, 1923 şartlarında nasıl dünyanın en devrimci hareketlerinden birini yarattıysa...
Ne yazık ki...
Vatandaşlarımızı kutuplaştıran, ayrıştıran, tahammülsüz, toleranssız, hukuksuz, eğitimi çökertmiş ve bizi eşi görülmemiş derecede bir hayat pahalılığına mahkum etmiş bir iktidarla ikinci yüz yılımıza adım atıyoruz.
Ne yazık ki...
21 yıldır işbaşında olan bu otoriter iktidar, Cumhuriyetimizi, demokrasimizi, devletimizi ve birbirimize olan inancımızı tahrip etti.
Demokratik kurumlarımızdan hukuk sistemimize, eğitim kurumlarımızdan sağlık sistemimize kadar devletimizi devlet yapan asırlık yapılarımızı darmadağın etti.
Bu eşsiz ülkeyi demokratik dünyadan uzaklaşmış bir yönetim anlayışına mecbur etti.
Gençlerimizin kendilerine ve ülkemize olan inancını yerle bir etti.
Gelir dağılımını çok tehlikeli biçimde bozdu ve çalışan nüfusumuzun yüzde altmışını asgari ücrete mahkum etti.
Öyle ki, toplumun %10’u ulusal zenginliğin %70’ine sahip olacak noktaya geldi.
Ülkemizin en önemli üretim gücü olan yetenekli ve girişimci orta direği yok etti.
Dahası, yargı sistemini bir silah gibi kullanarak bugünlerde gazetecilere yaptığı gibi kendisine muhalefet eden kim varsa içeri attı.
Başımızdakiler sadece adaletsiz, baskıcı ve ehliyetsiz değiller...
Aynı zamanda paramızı pul ettiler ve halkımızı içinden çıkılması zor bir borç batağına soktular...
Üstelik ülkemizin dört bir yanı ateş çemberine dönmüşken...
Ukrayna’da devam eden savaştan Gazze’deki insanlık dışı kıyıma, Irak ve Suriye’deki kaostan global güvenlik risklerine kadar dış tehditler yükselmişken...
Ne yazık ki, bu beceriksiz ve otoriter iktidarla ikinci yüz yılımıza adım atıyoruz.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin inançlı kadroları olarak bizler, bu fotoğrafı kabullenemeyiz, kabullenmiyoruz.
Ülkemin de partimin de bundan çok daha iyisini yapabileceğine tüm kalbimle inanıyorum.
Türkiye’nin yönetilmesinde, ilerlemesinde ve milletin zenginleşmesinde çok daha başarılı olabileceğimizi, ülkenin makus talihini bir kez daha yenebileceğimizi iyi biliyorum.
Son beş yılda ortaya koyduğumuz halkçı, dayanışmacı ve adil yerel yönetim başarısını ülke sathına yayacağız.
Yeter ki biz, ne yaptığımızı bilelim...
Yeter ki biz, vatandaşın sesine kulak verelim ve çok çalışalım.
Biliyorsunuz, milletimizin önüne çeşitli tarihleri vizyon diye koyanlar oldu.
Bundan sonra tarihleri biz belirleyeceğiz, biz!
2024 seçimlerini kazandıktan sonra 2028, 2029, 2033 ve 2038’i de kazanacağız.
Türkiye’nin geleceğini kurmaya kentlerdeki tecrübemizle yerelden başlayacağız.
Buna yürekten inanıyorum.
Zira partimizin bir neferi olarak görüyorum ki...
Edirne’den Kars’a, Samsun’dan Hatay’a kadar vatandaşlarımız Türkiye’yi zengin, güçlü ve adil kılacağına inandığında, partimizi desteklemeye dünden hazır.
O yüzden çok çalışacağız, çok terleyeceğiz, hiç durmayacağız.
Önümüzdeki demokrasi sınavlarını birer birer aşacağız.
Bu ülkedeki seçimler ne kadar adaletsiz olursa olsun...
Seçim geceleri ne denli güvenilmez olursa olsun...
Etrafımızdaki ateş çemberi ne denli küresel riskler içerirse içersin...
Kapitalist düzenin derinleşen çoklu krizleri karşısında, yeni bir sosyal ekonomik program ortaya koymak, ne denli zorlaşırsa zorlaşsın...
Başaracağız!
Türkiye’nin ihtiyacı olan büyük ekonomik sıçramayı sağlayacağız.
Kamunun kaynaklarını, insanlarımızın yetenekleri ve dünyanın bilgi birikimiyle harmanlayacağız.
Emeğin asli temsilcisi olarak, çalışanların, üretenlerin, emeklilerin dostu ve umudu olacağız.
Bu ülkede unutulanların, kırılanların, ötekileştirilenlerin, haksız yere özgürlüğünden mahrum edilenlerin yanında, öncelikle biz olacağız!
86 milyonun onurlu ve eşit hissedarı olduğu bir cumhuriyeti sil baştan kuracağız!
Hiç kuşkunuz olmasın, hep birlikte bunları başaracağız!