Zeytinlik alanları maden işletmeciliğine açılmasına izin veren düzenlemenin ardından Muğla’nın Milas ilçesi İkizköy bölgesindeki maden faaliyetleri için zeytin ağaçlarının sökülmesine karşı bölge halkının başlattığı "zeytin direnişi" devam ediyor.
Toplamda 58 köyü ve 240 bin dönümlük alanı etkileyecek olan yasaya karşı direnen Muğlalı köylüler, zeytin ağaçları ve tarlaları için yetkililere seslendi.
2019 yılından beri uğraşıyoruz
Doğma büyüme İkizköylü olan Aytaç Yakar şunları söyledi:
“Burada evlendim ve yuva kurdum. 13 yaşında gelin girdiğim evimizi kandırmacayla aldılar. Köyümüzü yok ettiler. 2019 yılından beri uğraşıyoruz. Zeytinimizi, çamımızı, havamızı, suyumuzu vermeyeceğiz diye uğraşıyoruz. 'Biz vermeyeceğiz' dedikçe üstümüze üstümüze geldiler. Oynamasınlar bizim Muğlamızla. Biz çok darbeler yedik, biber gazına maruz kaldık, copa da. Mahvettiler bizi. Bizden ellerini ayaklarını çeksinler. Doğamızla, toprağımızla oynamasınlar. Zeytin ağaçlarımız sökülürken oraya gittik. Biz gidene kadar baktık zeytinlerimizi tanesiyle söküp kamyonlara koydular. Eylül’ün 1’inde zeytin sökülüp dikilir mi? Bunlarda akıl fikir diye bir şey yok mu? O zeytinler 80, belki de 100 senelik. Tutar mı hiç? Bir kömür uğruna, bazı kişilerin cebi para dolacak diye bizim gibi köylüler ezilmeye mahkum olduk. Ezilmeyeceğiz, mahkum olmayacağız. Onların esiri olmayacağız. Defolup gitsinler memleketimizden, istemiyoruz. Biz bize yeteriz. Çiftçimize, doğamıza, geleceğimize dokunmasınlar. Çok üzüldüm. Yıkıldım, hasta oldum. Ama çare bulacağız. Birlikten kuvvet doğar. Birlik olacağız, memleketimizi, Muğlamızı, yaşam alanlarımızı vermeyeceğiz.”
Ben artık yerimden kalkmak istemiyorum
Köylülerden 74 yaşındaki Naime Demir de zeytinliklerinin daha önceden söküldüğünü ve tarlaları için mücadele ettiğini belirterek, “Ben gidersem artık aşağı dünyaya giderim. Gitmeyeceğim. Ben yerimden kalkmak istemiyorum. Ben gittikten sonra ne yapabilirim? Ev yapamam, düzen kuramam. Benim kendi yerimdeki zeytin ağaçlarım önceden gitti. Zeytinim bile kalmadı. Sadece bir yaşadığım yerim, bir de tarlam var. İkizköy’deydim önceden, aldılar yerimizi. Ben artık yerimden kalkmak istemiyorum” dedi.
Beni buradan kimse götüremez
Daha önce yerinden edildiklerini aktaran Hacer Çukur, artık gidecek yeri olmadığını belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Ben İkizköy’de mağdur oldum, Çamköy’de ev yaptım. Bize 'Zeytininizi indirin, kesin' dediler. Kestik geldik Çamköy’e ev yaptık. Düzeni oturttuk, yine 'Kalkın' diyorlar. Zeytinim var, onları almak istiyorlar. O zeytinleri alırlarsa ben nereye gideceğim? 50-60 tane zeytinim var. Onlar da gittikten sonra ben ne yiyeceğim? Toprağım gittikten sonra ne yiyeceğim? Benim toprağımda mercimek, sarımsak, soğan, arpa olur. Biz gidince ne yiyeceğiz? Bizi mağdur etmek istiyorlar. Benim mağdurluğum yeter artık. Ben annemin babamın malını vermek istemiyorum. Ben kabrime ve vatanıma sahip çıkmak istiyorum. Yetkililer artık bizimle oynamasınlar. Doğamızla, toprağımızla oynamasınlar. Biz çamların dibinde büyüdük. Bizi mağdur etmesinler. Mağdur ederlerse iki elim yakalarındadır. Ben bu yerde doğdum bu yerde ölürüm, beni buradan kimse götüremez.”
Sökülen ağaçların yeniden ürün vermesinin mümkün olmadığını kaydeden Hasan Yorulmaz ise şöyle konuştu:
“Ben Akbelen’e 500 metre mesafede yaşıyorum, Karacahisar Köyü’ndenim. Burada 400 zeytinimiz var. Bu zeytinler 50 yıllık. Yıl 365 gün ben çiftçilikle uğraşıyorum. Bu yaşıma rağmen kendi işimi yapmak için uğraşıyorum. Biz yerlerimizi kolay elde etmedik. Bu ağaçlar kolay meydana gelmedi. Bir ağacı meydana getirmek için en az 20 yıl emek ister. Koskoca ağaçları kesip dikip yeniden eski haline getirmek olası değildir. Masaldır, aldatmacadır. Bu kadar ağaç nereye gidecek? Kimin tarlasına bahçesine gidecek? O ağaçlardan verim elde etmek hayaldir. Milleti aldatmanın yolunu yapıyorlar. Kendileri de inanmıyor ama milleti bu şekilde avutmaya çalışıyorlar. Bugün Akbelen’e gelen yakın zamanda bana gelecek. Çünkü ruhsat alanı içinde. Tehlike yakındır ve hakikattir.”