İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi, üçüncü gününde “Yürüyüşe Davet” sloganıyla başladı. Gazeteci Özlem Gürses’in sunumunu yaptığı üçüncü gün oturumunun ilk konuşmacısı Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şevket Pamuk oldu. Türkiye’nin Batı Avrupa ve Amerika’ya göre iki yüz yıllık kişi başına düşen milli gelir grafiğini gösteren Şevket Pamuk, İktisat Kongresi’nden sonra Türkiye’nin hızlı bir yükselişe geçtiğini söyledi.

s316899 (1)

Kalıcı zafer için iktisadi ilerleme şarttır

Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde 1923’te düzenlenen İzmir İktisat Kongresi’nin Türkiye Cumhuriyeti ekonomisinin oluşturulmasındaki öneminden söz eden Şevket Pamuk, “Bu kuşak iktisadın ne kadar önemli olduğunu bilerek yetişti. Teknoloji farkının ne kadar önemli olduğunu bilerek çalışmalar yürüttü. İzmir’de bir İktisat Kongresi toplanmasına karar verilmesi hiç rastlantı değil. Cumhuriyeti kuracak kadroların ekonomiyi ne kadar önemsediğini gösteriyor. Cumhuriyet farklı bir ekonomi kurabildiyse dünya koşullarının burada çok büyük bir katkısı olmuştur. Mustafa Kemal Atatürk, açılış konuşmasında ‘Efendiler dünya tarihi boyunca biz sabanın kılıca galip geldiği gördük’ diyor. Bunu askeri zafer kazanmış bir lider söylüyor. Askeri zafer yeterli değil, kalıcı zafer için iktisadi ilerleme şarttır” diye konuştu.

s762463

Türkiye ekonomisinin en önemli sorunu hukuk devletinin olmayışıdır

Cumhuriyetin ekonomisinin yüzyıl sonra bugün farklı bir yerde olduğunu dile getiren Pamuk, şunları söyledi: “Bugün kişi başına düşen gelirler yüz yıl öncesinin yaklaşık 20 katıdır. O yüzden geldiğimiz yolu küçümsemeyelim. Son dönemde çok ciddi sorunlar yaşıyoruz. Türkiye artık alt yapısı olmayan, demiryolu olmayan bir ülke değil ama sanayisi, eğitimi yetersiz, teknolojisi düşük bir ülke. Bugün geldiğimiz noktada iktisadi ilerleme için çok büyük sorunlarımız var. Bugün Türkiye ekonomisinin en önemli sorunu bir hukuk devletinin olmayışıdır. Türkiye’de ne siyasette, ne toplumda, ne de ekonomide hesap verilişin olmamasıdır. Ekonomiye dair şeffaf kuralların olmamasıdır. Bugünün Türkiye’sinde güven yoktur. Yüzyıl önce İzmir’de İktisat Kongresi, Türkiye ekonomisi için yeni kurallar oluşturmak için yola çıktı. Bu yüzyıla rağmen bizim de bugün yeni kurallara şeffaflığa ve hukuk devletine ihtiyacımız var. Yeni başarılar ancak bu asgariler sağlanırsa mümkün olabilir. Daha müreffeh bir ekonomi için daha iyi bir eğitime ve teknolojiye ihtiyaç var ama kısa vadede yeni ekonominin oluşması ancak güvenin sağlanmasıyla mümkün olabilecek. Böyle bir dönemeçteyiz. Umarım düşündüğümüz şeyler gerçek olur.”

s17624

Faist: Göç geri dönülemeyecek noktaya gelecek

Kongrenin üçüncü gününde konuşan Bielefeld Üniversitesi öğretim görevlisi sosyolog Prof. Dr. Thomas Faist, “İklim Tahribatı ve Göç Ulusötesi Sosyo-Ekolojik Sorun” konulu konuşma yaptı. 

Faist, “Doğal felaketlerden en etkilenenler güney yarımkürede olan insanlar. Çoğunlukla iklim göçüne baktığımızda bunlar iklim tahribatı sonucu olarak ortaya çıkıyor. İklim olayları yavaş ortaya çıkar ve daha hızlı şekilde göçü ortaya çıkarır. Geleceği bilmek zor ama Himalayalar’ın erimesi gibi hızlı ortaya çıkacak sonuçlar var. Bu sadece göçe değil, sivil çatışmalara da dolaylı etki yaratır. Yer değiştirmenin, göçün çok sebepleri var elbette ama iklim göçmenlerini belirlemek zor değil. Gelecekteki göçe baktığımızda belki de geri dönülemeyecek bir noktaya geleceğiz” şeklinde konuştu.

s17363

Karaömerlioğlu: Nitelikli gençler yurt dışına kaçıyor

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından Türkiye’nin geleceğini inşa etmek için düzenlenen İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nin üçüncü gününde oturumlar “Yürüyüşe Davet” temasıyla devam ediyor. Boğaziçi Üniversitesi Modern Türkiye Tarihi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Asım Karaömerlioğlu da kongre kapsamında “1923 ile 2023 Sonrasına Yürümek” başlığıyla bir konuşma yaptı. Konuşmasına depremlerde hayatını kaybedenleri anarak başlayan Asım Karaömerlioğlu, İzmir'de olmaktan dolayı mutlu olduğunu belirterek, “İzmir Cumhuriyet Türkiye’sine hep geleceğin inşasının ipuçlarını, yeni siyasal ve kültürel hayatın yönelimini gösteren bir şehirdir. Bu 1923 sonrasında da böyleydi. Bugün de de böyle. İzmir her zaman Türkiye'nin ufkunun ve umudunun önünü açtı” dedi.

s104481

Bugün en parlak, nitelikli gençlerin ilk fırsatta yurt dışına kaçmaya çalıştığını anlatan Prof. Dr. Asım Karaömerlioğlu, şunları söyledi: “Bu durum Türkiye'nin iktisadi geleceğinin en önemli sorunlarının başında geliyor. Oysa 1930'larda Türkiye nitelikli insanlar için bir çekim merkeziydi. Yüzlerce Alman bilim insanı Atatürk'ün çabaları ile ülkemizin gelişmesine katkı sundu. Bilim her şeyden önce niteliktir. Türkiye'de 1950'ler sonrasında iş başına gelen iktidarlar ise niceliğe önem verdi. Artık niteliğin önem kazandığı iktisadi bir ekosistem içerisindeyiz. Niteliksel sıçramaların yapılması gerekiyor. Mantar gibi gelişen, kalitesiz, apartman üniversitesi açmak değil. Kaliteli, nitelikli üniversiteler oluşturmak gerekiyor. Hiç kimse hamaset edebiyatı ile yer çekiminin yasalarından kurtulamadığı gibi 21. yüzyılda bilime saygısı olmayan toplumlar da huzur ve refah içerisinde yaşayamaz.”

Kadınların istihdamdaki payını eleştirdi

Genç cumhuriyetin kadın hakları konusunda büyük atılım yaptığını da ifade eden Prof. Dr. Asım Karaömerlioğlu, “İzmir İktisat Kongresi’nin kadınların katılımı ile gerçekleştiğini unutmayalım. Kadın meselesi sadece insan hakları meselesi değil aynı zamanda iktisadi bir mesele. Kadınların toplam istihdam içerisindeki payları 2020 verilerine göre sadece yüzde 26. Erkek istihdamının yarısından az. Oysa kadınları ikinci sınıf varlıklar olarak gören toplumlar asla gelişemez. Onların yaratıcılığını kullanmayarak iktisadi gelişimi sağlayamazsınız” diye konuştu.

s335710

Tüm kurumlarıyla işleyen bir demokrasi bu ülke insanlarının hakkıdır

İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi kapsamında Ege Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ESİAD) Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Sıtkı Şükürer “İkinci Yüzyıl Demokrasi Zamanıdır” başlıklı sunum yaptı.

Sıtkı Şükürer, “Cumhuriyetin ikinci yüzyılı demokrasinin gerçek manada yürüyüşe geçiş zamanlarını çağırmaktadır. Tek tipleştirme ideolojisi artık ömrünü tamamlamıştır. Her özgüvenli toplum gibi bu tercihlerin yarattığı yüzleşmelerden kaçınamayız. İkinci yüzyılın birinci önceliği ortak değerlerimizin çelişkilerimize çok daha ağır bastığını hissettirmektir. Yaşadığımız topraklarda demokratik bir bilinç içerisinde birlikte yaşama kıvancını hissederek, kimsenin hayat tarzına, beslendiği kültüre sınır koymaksızın, özgür, barış içinde yaşayacağımız ortak yurtseverliği sağlamaktır. Eksikliğimiz tüm kurum ve kurallarımızla beklediğimiz gecikmiş demokrasidir. Cumhuriyetin ikinci yüzyılı bu beklentinin başlangıç vuruşudur. Hiç şüphesiz demokrasi yürüyüşü sürekli bir çabayı gerektirir” ifadelerini kullandı.

s530699

Şükürer, “İkinci yüzyılda cumhuriyet demokrasiyle sarmalanacaktır ve zamanı gelmiştir. Tüm kurum ve kurallarıyla işleyen bir demokrasi bu ülke insanının hakkıdır. Beklentimiz, demokrasinin ılık güneşi bizlerin olduğu kadar bizleri yönetecek olanların da idrakine sinmiş olsun. Güzel günlerin ışığı, toprağa, tohuma, çocuklarımıza bereket getirsin. Bu mazlum coğrafyayı artık apaydınlık kılsın” şeklinde konuştu

Prof. Dr. Cem Say: Seçim bizim elimizde

İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nin üçüncü gününde Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Cem Say “Bilim toplumu olmak ya da olmamak” başlığı ile bir konuşma yaptı. Günümüzde artık devrimleri bilgisayar mühendislerinin yaptığına değinen Say, “Yaşadığımız çağda bilgisayar mühendisleri dünyayı değiştiriyor. Bütün canlılar ve bizim vücudumuz proteinlerin birbirine takılmasıyla oluşuyor. Yapay öğrenme teknolojisi sayesinde bilgisayarlar insanlığın bildiği iki yüz milyon proteinin hepsinin şeklini biliyor. 2-3 yıl içerisinde piyasaya sürülecek ve dünyada birçok şey değişecek. Bunu bir insan yapsa Nobel Ödülü verildi ama bunu bilgisayar yaptı” dedi.

s560946

Yeni çıkan bilgisayar programları ve yapay zeka teknolojileri hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Say, “Bazı kişilerin bu programlar sayesinde işleri elinden alınacak sorusu aklınıza gelebilir ancak tam da bugün burada İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nde geleceğimizi şekillendireceğiz. Temel olarak büyük sektörler ve iş kolları A’dan Z’ye etkilenecek ve farklında olan ve olmayan insanlar arasında ciddi kırılmalar yaşanacak. Peki Türkiye olayın neresinde? Boğaziçi öğrencileri ‘Yemek Sepeti’, oyun şirketi ‘Peak’, ‘Getir’ gibi markaları yarattı. Teknolojide yabancı ülkelerden bizi ayıran en önemli nokta erişim kısıtlaması. ‘Ekşi Sözlük’ Amerika’da kurulsaydı eğer Facebook olurdu çünkü Facebook’tan önce kuruldu ancak Türkiye’de kapatılma kararı alındı. Engellendi.Türkiye’nin önünde bir seçim var ama bilim toplumu olup bilimin dediğini mi yapacağız ya da öbür türlüsünü mü yapacağız? Seçim bizim elimizde” şeklinde konuştu.

s427525

Soyer: Her yıl İktisat Kongresi kararlarının takibini sağlayacak buluşmalar yapacağız

İktisat Kongresi'nin Türkiye tarihi için çok önemli olduğunu söyleyen Başkan Tunç Soyer, “Erzurum Kongresi nasıl Misak-ı Milli, yani Türkiye'nin yeni sınırlarını belirleyen bir kongre olmuşsa, İzmir İktisat Kongresi de Misak-ı İktisadi, yani cumhuriyetin iktisat politikalarının belirlendiği bir kongre olmuş. Bu iki kongre sonrasında cumhuriyetin şekillendiğini, kurulduğunu söylemek mümkün. Bugün de 100 yıl öncesinden ilham alarak cumhuriyetin ikinci yüzyılında yepyeni bir Türkiye'nin kurulması için yola çıktık. 8 ay süren çalışmalar, önümüzdeki 2-3 gün içinde sonlanacak. Bugünün siyasal ikliminde, bugünün siyasal sorunlarına çözüm aramak için değil, geleceğin Türkiye’sini inşa etmek için yapılan bir kongre bu. Bir gelecek tasarımı. Cumhuriyetin ikinci yüzyılına sadece yapılan yollar köprüler değil, iyi tasarlanmış bir gelecek miras bırakmak istiyoruz” dedi.

s514643

İktisat Kongresi'ni her sene düzenlemeye karar verdiklerini belirten Başkan Tunç Soyer, “İktisat Kongresi 21 Mart günü son bulmayacak. Aksine her sene bu kongrenin verdiği kararların, tespit ettiği ilkelerin takibini sağlayacak buluşmaları gerçekleştirmeye karar verdik. Her yıl adeta ilerleme raporu ortaya konması gibi. Bugün alınan kararların bir yıl içinde nerelere vardığı, hangilerinin gerçekleştiği, neden gerçekleşmediği, gerçekleşmesi için neler yapılması gerektiği hususlarını müzakere etmek için tekrar bir araya gelinecek. Bugün alınan kararların sonuna kadar takipçisi olacağız. Bu güzelim memlekette sadece siyasilerin yukarıdan aşağıya verdikleri kararlarla şekillenen bir ülkede yaşamak istemiyoruz. Hepimiz bu ülkenin kılcallarından beslenen, farklı fikirlerin özgürce ortaya konduğu, özgürce şekillenen fikirler ışığında da belirlenecek siyasi kararlar olmasını temenni ediyoruz. Daha adil, müreffeh, özgür, demokratik bir ülkeyi kurmak için bu kongrenin çok aydınlatıcı bir rol üstleneceğini söyleyebilirim. Heyecanımız çok büyük. Tarihsel bir görevi yerine getirmenin sorumluluğu içindeyiz” dedi.

Hepimizin tarihsel sorumluluğu

İzmir İktisat Kongresi döneminde de büyük bir umutsuzluk olduğunu hatırlatan Başkan Soyer, “100 yıl öncesinde de çok büyük bir umutsuzluk vardı toplumda. Çok büyük bir yıkım yaşanmıştı. Bütün bu koşullara rağmen Atatürk Türkiye'nin her yerinden bin 135 delegeyi bir araya getirerek yıkım ikliminde bir gelecek inşasına soyunuyor. O gün atalarımız bunu başarmışsa, bugün bunu başarmak bizim tarihsel sorumluluğumuz. Tam da bu nedenle daha çok başarılı olmak mecburiyetindeyiz. Daha iyi tasarlanmış geleceği inşa etmek zorundayız. Acılarımız, yasımız çok büyük doğru ama bu ülkenin gelecek nesilleri için, çocuklarımız, torunlarımız için burada yaşamaya devam edecek gelecek nesiller için bir gelecek tasarlamak mecburiyetindeyiz. Bu hepimizin tarihsel sorumluluğudur” dedi.

s810275
İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi kapsamında Ege Sanayicileri ve İşinsanları Derneği (ESİAD) Ekonomi Gözlem Grubu Başkanı ve ekonomist Muhittin Bilget, “Türkiye ve Dünyada Gelir Dağılımı, Dünyadaki Milli Gelirin Ülkelere Göre Dağılımı” adlı sunum yaptı.

Muhittin Bilget, 1980 yılından itibaren dünya konjonktüründe gelişmiş, yükselen ve Türkiye’nin de içinde olduğu gelişmekte olan ülkelerin dünya üzerindeki gelişme payını rakamlarla anlattı. Bilget, “Türkiye’nin son 40 yılında dünyadaki yerinde değişen bir şey olmamış. Yüzde 1’i görmemişiz. Demek ki bir şeyleri yanlış yapıyoruz. Pastadaki payımızı artırmak için artık yeni politikalara, yeni stratejilere ihtiyacımız var. Yükselen ve gelişmekte olan ekonomilerdeki payımız yüzde 3,8’den 2’ye düşmüş. Yarı yarıya azalmışız. Üzerine düşmemiz gereken bir diğer konu da bu” diye konuştu.

İkinci yüzyılda gelirin daha adil paylaşılmasına ihtiyacımız var

Türkiye’nin gelir dağılımı, gayri safi yurt içi hasılası, gelir yönetimi ve dünyadaki gelişimi hakkında rakamları aktaran Bilget, Türkiye’de orta sınıf diye tabir edilen sınıfın Türkiye’de yok olduğunu söyledi. Bilget, “Bizim Türkiye olarak ikinci yüzyılda binde 8’lik payımızı yüzde 2’lerin üzerine çıkaracak ekonomi politikalarına ihtiyacımız var. Şimdiye kadar yaptıklarımızla olmadı. İkincisi de pastayı büyütürken geliri daha adil bölüşecek politikalara ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.


 

Editör: Duygu Kaya