Gizem TABAN/İZ GAZETE- Dünyada turizm cenneti olan ülkeler arasında gösterilen Türkiye’de yaz sezonu başlamasına rağmen turizmde durağanlık yaşanıyor. Ülkede enflasyonun yüksekliği ve alım gücünün düşüklüğü nedeniyle iç turizmde taleplerde düşüş meydana gelirken dış turizmde ise dövizin ve dış politikanın seyrinin etkili olması bekleniyor. Ege Turistik İşletmeciler ve Konaklamalar Birliği (ETİK) Başkanı Mehmet İşler turizm sektörüne ilişkin hem iç pazar hem de dış pazar hakkında değerlendirmeler bulunurken Çeşme Turistik Otelciler Birliği (ÇEŞTOB) Başkanı Yakup Demir de iç turizmde yaşanan tabloyu özetledi.

mnşt yeni

İç pazar sıkıntılı

İç pazarın sıkıntılı bir süreç yaşadığını söyleyen ETİK Başkanı Mehmet İşler, “Ülkemizde yaşadığımız deprem, Türkiye’deki ekonominin enflasyonist bir ortamda yürüyor olması, dövizin baskılanıyor olması ve bunun karşılığında TL maliyetlerinin yükseliyor olması, iç pazardaki tüketicinin alım gücünün düşmüş olması, bizim iç pazardaki beklentimizi aşağıya çekti. İç pazarın getirdiği maliyet ile dış pazarda dövizin artmamasının getirdiği aradaki makas daralmaya başladı. Bu da turizmciyi finansal anlamda riskli bir pozisyona attı. Bunu aşabilmenin yöntemi bankalardan kredi almaktı ancak bankaların hiçbiri kredi vermiyor. Sektör bu nedenler sezona bir finans dar boğazıyla başladı. Bunun üstüne bir de seçimler işin tuzu biberi oldu. Seçimler de 2 aşamalı olunca süre uzadı, bu nedenle alınacak kararlar ertelendi, insanlar ‘Bekle ve gör’ politikasıyla hareket ettiler. Bu da sektörün erken rezervasyon alamamasına ve insanların önünü göremediği için ileriye dönük plan yapma avantajlarının ortadan kalkmasına sebep oldu. Bu da şu an iç pazar için turizmcinin beklentilerini aşağıya çekmiş oldu. Alım gücü zaten düşük… İnsanların şu an birinci öncelikleri; barınma, beslenme ve ihtiyaçlarını karşılayabilme… Bu konuda da ilk ödün verilen turizm ve eğlence sektörü oluyor.  Bundan dolayı da iç pazarda ciddi bir düşüş ve yavaşlama var” açıklamalarında bulundu.

Pozitif gelişmeler

Dış pazar açısından yaşanan pozitif gelişmelere değinen Başkan İşler, “Dış pazar seçimleri bekledi. Seçimlere kadar hızlı bir rezervasyon akışı vardı ama seçimler yaklaşırken rezervasyonlarda ciddi bir durağanlık yaşadık. Fakat seçimlerden sonra birçok devlet başkanının Cumhurbaşkanlığı mazbata seremonisine katılıyor olması, tebrik mesajları vermesi, özellikle Avrupa Birliği’nden gelecek turistler konusunda önümüzü açtı. Bu pozitif bir gelişme oldu. Özellikle Rusya, seçimlerin ne olacağını beklediği için rezervasyonlarda bir yavaşlama vardı, şu an Cumhurbaşkanının göreve devam etmesi Rusya rezervasyonlarını pozitif yönde etkiledi.  Bir başka pozitif gelişme ise maalesef Türk Lirası’nın döviz karşısında değer kaybına uğraması oldu. Turizm açısından baktığımızda; Avrupalı’nın parasının değerlenmesi, yabancı sermaye için Türkiye’nin cazip hale gelmesine sebebiyet verdi. Bunların yanı sıra Türkiye, hizmet açısından yüksek performansa sahip olması ve tesislerinin genç-bakımlı olmasından dolayı avantajlı…” ifadelerini kullandı.

Siyaset belirleyici

Dış pazara ilişkin dezavantajlardan da söz eden ETİK Başkanı İşler, turizm hedefinin başarılabilmesinde siyasetin de belirleyici bir rol oynayacağına dikkat çekti. İşler, şunları söyledi: “Türkiye’deki mevcut iktidarın, Avrupa ve Amerika ile siyasal ilişkilerindeki duruşundan dolayı bize karşı bir blok var. Bu blokun en basit ve açık göstergesi ise yurt dışına gitmek isteyen vatandaşlarımızın vize almak konusunda karşılaştığı zorluklardır. Avrupa Birliği ile dış ilişkilerimizin çok sağlıklı gitmediği vizede karşımıza çıkıyor. Yerli turist yurt dışına giderken, yabancı turist bu ülkeye gelirken bu siyasal çatışmanın getirdiği zorluğu yaşıyor.  Bu üstü kapalı siyasi çatışmanın getirdiği negativizmi turizmci sahada maalesef görüyor. Bu belki risk oluşturabilir. Tüm bunları topladığımızda sektörün hedefi yıl sonu itibarıyla 60 milyon turist… Takribi olarak 52-54 milyar lira arası girdi bekliyor. Bunu başarabilme gücüne de sahibiz ancak; Türkiye’de dövizin nasıl seyredeceği, Avrupa ile olan ilişkilerimizin nereye doğru evirileceği, bu ilişkiler yumağının sahaya nasıl yansıyacağı, atanacak bakanların görevlerini ifa etme konusundaki kabiliyetleri, tüm bunlar süreç içerisinde turizmin nereye doğru evirileceğini gösterecek.”

Kötü günler yaşıyoruz

Ege’nin gözde tatil beldelerinden Çeşme’nin bile ciddi bir rezervasyon eksikliği yaşadığını kaydeden ÇEŞTOB Başkanı Yakup Demir de iç turizmde ciddi bir talep düşüşü olduğunu belirterek, “Seçimden sonra bir hareketlilik başladı ancak önceki sezonlara göre kötü günler yaşıyoruz. Yerli rezervasyonlarda ciddi bir hareket yok, daha çok Avrupa kapsamlı rezervasyonlar alıyoruz. Yani iç turizmde talep oldukça düşük… Öngörülebilir bir sezon göremiyoruz ancak şu var; Çeşme, en kötü zamanlarda bile belirli bir doluluğa ulaştı, iç turizmden ve Avrupa’dan destek alıyor, Avrupa’daki Türkler de ilgi gösteriyor. Bunların hepsini düşündüğümüzde turizmde pat diye bir düşüş görmeyiz ama otelcilerimizin morali çok iyi de diyemeyiz. Hepsinde ciddi bir rezervasyon eksikliği var. Şu an fiyatlarda yüzde 40’a yakın indirimler devam ediyor, 30 Nisan’da bitmesi gereken indirimler büyük ihtimalle 15 Haziran’a devam edecek. Geçmiş yıllarda erken rezervasyon indirimleri bu kadar uzamamıştı. Dolayısıyla ‘pahalı’ imajı veren Çeşme’nin fiyatları bir hayli düşük… Fiyatlar enflasyon oranında değişti ama geçen sezonun altında fiyat kullanan oteller var. Yani hem fiyat hem rezervasyon açısından iyi noktada değiliz. Çeşme’de bir çorbanın fiyatı 200 liraya dayanmış.  O yüzden, otellerin fiyatları sokaklara göre çok ucuz diyebiliriz. Devlete bu dönemde en büyük girdi turizmden geliyor, bu sektörü ayakta tutabilmesi için sektörü koruma altına alması lazım, birilerinin gelip ‘Derdiniz nedir?’ diye bize sorması lazım. Her sektör gibi bizim de feryatlarımız var” diye konuştu.

Editör: Duygu Kaya