SEVAL DENİZ KARAHALİLOĞLU/İZ GAZETE - Çocuk şiirleri kitabı çıkarma fikri nasıl oluştu?

Kızım çalıştığı için anaokulu seviyesine gelene kadar, torunuma üç yıl benim bakmam gerekti. Birlikte geçirdiğimiz zamanı kaliteli kılmaya uğraştım. Birlikte şarkılar söyledik, çizgi filmler izledik, oyunlar oynadık, çocuk kitapları okuduk. Parklara gittik. Gülmeyi hatırladım hatta kahkahalar attım. Onunla birlikte geçirdiğimiz zamanlarda ben de çocukluğuma geri döndüm, deyim yerindeyse bir çocuğa dönüştüm. Hayatım da bir Hayal Parkı’na dönüştü.

Şiirlerin havasında sanki küçük bir çocukla sohbet ediyormuşçasına bir sıcaklık duygusu var. Bu şanslı çocuk kim?

O şanslı çocuk; sanırım ben’im. Bir çocuğun dünyasına girebilmek için öncelikle büyüklük’ten kurtulmak gerekiyor. Samimi, hesapsız, içinden geldiği gibi davranmak, mantığınızı devreye sokmadan duygularınızı olduğu gibi yaşamak. Bu kitabı yazarken çocuk kalmaya, dünyaya onların gözünden bakmaya çalıştım.

Çocukların çiçekler, ağaçlar ve çevreyle olan ilişkileri üzerine kurulan şiirler için neler söylenebilir?

Kitap, parklardan oluşan bölümlerle ilerliyor. Hayat Parkı, Su Parkı, Lunapark, Gökyüzü Parkı, Yeryüzü Parkı, Çiçek Parkı, Parkyeri olmak üzere tam yedi tane park var. Çocuklar özel olarak korkutulmadıysa mutlaka hayvanları severler. Eğitim verilirse de çiçekleri dalında, koparmadan sevmeyi öğrenirler. Ağaçlar Kitabı’mda tam on altı tane ağaç yazmıştım. Biz küçükken ‘ağaç kapmaca’ oyunu oynardık, ağaçlara sarılırdık. Yok şimdi böyle oyunlar. Sanal bir dünyanın var olmayan, yaşamasız karakterleriyle vakit geçiriyorlar. Kızılderililer canları sıkkın olduğunda gidip bir ağaca sarılırmış. Doğadan güç alıp umutlanmak için. Ağaç, çiçekler ve doğa, şu üzgün; savaşan dünyanın gülen yüzü, yeryüzünün süsüdür. Nasıl yazmam?

Mutlaka insanın içini titreten bir şiir vardır. Bir olayın sonunda ortaya çıkmışlardır. Sizin için özel olan bir şiiriniz var mı, varsa o şiirin hikâyesi nedir?

Su Parkı’ndaki ‘Kayık’ şiirim, 2008 yılında Ege Denizinde çıkan lodostan sonra batan, sürüklenen ya da sular altına gömülüp bir daha su yüzüne çıkamayan, güneşi bir daha göremeyecek tekneler için yazılmıştır. “Kış elbette gelecek, boyalarım dökülecek / kızaklara bineceğim / Yaralı atlar gibi uzun dinleneceğim”

Bu kitabı hazırlarken sizi en çok etkileyen şey ne oldu?

Çocukların dünyasına girmek çok zor. Onların hayat algısını içselleştirebilmek. Yanıtını bildiğiniz soruları unutmak. Yeniden öğrenmek üzere yola çıkıp aramak. Kitabın sahici olması önemliydi. Buradan başladım.

Editör: Haber Merkezi