Türkiye ekonomisinin temel taşlarından biri olan ve son dönemde yaşanan ekonomik dalgalanmaların en önemli göstergelerinden biri olan gıda enflasyonu ve artan et fiyatları üzerine bir konuşma yapan Hasan Küçükkurt, gıda enflasyonunun vatandaşın cebini en çok etkileyen kalem olduğunu söyledi. Özellikle et fiyatlarındaki artışların hem tüketiciyi hem de üreticiyi zor durumda bıraktığının altını çizen Küçükkurt, “Bu durum, hayvancılık sektörünün karşı karşıya olduğu zorluklar ve tarımsal planlamadaki eksikliklerle yakından ilintilidir. Hayvancılık sektörüne bakıldığında, bu alandaki yatırımların yetersizliği ve sektörün düşük karlılığı, üreticilerimizin en büyük sorunlarından biridir” dedi.

Küçükkurt: “120 TL maliyet var, 70 TL’ye yemek veriyorlar”

Yemek sektörünün paydaşlarının bu fiyatlar altında ticareti sürdürmelerinin çok zorlaştığını söyleyen Küçükkurt, “Bugün içinde et olan bir tabldot yemeğin maliyet 120 tl civarındadır. Ancak piyasada 70-80 TL’ye yemek verenler var, işini doğru yapan firmalar için bu rakamla yemek vermek imkansızdır. O sebeple seçici davranın” dedi.

Türkiye'de hayvancılık sektörü ile ilgili 2023 yılında büyükbaş hayvan varlığı son altı yılda en düşük seviyesine düştüğünü, bu durum da küçükbaş hayvan sayısında son dört yılda görülen en düşük seviyelere paralel bir durum oluşturduğunu ifade eden Küçükkurt, “Özellikle yüksek yem fiyatları ve diğer girdi maliyetlerinin artışı, hayvancılık faaliyetlerinin karlılığını olumsuz yönde etkilemekte ve bu da üretici sayısının azalmasına yol açmaktadır. Hayvancılık sektörünün bu zorlukları, et fiyatlarında artışa ve dolayısıyla gıda enflasyonunda önemli bir etken olmaya devam etmektedir. Bu duruma acil çözüm bulunması gerekiyor” dedi.

“ESK tüm yemek üreticilerine ucuz et sağlamalı”

Yemek üreticilerinin temel girdisinin et olduğunu, Et Süt Kurumu’nun da (ESK) sadece İstanbul’da yemek üreticilerine daha uygun fiyattan et verdiğine işaret eden Küçükkurt, “Biz  uygun fiyata etin diğer illerde de yemek üreticilerine verilmesini talep ediyoruz. Bu sayede maliyetlerimiz bir miktar kontrol altına alabiliriz. Ayrıca kamu ihalesine giren meslektaşlarımızın da durumları çok kötü. Onların da durumlarını iyileştirici acil önlemler alınmalı” diye konuştu.

“Çözüm ithalat değil, yerli üreticiye destek”

Ancak et ihtiyacı için üretimi desteklemek ve artırmak yerine sorunun çözümünü ithalatta aramanın hata olduğunu söyleyen Küçükkurt, “İthalatın her sene yükselmesi ciddi bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle büyükbaş hayvan ithalatı, yerli üretimi desteklemek yerine geçici çözümlere başvurduğumuzun bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Bu durum, uzun vadede sektörün sürdürülebilirliğini tehlikeye atmakta ve yerli üreticilerimizin pazardaki rekabet gücünü zayıflatmaktadır. Türkiye’nin, geçen yıl aralık ayında sığır ithalatı 133,3 milyon dolar olurken, geçen yılın tamamında sığır ithalatının tutarı 1 milyar 163 milyon doları buldu.  Sorunun çözümü ithalat yerine yerli üreticimizi desteklemek ve yerli üretimi artırmaktan geçiyor” dedi.

Editör: Özlem Çimen Durmaz