DERLEYEN: TUĞKAN ÜSKÜP/ İZ GAZETE- İz TV’de yayınlanan Pınar Teke ile Gündem Özel programının konuğu Çiftçi Sen Genel Örgütlenme Sekreteri Adnan Çobanoğlu oldu. Çobanoğlu, ekonomik kriz ortamında sürdürülen tarım politikaları hakkında konuştu ve sendikanın taleplerini açıkladı.

ÇİFTÇİ MASADA OLMALI

Fındık fiyatları ile ilgili yaşanan süreçten bahseden Çobanoğlu, “Geçen yılla bu yıl arasında girdi miktarlarında ciddi bir artış var. Yaşanabilir bir refah payını bile TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranında söyledik. Bu enflasyon ortamında önümüzdeki süreçte fındık fiyatlarının 85 TL’yi aşacağını söylüyoruz. Buna sebep olan en önemli faktör şu: Şirketlerin önerileri göz önünde bulunduruluyor ama çiftçilerin yönelimleri ve talepleri göz önünde bulundurulmuyor. Bu durumda biz diyoruz ki örgütlenip güçlenebilirsek devletle masaya otururuz. Çünkü bu uluslararası hukuk açısından da hakkımız” dedi.

GIDA KONTROLÜ ŞİRKETLERİN ELİNDE

Mevcut politikaların küçük çiftçiyi tasfiye etmeye yönelik olduğunu söyleyen Çobanoğlu, “Bizim diğer ülkelerin çiftçileriyle problemimiz yok. Aksine biz 100 ülkeden fazla çiftçi örgütüyle ortak bir mücadele yürütüyoruz. Onlar da aynı konumda çünkü. Ve her destek, her ithalat şirketlerin işine yarıyor. Türkiye dünyadaki fındık üretiminin %75’ini yapıyor da ihraç edilince çiftçi mi desteklenmiş oluyor? Hayır, şirketler desteklenmiş oluyor. Devlet üreticiye destek için şart koşuyor. Sertifikalı tohum kullanmayana destek yok diyor. Bu da demek oluyor ki ‘şirketin tohumunu parayla alacaksın, ondan üretim yaparsan sana destek veririm’. Kendi tohumunla üretim yapmaya devam edersen sana destek vermeyeceğim diyor. Venezuela örneğine bakılınca toprak kiralamak toprak gaspıdır. Bir ülkenin çiftçisinin, üreticisinin elinden toprağın alınması ve tasfiye edilmesidir. Eski ABD Dış İşleri Bakanı Kissinger’ın da dediği gibi, enerjiyi kontrol ederseniz ülkeleri, gıdayı kontrol ederseniz tek tek insanları kontrol altına alırsınız. Bu bağlamda tarımsal üretim Türkiye için her anlamda yeterli olur. Tarım, Türkiye insanını çok rahat besler. Yeter ki buna uygun bir sistem oturtulsun. Örneğin ürün deseni bozulmasın, tek tip mono kültür üretim yapılmasın. Aşırı su ve kimyasal ürün isteyen ürünlerin üretimi teşvik edilmesin. Afrika’daki açlığın nedeni oradaki tarımsal arazilerin yokluğu değildir. Oradaki arazilerin şirketlerin elinde olmasıdır. Süreç bu şekilde işlerse Türkiye’de de farklı bir sonuç beklemek mümkün değil. Biz geçmişte ekonomik krizler ne kadar büyük olursa olsun şehirdeki insan aç kalmıyor diye övünürdük. Çünkü köyünden, memleketinden, ailelerinden gönderilen gıdalar yetiyordu. Şimdi üretim olmuyor, köyde üreten insanlar bile aç.” şeklinde konuştu.

ZEYTİNİ KORUMAK ZORUNDAYIZ

Zeytinlik alanların her fırsatta talan edildiğini belirten Çobanoğlu, “Onlarca yıllık zeytin ağaçları kesildi. Bir ay da iki ay da olsa bunu fırsat bilecekler. Birçok yerde maden yatırımları için zeytinlik alanları yok edecekler. Ancak bunu durdurabilme yolu bizim üreticisiyle tüketicisiyle ekolojisiyle çevre örgütleriyle bir ortak tepkiyi yükseltebilmemizden geçiyor. Kanunsuz hukuksuz uygulamalara karşı durun diyoruz. Sessiz kalırsak atı alan Üsküdar’ı geçmiş olacak.” dedi.

AGROEKOLOJİK ÜRETİM ŞART

Ekonomik krizin sermaye tarafında değil halk tarafında hissedildiğini söyleyen Çobanoğlu, “Alım gücü sürekli düşüyor. Bunun nedeni uygulanan ekonomik politikalar. Bizim önceliğimiz sermayeye bağımlı bir tarımsal sistemi kurmaktı. Dünyada yeşil devrim denildi buna. Bizim üretim desenimizi ve sistemimizi değiştirmeye yönelik hamleler yapıldı. Makineleşme teşvik edildi çünkü ne kadar makineleşirsen şirketlere bağımlılığın artacak, enerjiye bağımlılığın artacak. Yani Türkiye’de olmayan bir varlığa bağımlılığın artmış oluyor. Şimdi hem girdide bağımlıyız hem de üretimin kendisinde bağımlıyız. Topraktaki kaliteyi kimyasallarla bozduk. Bu kimyasallar birçok hayvanı ve solucanı öldürdü. Şimdi de en iyi gübre solucan gübresi diye üretim tesisleri kuruluyor. Olması gereken bu değil. Olması gereken toprağın eski işlevinin kazandırılması. Bunun kazandırılması için agroekolojik üretim gerekiyor. Yani buna geleneksel köylü tarımının bilimle desteklenmesi denebilir. Her halkın kendi kültürüne uygun gıdayı üretmesi ve tüketmesi hakkı olmak zorunda. Biz buna gıda egemenliği diyoruz.” şeklinde konuştu.

ACİLEN MECLİS’TE YER ALMALI

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçim sonrası çiftçilere yönelik düzenlemeleri kapsayan açıklaması hakkında konuşan Çobanoğlu, “Birçoğu altına imza atabileceğimiz, taleplerimiz diyebileceğimiz şeyler. Bu eksikleri gidermek üzere bizim ekstra taleplerimiz olur. Özetleyecek olursak, fiyat belirlemede üretici örgütleri de söz sahibi olmalı. Var olan üretici örgütlerinin demokratikleşmesi için yasalar çıkartılmalı. Tüketicilerin de masada olup fiyat belirlemede söz hakkı olmalı. Yürütülen sistemde gıda egemenliğinden bahsetmek zaten olanaksız. BM’de kabul edilen köylü hakları deklarasyonu acilen mecliste yer almalı ve iç hukuk düzenlemesi haline getirilmeli” ifadelerini kullandı.

Editör: Haber Merkezi