YAĞIZ BARUT / İZ GAZETE - İzmir MEV Koleji Özel Güzelbahçe Fen Lisesi 10’uncu sınıf öğrencisi İrem Karabudak ve 11’inci sınıf öğrencisi Sude Demet Çabuk, Tarih Öğretmenleri Hüseyin Yürük’ün koordinatörlüğünde bir proje hazırladı. “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Klazomen Tahaffuzhanesi” adlı projeleriyle TÜBİTAK 51. Lise Öğrencileri Araştırma Projeleri Yarışması’nın ön elemelerini geçip Ege Bölge Sergisi’nde birinci olan başarılı öğrenciler, yarışmada Türkiye finallerine katılmaya hak kazandı.

‘KORONA YOKTU!’

Projelerinde İzmir’in Urla ilçesi Karantina Adası’nda Osmanlı döneminde kurulmuş olan Klazomen Tahaffuzhanesi’ni ele alan ve İz Gazete’ye özel açıklamalarda bulunan Karabudak ve Çabuk, projeyi geçen sene Eylül ayında başlattıklarını ve o tarihte de henüz 2020 yılına damgasını vuran Koronavirüs salgınının başlamadığını hatırlattı.

‘MÜZEYE DÖNÜŞSÜN’

Tahaffuzhane’nin Osmanlı’da ‘karantina’ kavramına karşılık geldiğini ve o dönem salgın hastalıklarla mücadele anlamında çok büyük bir yeri olduğunu aktaran Karabudak ve Çabuk, “Klazomen Tahaffuzahnesi dünyadaki üç tescilli ada karantinalarından biridir. Biz de projemizde hemen yanı başımızda bulunan böylesine zengin bir kültürel mirasımıza sahip çıkmayı, geçmişte salgın hastalıklarla mücadeledeki yerini ve önemini ortaya koyarak bu anlamda toplumsal farkındalık sağlamayı ve buranın müze haline getirilerek sağlık turizmine açılmasını amaçladık. Ege Bölge Sergisi’nde de fark ettiğimiz üzere ne yazık ki uzun yıllar boyunca İzmir’de yaşayan genç kuşak bile buranın varlığının farkında değil, farkında olanların ise işlevinden haberleri yok. Bu sebeple daha da geç olmadan bu denli kıymetli olan kültürel mirasımızı silinmiş hafızalarda tekrar canlandırmak en büyük amacımız.” ifadelerini kullandı.

‘TOPLUMSAL FARKINDALIK!’

Birçok kültürel zenginliğin farklı nedenlerle ya bilinmediğini ya da yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını söyleyen Karabudak ve Çabuk, “Geçmişten günümüze kalan ve bugünden yarınlara aktarılması gereken bu eserler kentlilik bilincini, ulusal kimliği ve insanlığın ortak mirasını yansıtması bakımından birer değer olup geçmişle gelecek arasında köprü vazifesi görürler. Yerelde İzmir, genelde ülkemiz ve insanlık için bu köprülerden biri de Ege sahil bölgesinin bilinen en eski ve uzun süreli yerleşimine sahip merkezlerinden biri olan Klazomenai antik kentinin olduğu bölgeye kurulmuş olan Klazomen Tahaffuzhanesi’dir. Böylesine önemli bir merkezin toplum belleğinden neredeyse silinmiş olması ve böyle devam edilmesi halinde tamamen unutulacak olan geçmişin en önemli sağlık merkezlerinden olan tahaffuzhane mirasımızın, gelecek kuşaklara aktarılması üzerimize düşen kaçınılmaz bir görev olmalıdır. Biz de bu projemizle tahaffuzhanenin salgın hastalıklarla mücadeledeki yerini ve önemini ortaya koyarak bu konuda toplumsal farkındalık yaratmayı ayrıca adanın müze haline getirilerek sağlık turizmine açılmasını amaçladık” diye konuştu.

 ‘ÜLKEMİZE BÜYÜK KATKI SAĞLAR’

Meslekte 20’nci yılını doldurduğunu, tarihi anlatırken sadece müfredata takılı kalmadığını, öğrencilerin farklı alanlara ilgi duymasını sağlamaya çalıştığını kaydeden Tarih Öğretmeni Hüseyin Yürük ise projenin nasıl ortaya çıktığını gazetemize anlattı. Karabudak ve Çabuk’un Tıp okumayı istediklerini söyleyen Yürük, öğrencilerini bu sebeple salgın hastalıklar tarihini araştırmaları konusunda teşvik ettiğini ve sonrasında da proje fikrinin ortaya çıktığını ifade etti. Sağlık tarihinin müfredatta daha çok yer alması ve bütüncül bir bakış açısının geliştirilmesi gerektiğini söyleyen Yürük, “Tıp okumak isteyen bir öğrenci, daha lisedeyken bunun projesini yapacak. Bundan daha güzel ne olabilir?” diye konuştu. Sağlık turizminin son dönemlerde oldukça ilgi görmeye başladığını da kaydeden Yürük, “Buranın sağlık müzesine dönüştürülmesi İzmir’e ve ülkemize çok büyük katkı sağlayacaktır.” dedi.