Kanser hastalıklarının tedavisinde kullanılan birçok ilaç Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından karşılanmazken, ithal edilen bu ilaçların pahalı ve zor bulunması tedavi sürecini aksatıyor ve hastaların zaman kaybetmesine neden oluyor. Ancak Eskişehir'de yaşayan avukat Furkan Öge, kanser hastalarının, İş Mahkemesi veya İdare Mahkemesi’nde açtığı birçok davada elde edilen kazanım sonucunda ilaçların SGK tarafından karşılanabildiğini ifade etti.


SGK'nın karşılamadığı kanser ilaçları için benzer sorunları yaşayan pek çok yurttaşın hukuk mücadelesini üstlendiniz. Öncelikle sağlık sistemindeki bu sorunun temeli nedir, kanser hastalarının nasıl bir süreçle karşı karşıya kaldığını bir hukukçu gözüyle anlatabilir misiniz?                 

Tüm dünyada bir grip salgını gibi yayılmaya devam eden kanser hastalığından her geçen gün muzdarip olan kişi sayısı ne yazık ki katbekat artmakta. Bu hastalıkların ülkemizde SGK tarafından bedellerinin karşılanmış olduğu tedavi yöntemleri Kemoterapi ve Radyoterapidir. Yeni bir tedavi türü olan İmmünoterapi ve Akıllı İlaç tedavileri bazı hastalıklarda gereken koşulları sağlamak ile birlikte geri kalan kısımlar için maalesef an itibariyle Sağlık Bakanlığınca düzenlenen Sağlık Uygulama Tebliği’nde (Kısaca SUT)  uygulama alanı bulamamaktadır.

Sağlık Uygulama Tebliği’nin kapsam nedir?

SUT, devletin sağlığa ilişkin uygulayacağı sosyal politikalara imkan sağlayan, kılavuzluk yapan, fiyatlandırma yapan, düzen sağlayan ve bunlarla beraber diğer tüm uygulama detaylarını içerisinde barındıran mevzuat tebliğine verilen addır. 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu, 5510 sayılı Kanun ve "Genel Sağlık Sigortası İşlemleri Yönetmeliği" hükümleriyle düzenlenmiştir. Kısaca; SUT takvimi çerçevesinde bir tedavinin ödeme koşullarını belirlenmektedir. Bu tedavilerinin büyük bir çoğunluğunun ödeme kapsamında da olamamasının temel nedeni maliyetleridir. Bu tedavilerin masrafları türlerine göre aylık 20.000,00 TL ile 120.000,00 TL arasında değişmekte. Bu maliyetler ile birlikte tüm dünya da yaşanan ve devam eden pandemi nedeniyle sağlık ekonomisinin farklı alanlara yönlendirilmesi mecburiyeti ve kur değişkenliği sebebiyle bu aşama da Sağlık Bakanlığı tarafından ödeme kapsamına alınmış değil.

Hekimlerin bahsedilen tedavileri uygun görmesi halinde, hastalar yüksek bedellere katlanmak zorunda kalıyor. Ancak öncelikle vicdana ardından hukuka aykırı olan bu idari işlemin hukuk devletinde bir çözümü olacağını düşündük ve hastalar için bu davaları açtık. Bazı müvekkillerimiz tedavilerine başlamadan bu davayı açabildi ancak bazı müvekkillerde dava yoluna geç başvurması sebebiyle belli bir bedeli ödemek zorunda kaldı. Dava öncesi ödenen bedeli ise dava sonunda iade aldılar.

Ülkenin birçok yerinden size ulaşıyorlar ve siz ekonomik kaygıları ikinci plana atarak, genç bir avukat olarak topluma yarar sağlama kaygısı ile kapsamlı bir çalışma yürütüyorsunuz. Yürütmekte olduğunuz ve sonuçlandırdığınız davaların mahiyeti hakkında bizleri bilgilendirebilir misiniz?

Bu davalar halen ülkenin birçok yerinde açılmakta ve devam etmekte. Davanın konusu öncelikle vatandaşın Anayasa’da düzenlenen Yaşama ve Sağlık Hizmetleri Ve Çevrenin Korunması haklarının ihlalinin engellenmesidir. Hastaların tedavilerinin idamesi için açılan bu davaların açıldığı mahkemeler müvekkillerin bağlı olduğu sigorta kollarına göre değişkenlik göstermekte. SGK’ya karşı açılan bu davalar İş Mahkemeleri veya İdare Mahkemesi nezdinde gerçekleştirilmekte. İş Mahkemesi’nde açılan davalar, mahkemelerin iş yoğunluğuna göre 10 ila 15 ay arasında sürmekte. Ancak bu dava süresi boyunca müvekkillerin mağdur olmaması adına mahkemeden ihtiyati tedbir dava idare Mahkemesinde açılmış ise Yürütmeyi Durdurma kararı talep edilmekte. İhtiyati Tedbir veya Yürütmeyi Durdurma kararları ile gecikme nedeniyle zarara uğrama ve hakkın elde edilmesinin imkansız hale gelmesi gibi durumların önüne geçilebilmesi sağlanmakta. Bu durumda müvekkilin bir yandan davası devam ederken diğer bir yandan da tedavi masrafları kurumca tedbiren karşılanmakta. Ayrıca, eğer müvekkil dava öncesinde tedavisi için bir bedel ödemek zorunda kalırsa ve vefat durumu olursa, mirasçılar ile davaya devam edilip ödemiş olunan ilaç bedelinin SGK’dan tahsili de sağlanabilir.

Eskişehir'de görev alan bir avukat olarak, Türkiye'nin her yerinden aynı sorunla karşı karşıya kalan insanlar size ulaşıyor. Bu illerden biri de İzmir. İzmirli hastanız size nasıl ulaştı, dava süreci hakkında bilgi verebilir misiniz?

Açıkcası bu hastalıktan muzdarip olan herkesin bir çare ve çözüm arayışında olması ile birlikte yeni yüzyılın en büyük iletişim kaynağı olan sosyal medya aracılığıyla hastalar ve yakınları birbirileriyle iletişime geçebilmekte ve bilgi alabilmektedirler. Ardından bizlere ulaşan müvekkillere hukuki süreçte yardımcı olmak için elimizden gelen gayreti göstermekteyiz. İzmir’de  sonuçlanan davalarımızdan biri de bu şekilde gerçekleşti. Kendileri bize davalarına devam etmiş olduğumuz müvekkiller aracılığı ile ulaştılar. Kendisine uygun görülen tedavi yöntemi ise İmmünoterapi idi. Tedavisine başlamadan davasını açtık ve dava boyunca tedavisine devam edildi. Ardından davayı olumlu şekilde sonuçlandırdık. Kendisi de halen tedavisine devam etmekte ve tedavi masrafları kurum tarafından karşılanmaktadır.

Hasta ve hasta yakınları, en hızlı şekilde problemlerinin çözümü için nasıl bir yol izlemeli?

Hastaların hekimlerinin, tedavi planlamasını yapması ve hastaya ilacı reçete etmesi ile birlikte davalar açılabilir. Davanın açılabilmesi için tedaviye başlama zorunluluğu olduğuna dair bir yanılgı mevcut ancak böyle bir zorunluluk bulunmamakta. Hatta tedaviye başlamadan bizimle iletişime geçen hasta ve yakınlarına hangi avukat ile yapıldığının bir önemi olmadığını, tedavi öncesinde davayı açıp, gerekli kararın temini ile zaten zor ve sancılı bir hastalık süreci ile uğraşan hasta ve yakınlarının bu tedavinin ağır maliyetlerini karşılamak zorunda olmadığını belirtiyoruz. Bu hususun önemli olduğunu belirtmek isterim.

Kanser hastalığının tedavi süreci hasta ve hasta yakınları için de oldukça zorlu bir süreç. Hukuki bir savaş bu süreci daha da zorlaştırıyor olmalı. Siz, bu sorunun hızlı ve köklü çözümü için neyin/nelerin düzeltilmesi gerektiğini düşünüyorsunuz?

Evet, bu tür davaların halen gerekiyor olması hem hasta ve yakınları hem de biz hukukçular için gerçekten üzücü bir hal olmaya devam ediyor. Ancak en azından hukuk devletinde bunun bir çözümünün olması bizleri bir nebze mutlu ediyor. Bu davalar ile gerçekleşen tedaviler neticesinde en büyük kazanç bir insanın sağlığına kavuşmasıdır. Bizim için en büyük kazanç budur. Bu sebeple bu tedavilerin ekonomik boyutlarının da değerlendirilerek Sağlık Bakanlığınca karşılanması için bir kamuoyu oluşturulması gerekmektedir. Umarım bir gün bu davalar son bulacak ve hastalarımız için uygun görülen tedavi maliyetlerinin düşünülmeden ve hiçbir maddi külfete maruz kalmadan tedaviler gerçekleşecektir. 

                                              

Editör: Haber Merkezi