Derleyen: DUYGU KAYA/ İZ GAZETE- Madımak Katliamında hayatını kaybeden Behçet Aysan’ın kızı yazar Eren Aysan, İz Web TV’de yayınlanan “Tugay Can ile Herkes Konuşacak” programının bu haftaki konuğu olarak soruları cevaplandırdı.

’DAHA ERDEMLİ OLDUĞUNA İNANIYORUZ’

Yazar Eren Aysan, Sivas Katliamı’nı anlattığı “25 Yıllık Ağıt” kitabı hakkında, “Aslında bu kitap çok hızlı yazıldı. Sivas Katliamı’nın 25. yılına doğru çok sevdiğim arkadaşım Zeynep Altıok’la birlikte otururken Türkiye’de adalet arayışını yeniden ele alalım ve bu ülkenin aydınları açısından bunu sorgulayalım dedik. Babalarımız şair ve yazar olduğu için onların dostlarına ve kendi aydın dostlarımıza sorular yönelttik. O sorular yirmi beş yıl sonra Sivas katliamına nasıl bakıyorsunuz ve Türkiye’de ne değişti tarzı sorulardı. Kitabın ismi 25 yıllık ağıt ama ağıttan ziyade 25 yıl sonra bir bilinçle ortaya çıkmak istedik çünkü bunların hepsine bilinçle ve akıl yoluyla bakmanın daha erdemli olduğuna inanıyoruz” ifadelerini kullandı.
Katliamda hayatını kaybedenlerin çocuklarıyla birleştiği, Canan Kaftancıoğlu’nun çabasıyla bir platform oluştuğunu ifade eden Aysan, “Biz bir aileyiz, büyümek istemeyen bir aile. Türkiye’de siyasi cinayetlerde ezber edilmiş bir takım halkalar var ne yazık ki onların arasında bizim babalarımız da yer alıyor. 93’den sonra iki olaya tanıklık ettik, biri Uğur Mumcu cinayeti ve diğeri Sivas Katliamı. Ne yazık ki ondan sonra siyasi cinayetler gerçekleşti, ardı arkası kesilmedi. Bu süreçte birbirimizin yaralarına merhem olmaya çalıştık. Ama ne kadar başarılı olduk? Galiba başarısız olduk çünkü bu cinayetler işlenmeye devam etti” dedi.

‘SİYASİ CİNAYETLERDE ZAMAN AŞIMI KALDIRILMALI’

Yazar Eren Aysan, platform olarak TBMM’ye gidip iki önemli konuyla görüştüklerini ifade ederek, “Siyasi cinayetlerde zaman aşımı kaldırılsın. Sadece Sivas değil, başka birçok katliam zaman aşımına uğradı. Biz de zaman aşımının insanlık suçu olduğunu göstermek ve meclis araştırma komisyonlarına işlerlik kazandırmak istedik. Türkiye’nin aydınlık geleceği için konuştuk ama bizimle ilgili soru önergelerinin tamamı reddedildi. Babalarımızın cinayeti bir anlamda devlet sırrı olarak kabul ediliyor ama bu çok ters” dedi.

’25 YIL ÖNCEYE GÖTÜRDÜ’

Yazar Eren Aysan, Çorlu Tren Kazasını ele alarak, “Türkiye’de bu tarz davalarda görüyoruz, örneğin Kemal Kılıçdaroğlu olayında da aynı şeyi gördük. O güruh ortasında bir kadının ‘yakın’ çığlığı atması bizi 25 yıl önceye götürdü aslında. Çorlu tren kazasındaki dava bir taraftan devam ediyor. Enteresan bir olay da yaşandı, hâkimler çekildi. Türkiye’de bu tarz katliam gibi kazalarda adalet mekanizmasını işlettiğimiz zamanlar iyi olacak” dedi.
Aysan ayrıca, “Toplumsal linç girişimin temel bir amacı var. Bu çok ağır felaket olarak nitelendirilen duygu bir medeniyet kaybıdır ve o medeniyet kaybını yasayan insanlar korkunç bir umutsuzluk hissine girerler. Ve bunun amacı budur, toplumu umutsuzluğa sevk edenler tarafından planlanır. Toplumun hassas olduğu konuları yani milli ve dini değerleri kullanan mutlaka bir provakatör vardır. Bu tarz linç girişimlerine baktığımda tekil olaylar üzerinden umutsuz ama Türkiye’nin geleceği adına her şeye rağmen umutluyum” ifadelerini kullandı.

‘BABALARIMIZ ÖLDÜRÜLDÜĞÜNDEN BERİ SİYASETİN GÖBEĞİNDEYİM’

Aysan, bir sanatçı olduğunu fakat siyasetin dışında kalmadığını belirterek, “Siyaset dışında değilim babalarımız öldürüldüğünden itibaren tam da siyasetin göbeğindeyim. Siyaseti konuşmak gerekmiyor. Bunu özgürlükler üzerinden, sanatın yanından giderek yapma arzusundayım. Şimdi bir şey söylemek çok zor ama bir bakmışsınız bir gün çok farklı bir alanda olurum” diye konuştu.

‘YAPTIKLARI CUMHURİYET DEĞERLERİNİ BİR KENARA İTMEKTİR'

Aysan, Dokuz Eylül Üniversitesi’nde Güzel Sanatlar Fakültesi’nin taşınacak olmasına yönelik şu ifadeleri kullandı:
“Dokuz Eylül Güzel Sanatlar Fakültesi her şeyden önce sahnesine eğitimine hayran kaldığım bir fakülte. Bu durum sanat eğitimi açısından çok büyük bir haksızlık, sahnesiz, atölyesiz bir yere mahkum ediliyorsunuz ve bunun benim nezrimde hiçbir izahı yok. Bu ülkenin nefes aldığı en önemli değerler sanat okulları. Cumhuriyetin ilan edilmesinin ardından Musiki Muallim Mektebi, 1924 yılında ortaöğretime müzik öğretmeni yetiştirmek amacıyla kuruldu mesela. Onların bu yaptığı ayrıca cumhuriyet değerlerini bir kenara itmektir.”

‘ÜLKENİN AYDINLANMA YÖNÜNDEN BEYİN KANAMASI GEÇİRDİĞİ ANLADIĞIM ANDI’

Programın sonunda yazar Aysan, ’25 Yıllık Ağıt’ kitabında geçen bir anısını şöyle anlattı:
“Bunu aktarmak kolay değil. Ben Sivas Katliamı olduğunda on altı yaşındaydım. Bir anda televizyonda alt yazılar geçmeye başladı. 22 yaralı olduğu söylendi. Bilgi alabilmek için merkezi bir yere gidip babamın arkadaşlarıyla karşılaştım. Orada haberlerde dönemin iç işleri bakanı açıklama yapacaktı. Mehmet Gazioğlu gerçekten de ölenlerden sekiz kişiyi açıkladı. Babam dördüncü kişiydi. O dördüncü kişiyi açıkladığında benim için hiç unutamadığım bir an yaşadım. TRT spikeri katliamda öldürenler arasında Behçet Aysan gibi bir şairimiz. Peki gibi başka sanatçılar var mı diye sordu. Bakan uzun bir süre sonra evet dedi. O an bunun daha çok toplumsal bir vaka olduğunu anladığım ve ülkenin aydınlanma yönünden beyin kanaması geçirdiğini fark ettiğim çok ciddi bir andı.”

Editör: Haber Merkezi