Gizem TABAN / İZ GAZETE- Türkiye'de ekonomik kriz yaşamın her alanında etkisini gösterirken dövizdeki dalgalanmalar da ekonomiyi belirsizliğe sürüklüyor. Kurdaki ani artış ve düşüş, yurttaşlarda kaygı yaratmaya devam ederken hükümetin kurdaki yükselişi önlemek için açıkladığı yeni model ile ilgili de tartışmalar sürüyor. İzmir Ekonomik Kalkınma ve Koordinasyon Kurulu (İEKKK) Başkanı Sıtkı Şükürer ile Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Ekonomi Masası Üyesi ve İzmir Milletvekili Bedri Serter, son ekonomik gelişmeler ve TL mevduatları için getirilen yeni düzenleme hakkında değerlendirmelerde bulundu.

YENİ DÜZENLEME

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz gün TL mevduatları için getirilen yeni düzenlemeye ilişkin, “Tasarruflarını değerlendirirken kurdaki yükselişten kaynaklanan kaygılarını gidermek isteyen vatandaşlarımıza yeni bir finansal alternatif sunuyoruz. Bu yeni araç şöyle işleyecektir; insanlarımızın bankadaki TL varlığını, mevduat kazancı kur artışından yüksekse bu getiriyi elde edecek. Kur getirisi mevduat kazancının üstünde ise aradaki fark doğrudan vatandaşımıza ödenecek bu kazanç stopaj vergisinden muaf tutulacak. Bundan sonra hiçbir vatandaşımızın kur daha yüksek olacak diye mevduatını TL'den dövize geçirmesine ihtiyaç kalmayacak" açıklamasını yapmıştı.

'BÜTÇE HAZIR DEĞİL'

Son ekonomik gelişmeler ve TL mevduatları için getirilen yeni düzenleme hakkında açıklamalarda bulunan İEKKK Başkanı Sıtkı Şükürer, “Açıklanan programla ilgili olarak ilk ve net olarak şunu söyleyebiliriz ki; Çin modeli, ihracata yönelik büyüme modeli vesaire bu projelerden, anladığımız kadarıyla artık kesin olarak vazgeçildi, programla döviz kurunun aşağıya çekilmesi hedefleniyor. Bu, ihracatı teşvik eden bir model olarak değerlendirilmez. Devlet Türk Lirası mevduatlarda döviz kurundaki artışları garanti eden bir taahhüde girdi. Bir anlamda, hem düşük faiz, hem de düşük döviz kuru uygulamasını eş zamanlı olarak hayata geçirdiğini ilan etti. 'Devlet garantisi' tabii ki ciddi bir teminattır. Ancak verilen garantilerin arkasında bütçe kaynaklarının da yeterli olması icap eder. Bu garantinin arkasında herhangi bir bütçe kaynağı hazır değil, üstüne üstlük bütçeyle ilgili bütçeye gelir azaltıcı, vergilerini azaltıcı önlemler arka arkaya alınıyor" ifadelerini kullandı.

‘VERİLEN GARANTİLER...'

"Daha evvelden, bilinen müteahhit grubuna verilen garantiler, Türk Lirası cinsinden mevduatı yapan çok daha geniş bir kitleye veriliyor" diyerek açıklamalarını sürdüren Şükürer, "Açıklanan önlemlerle döviz kurunun baskılanması hedeflenmiştir. Hükümet; köprü, hastane, havaalanı projelerinde olduğu gibi 'kur garantisi' yöntemini böylelikle yaygınlaştırmış oluyor. Ancak güçlü döviz rezervlerimiz ve bütçe imkânlarımız olmadan bu neviden programların çok uzun süre sürdürülmesi zordur. Bu sebeple, kötü senaryoda devletin para basma mecburiyetinde kalması ve yüksek enflasyonist sürece girilmesi ihtimal dahilindedir" diye konuştu.

ERKEN SEÇİM PROJESİ Mİ?

Hükümetin ekonomiye ilişkin açıkladığı yeni modelin uzun vadede sürdürülebilir olmadığını belirten Şükürer, "Sermayesi kıt, az gelişmiş ülke konumundaysanız kaynaklarınızı vaktiyle yapısal dönüşümlere tahsis etmemişseniz bu neviden krizlerle sık sık karşılaşmanız beklenen bir durumdur. Bu sebeple, sihirli ve basit çözümlerle meselelerinizi çözümleyemezsiniz. Açıklanan tedbirler, bu manada bir ‘pansumandan’ öte olamaz. An itibariyle yangın söndürülmüştür ama sorunlarımız hala ortadadır. Tabii bu bir erken seçim projesi olabilir. Çünkü bu programın uzun bir vadede sürdürülebilirliği söz konusu değil" açıklamalarında bulundu.

'YANDAŞA ÇALIŞIYORLAR'

CHP Ekonomi Masası Üyesi ve İzmir Milletvekili Bedri Serter ise, “Türkiye bir kulvardan geçmekte ama bu kulvarın ne olduğunu bir türlü anlayamıyoruz. İnanılmaz bir sersemlikle uçağı kullanan bir pilot var. O pilot da tek adam. Uçağı düşürmeye kalkıyor, sonra toparlamak istiyor ama bir türlü toparlayamıyor. Şu anda da bunu yaşıyoruz. Dolar akşam yükseldi, sabah düştü. Hiçbir şekilde aklıselim bir piyasa yok. İş dünyası da bundan çok mağdur ve rahatsız. Bir hükümetin böyle idare edilmesi mümkün değil. İnatla 'faizi düşüreceğim' diye dolar kurlarını patlattılar. Ama bu bana anlaşmalı gibi geliyor. Yine kendi yandaşlarına çalışıyorlar. Bir gece önce aldığın 300 bin doların sabah kalktığında 420 bin dolar oluyor. Kim aldı, kim sattı, buradan kim yolunu buldu? Onların kontrol edilmesi lazım. Bu Türkiye'nin tümüyle fakirleşmesine, fiyatların artmasına sebebiyet veriyor. Fakirden alıp zengine vermek oluyor. Erdoğan Hükümeti artık elinden tüm sistemi kaçırmış vaziyette, toparlayacak imkânı da kalmadı. Bir an evvel seçim diyoruz" diye konuştu.

Editör: Haber Merkezi