İzmir’de Eğitim-Sen Şubeleri, 2025-2026 eğitim-öğretim yılı öncesinde yükselen kırtasiye ve okul masraflarına karşı basın açıklaması düzenledi. İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde yapılan açıklamada, eğitimde eşitsizliğin derinleştiğine dikkat çekildi.
Açıklamayı aktaran, Eğitim-Sen İzmir 2 No’lu Şube Başkanı Zeliha Danyeli, kayıt ücretleri, zorunlu bağışlar, okul kıyafetleri, servis ve kırtasiye fiyatlarındaki artışın aileleri ekonomik açıdan zorladığını söyledi. Danyeli, ilkokul düzeyinde bir çantanın 2 bin 800 ila 3 bin 800 TL’ye, ortaokul ve lise düzeyinde ise 4 bin ila 5 bin 800 TL’ye dolduğunu belirtti.
Kırtasiye fiyatlarının geçen yıla göre yüzde 60’tan fazla arttığını vurgulayan Danyeli, bu artışın TÜİK’in açıkladığı yüzde 33’lük enflasyon oranının çok üzerinde olduğuna dikkat çekti. Masrafların asgari ücretli ailelerin bütçesini aşırı derecede zorladığını ifade etti.
"Ailelerin omuzlarına ağır bir maliyet yükleniyor"
Açıklamada, “Veliler her geçen yıl ağırlaşan eğitim masraflarını karşılayabilmek için ya borçlanmakta ya da başka temel ihtiyaçlarından feragat etmektedir. Eğitim masraflarında yaşanan artışların ekonomik boyutu son derece çarpıcıdır. Asgari ücretli bir aile için sadece bir öğrencinin kırtasiye masrafı, aylık gelirinin yüzde 15-20’sine denk gelmektedir. Üstelik bu hesaplamalara okul servisi, yemek, kıyafet gibi ek giderler dahil değildir. Dolayısıyla, kamusal ve eşitlikçi bir eğitim hakkı, en temel düzeyde bile ailelerin omuzlarına ağır bir maliyet yüklenerek fiilen ortadan kaldırılmaktadır. Çocukların defter ve kalem gibi en basit ihtiyaçlarını karşılamak dahi ciddi bir ekonomik planlama gerektirir hale gelmiştir. Kırtasiye masraflarındaki artışın sadece ekonomik bir mesele olmadığını, aynı zamanda çocukların eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanmadığını gösteren ve eğitimdeki eşitsizlikleri derinleştiren politik bir sorun olduğunu ortaya koymaktadır. Eğer devlet kamusal bir sorumluluk üstlenmez, öğrencilere ücretsiz veya destekli kırtasiye sağlamazsa, düşük gelirli ailelerin çocukları okula eksik malzemelerle gitmek zorunda kalacak ve bu durum onların eğitim sürecinde geri kalmalarına neden olacaktır” ifadelerine yer verildi.
"Devletin sorumluluğu olmalı"
2 No’lu Şube Başkanı Zeliha Danyeli, “Kamusal eğitim anlayışı gereği, her öğrencinin eşit koşullarda eğitim görmesi bir hak, bu hakkı garanti altına almak da devletin temel sorumluluğudur” dedi. Danyeli, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Eğitim, her çocuğun anayasal hakkıdır ve bu hak hiçbir koşulda velilerin ekonomik gücüne bağlı hale getirilemez. Ancak bugün gelinen noktada, en temel okul ihtiyaçlarının dahi fahiş fiyatlara ulaşması, çocukların eğitim hakkını fiilen tehdit eder hale gelmiştir. Devletin görevi, bu hakkı sadece kâğıt üzerinde tanımak değil, gerçek yaşamda da güvence altına almaktır. Bu nedenle kırtasiye, okul çantası ve diğer eğitim giderleri konusunda kamusal destek sağlanmalı; her öğrenciye eşit, ücretsiz ve nitelikli eğitim imkânı sunulmalıdır. Aksi halde eğitimde var olan eşitsizlikler daha da derinleşecek, çocuk ve gençlerin geleceği tamamen piyasaya teslim edilmiş olacaktır. Eğitim, anayasal bir hak olduğuna göre öğrencilerin temel ihtiyaçlarının karşılanması da devletin asli görevidir. Bugün veliler, okul kıyafetinden deftere, kalemden beslenme çantasına kadar en temel masrafları kendi imkanlarıyla karşılamak zorunda kalmaktadır. Artan enflasyon ve derinleşen yoksulluk koşullarında bu durum milyonlarca aile için büyük bir yük haline gelmiştir. Özellikle ilköğretim çağındaki çocuklar için kırtasiye malzemeleri, okul çantası ve temel ihtiyaçların ücretsiz sağlanması devletin sorumluluğu olmalıdır. Bu adım hem velilerin ekonomik yükünü hafifletecek hem de her çocuğun eşit şartlarda eğitim alabilmesinin önünü açacaktır. Eğitim, hiçbir biçimde piyasa kurallarına terk edilemeyecek kadar temel ve yaşamsal bir haktır. Ne yazık ki yıllardır uygulanan piyasacı eğitim politikaları, okulları ticarethane, velileri ise müşteri konumuna itmiştir. Oysa eğitim ticari bir faaliyet değil, toplumsal bir hizmettir. Bu nedenle eğitimin her kademesinde kamu hizmeti anlayışı esas alınmalı, devlet tüm yurttaşlara eşit, ücretsiz ve nitelikli eğitim sunma sorumluluğunu yerine getirmelidir. Ancak bu şekilde farklı toplumsal kesimlerden çocuklar eşit koşullarda eğitim görebilir ve fırsat eşitsizliği ortadan kaldırılabilir.
"Eğitimde eşitsizlikleri derinleştiriyor"
Bugün eğitime ayrılan bütçe, öğrencilerin ve okulların ihtiyaçlarını karşılamaktan çok uzaktır. Kaynak yetersizliği nedeniyle birçok okul, velilerden “bağış” adı altında para toplamaya zorlanmakta; bu da eğitimde eşitsizlikleri derinleştirmektedir. Eğitim hakkı, velilerin maddi katkılarına değil, devletin bütçeden ayırdığı kaynağa dayanmalıdır. Bunun için eğitim bütçesi acilen en az iki kat artırılmalı, her okulun ihtiyacına uygun ödenek sağlanmalı ve bağış uygulamaları kesin biçimde yasaklanmalıdır. Ancak bu şekilde velilerin sırtına yıkılan ekonomik yük hafifletilebilir ve kamusal eğitim anlayışı güçlendirilebilir. Kamusal eğitimin güçlendirilmesi, velilerin üzerindeki ekonomik yükün hafifletilmesi açısından hayati öneme sahiptir. Eğitime yeterli kaynak ayırmak sadece bir eğitim politikası değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluktur."
Basın açıklamasının sonunda Eğitim-Sen üyeleri, bir öğrencinin okulda ihtiyaç duyacağı malzemeleri temsili olarak bir çantaya yerleştirerek artan maliyetlere dikkat çekti.