İyi Parti 4. Olağan İl Kongresi Kültürpark Celal Atik Spor Salonu'nda gerçekleştiriliyor. Dervişoğlu partisinin İzmir 4. Olağan İl Kongresi’ne katıldı. Genel Başkan Müsavat Dervişoğlu'nun kongrede güncel siyasi gelişmeler ve İzmir hakkında önemli mesajlar verdi.
"İZMİR BENİM NEFES ALDIĞIM YERDİR"
İzmir’in kendi evi olduğunu ifade eden Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, “İzmir benim nefes aldığım yerdir. Mustafa Kemal’in ilkelerini kendisine rehber eden kenttir İzmir. Mustafa Kemal’i unutmaya çalışıyorlar ama hala bu ülkede ondan büyük kimse yok. Hala onun fikirlerinin takip ederek, Cumhuriyet’i yaşatmaya çalışıyorlar. Kim ne yaparsa yapsın kimse Mustafa Kemal’i bu milletin kalbinden sökemez. Mustafa Kemal için Anıtkabir çevresinde lokma döktüreceğiz. Ben burada sizin adınıza konuşuyorum. Atatürk sadece anılmaz, anlamaya çalışılır. Eskiden Atatürk haftası ilan edilirdi, konferanslar verilirdi. Bu faaliyetler yerine getirilirdi. Yarın okullar kapalı, çocuklar Mustafa Kemal’i anamayacak bunu kim yapıyorsa bu memlekete ihanet ediyordur. İktidar olduğumuzda andımızı okutmak bizim boynumuzun borcudur. Ben bu kongredeki herkesi tanıyorum, büyük emekler verildiğini görüyorum. Zor günlerde sizlerin partimize nasıl sahip çıktığını biliyorum. Söylediklerim tamamen kalbimden söylediklerimdir. Birisi bir yanlışlık yaparsa adı gibi emin olsun karşımızda bizi bulacaktır. Bana sahip çıkın” diye konuştu.
"İHANETE TEK BAŞIMIZA DİRENİYORUZ"
Öte yandan, ikinci çözüm süreci ile ilgili eleştirilerde bulunan ve süreci tuzak olarak nitelendiren İYİ Parti lideri Dervişoğlu, şu ifadeleri kullandı: “Öyle yağma yok herkes bu ülkede ettiğini bulacaktır. Bunu buradan ilan ediyorum. Kim ki Atatürk ile uğraşıyor bunun hesabını verecektir. Okyanus ötesinden bir senaryo yazıldı. En başından itibaren yazdık. Bu konuyla ilgili Türkiye’nin tecrübeleri var dedik. Bu tuzağa düşmeyin dedik ama bizi dinlemediler. Hala milli birliğimizin zaafa uğratılmasından bahsediyorlar örgütlerini güya fesh ederken bile Cumhuriyet’in tapu senedi olan Lozan’a saldırıyorlar. Bunlar Sevr’e uşaklık yapıyorlar bunların tuzağına düşmeyin dedik. Deri değiştiren yılana inanmayın dedik. Bunları bir tek biz söyledik, son kaleyi biz savunduk son siperi biz kazdık. Şimdi hepsi bir, biz tekiz ve sonuna kadar hep beraberiz. Geldikleri gibi gidecekler. Şimdi biz bunları yapıyoruz, Türkiye’deki bütün bu olumsuzluklara karşı direniyoruz. Bize olan düşmanlığın eskisinden daha fazla olacağını mutlaka kabullenin. İhanete tek başımıza direniyoruz. Bu tuzağa karşı tek başımıza mücadelede bulunuyoruz.”
“ANITKABİR’E ÇIKAN TÜM YOLLARDA LOKMA DÖKTÜRECEĞİM”
Kongrede konuşan Dervişoğlu, yarının, Atatürk'ün ebediyete intikalinin 87. yılı ve 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü olduğunu hatırlatarak, şöyle konuştu:
"Mustafa Kemal Atatürk’e rahmet okumayı ‘külfet’ diye tabir eden bir hainler topluluğu var Türkiye’de. Allahtan sayıları çok değil. Onu unutturmaya çalışıyorlar ama hala bu ülkede ondan büyük kimse yok. Hala onun ayak izlerine basarak, fikirlerini takip ederek cumhuriyeti yaşıyoruz. Kim ne yaparsa yapsın Mustafa Kemal Atatürk’ü bu milletin vicdanından sökmeye asla muvaffak olamayacaklar. Kocaeli Valisi bir genelge yayınlayarak Kocaeli’nin bütün ilçelerinde Mustafa Kemal Atatürk’ün ruhuna Kur’an tilaveti okutulmasını söyledi. Buna karşı çıktılar. Biz de madem Mustafa Kemal’e karşı olanlar var ama onun yanında olanlar da var diyerek Türkiye’nin tüm il ve ilçelerinde ikindi namazı öncesinde Kur’an okutacağız. Ayrıca İzmir’in geleneğidir, lokma dağıtacağız. İzmir’in geleneğini Ankara’da da yaşatmak lazım. Anıtkabir’e çıkan tüm yollarda lokma döktüreceğim.
“ANDIMIZI ONUN KAPISININ ÖNÜNDE OKUTMAK BENİM BOYNUMUN BORCUDUR”
Eskiden 10 Kasım haftası Atatürk Haftası ilan edilirdi. O hafta Atatürk anlaşılsın diye anlatılırdı. Oysa şimdi Türkiye’de ne var? Bizim ilkokulda yaşadıklarımızı çocuklarımız yaşıyor mu? 10-14 Kasım arasında Mustafa Kemal anlaşılmasın, bu millet tarafından anlaşılmasın diye ara tatili koydular. Yarın okullar kapalı. Çocuklar Mustafa Kemal’i anamayacak, bir hafta boyunca anlayamayacak. Bunu yapan kim varsa bu milletin ruhuna ihanet ediyor. İzmir’de başka bir rezalet daha yaşanmış. Buca’da Işılay Saygın Güzel Sanatlar Lisesi’nde öğrenciler Andımız’ı okuyorlar diye müdürün müdahalesiyle karşı karşıya kalmışlar. Danıştay kararıyla Andımız her yerde okunabilir. Ben bu müdürü kınamakla kalmayacağım. ‘Andımızı Tayyip Erdoğan’ın evinin önünde okutturmazsam namerdim’ diyen adam gibi de demeyeceğim. Gün gelecek Allah iktidar olmayı nasip ederse İstiklal Marşımızı ve Andımızı onun kapısının önünde okutmak benim boynumun borcudur. Bu bir İzmirli sözüdür. Herkes aklını başına alsın.
"BİRİSİ BİR HAKSIZLIK YA DA YANLIŞLIK YAPARSA KARŞISINDA BENİ VE İYİ PARTİ’Yİ GÖRECEKTİR"
Bazı konular var, cevap verirseniz küçük düşersiniz. Örneğin 10 Kasım’da okulları kapatırsanız, eleştirdiğimiz siyasi değil, milli bir konu olur. 10 Kasım günü okulları tatil ettirip ama Atatürk’ün Anıtkabiri'ni ziyareti esnasında çocukları oraya doldurup Recep Tayyip Erdoğan sloganları atıyorsanız niyetinizin kötü olduğunu yüzünüze haykırırım. Burada da bizi kimse eleştiremez. Bu ülkenin sahip çıkılması gereken değerlerine sahip çıkma sorumluluğuyla hareket ediyoruz. Birisi bir haksızlık ya da yanlışlık yaparsa karşısında Müsavat Dervişoğlu ve İYİ Parti’yi görecektir. Ama Sayın Cumhurbaşkanı AKP şapkasıyla saldırıyor, kendisine cevap verildiği zaman da Cumhurbaşkanı kalkanıyla kendisini savunuyor. Herkes bir gün ettiğini bulacak. Kim ki Mustafa Kemal ile uğraşıyor, mutlak suretle bunun hesabını verecektir.
"DAHA ÖNCE GELDİKLERİ GİBİ GİTTİLER, YİNE GELDİKLERİ GİBİ GİDECEKLER"
Okyanusun ötesinden bir senaryo yazıldı. Ev ödevi olarak bazı insanların eline verildi. Biz en başından uyardık. Hala federasyondan, konfederasyondan, ana dilde eğitimden, merkezi otoriteden ayrılacak birtakım yapılanmaların inşasından bahsediyorlar. Lozan’a saldırıyorlar. Bundan Sevr’e uşaklık yapmaya devam ediyorlar. Bunları söyledik. 'Deri değiştiren yılana inanmayın' dedik. 'Meclis Başkanının bu yaptıklarını yapmaya hakkı yok' dedik. Son kaleyi biz savunduk, son siperi biz kazdık. Şimdi hepsi bir, biz tekiz. Bu ülkenin düşmanları bize ihanet etmenin hayalini görebilirler. Daha önce geldikleri gibi gittiler. Yine geldikleri gibi gidecekler.
"KİMSENİN YANLIŞ İŞ YAPMA VE YANLIŞ SÖZ SÖYLEME LÜKSÜ YOK"
Bize olan düşmanlığın daha fazla olacağını kabullenin. Bu zamana kadar olanların çok üzerinde bir planlamayla üzerimize gelecekler. Biliyorlar ki yarın çiçekler açacağız ve iktidar meyvesine kavuşacağız. Her zamankinden daha dikkatli olmak mecburiyetindesiniz. Küçük meseleler üzerinden çıkarılmış küçük problemlerin büyük sonuçları getirebileceğini düşünün. Kongrelerde mücadele ve rekabet olur. Bunları kabul etmek mecburiyetindeyiz. Kardeşler de birbirine rakip olur. Benim bunlara müdahalem olmaz. Ama artık işaret ettiğim tehlikeye binaen disiplinsizliğe müdahalem olur. Kimsenin siyasi hesabı üzerinden partiyi sıçrama tahtasına dönüşmesine izin veremeyiz. Benim elimi zorlaştırmayın, kolaylaştırın. Bir genel başkanı cevabını vermekte zorlanacağı sorularla karşı karşıya bırakmayın. Bana sahip çıkın. Bunlar ne küçük işler... Memleket elden gidiyor. Atatürk’e Fatiha okumanın eleştirildiği bir süreç yaşıyor Türkiye. Geleceğimiz risk altına girecek. Siyaset kutuplaşmış. İYİ Parti'nin söz söyleme hakkını kısıtlamak istiyorlar. Çünkü doğruyu konuşan İYİ Parti’den rahatsız oluyorlar. Böyle bir durumda küçük sorunların üzerinde durulmaz. Aranıza şeytan sokmayın. Ben sizin gönlünüzden geçeni konuşabilmek için büyük bir çaba sarf ediyorum. Herkes yaptığı işe ve söylediği söze dikkat edecek. Kimsenin yanlış iş yapma ve yanlış söz söyleme lüksü yoktur.”
“GENÇLERİMİZİ BU DURUMA SOKANLAR, MEMLEKETE İHANET EDİYOR”
Dervişoğlu, eylül ayının başında ülkenin 77 vilayetine eş zamanlı ziyaretler yaptıklarını anımsattı. Türkiye’de halinden memnun kimse bulunmadığını söyleyen Dervişoğlu, şöyle konuştu:
"İzmir’in çiftçisi zirai dondan etkilenmiş. İki havzamız var. Küçük Menderes havzasında süt hayvanları kesilme tehdidiyle karşı karşıya. Ayrıca şap diye bir bela hayvanlarımıza yapışmış. Esnafımız kan ağlıyor. Basit usul üzerinde yapılan yenilikler esnafımızı yok olacak raddeye getirdi. Elektronik haciz yüzünden hepimizin hesaplarına haciz koyma uygulamasından vazgeçilirse 300 binden fazla esnaf kepenk kapama tehlikesiyle karşı karşıya. İşsizliğin başını alıp gittiği bu ortamda esnafın istihdama da katkısı büyüttür. Dolayısıyla Hazine ve Maliye Bakanlığının esnafların dertlerini yeniden gözden geçirmesini ve yanlışların düzeltilmesini talep ediyorum. Çiftçi borçtadır, borçlarını ödeyemeyecek duruma gelmiştir. Ama aslında devlet çiftçilere borçludur. Çiftçilerin hakkını iki yıl üst üste çiftçilere verelim, çiftçiler alacaklı duruma geleceği gibi toprağı ekim merkezine çevirecektir. Ama çiftçilerimiz toprağını ekemiyor. Gençlerimiz işe gitmek yerine konsolosluk önüne gidiyor. Gençlerimizi bu duruma sokanlar, memlekete ihanet ediyor.
“BİRLİKTELİĞİMİZİN TEMELİNİ OLUŞTURAN ŞEY CUMHURİYETTİR”
Asgari ücret herkesin malumu. Eğer ki İYİ Parti’nin önermesi kabul edilmiş olsaydı asgari ücret açlık sınırının altında kalmayacaktı. Bu yıl belirlenecek asgari ücret de 45 binin altında kalmayacaktır. 200 lirayla tedavüle çıktığında 135 dolar alınıyordu. Şimdi 5 dolar bile alınamıyor. Emekliler tenceresini kaynatamıyor. Memleket sandığın önüne geleceği günü bekliyor. Din, kültür ve tarih birlikteliğimizin temelini oluşturan şey cumhuriyettir. Milletimizin en çok sahip çıkması gereken şey de cumhuriyet ve onun değerleridir. Cumhuriyete kayıtsız şartsız sahip çıkmak Türk milletinin her ferdinin görevidir.”




