İzmir Barosu, 30 Ekim 2020’de İzmir’de meydana gelen 6,6 büyüklüğündeki depremde hayatını kaybeden meslektaşlarını ve yurttaşları andı. İzmir Baro Başkanı Sefa Yılmaz, "Beş yılda hiçbir şey değişmedi. Deprem kader değil, hukuk devletinin gereğidir. Adalet artık hem kör, hem topal, hem de sağır hale geldi" dedi.

İzmir'de 30 Ekim 2020’de merkez üssü Sisam (Samos) Adası olan 6.9 büyüklüğündeki deprem, özellikle İzmir’in Bayraklı ilçesinde büyük yıkıma neden olmuş, 117 yurttaş yaşamını yitirmişti. İzmir Barosu, depremin 5'inci yılında Baro Bahçesi’nde ve Rıza Bey Apartmanı önünde hayatını kaybeden meslektaşlarını ve yurttaşları andı. İzmir Baro Başkanı Sefa Yılmaz, her iki yerde yaptığı konuşmada şunları söyledi:

İZTO Meclis Toplantısı’nda Şenol Aslanoğlu sürprizi!
İZTO Meclis Toplantısı’nda Şenol Aslanoğlu sürprizi!
İçeriği Görüntüle

"Deprem gerçeğini kader olarak sunan bir anlayış..."

"Beş yılda ne değişti? Ya da beş yılda neler yapıldı ya da yapılmadı? Aslında yapılan hiçbir şey yok. Yapılmayan çok şey var. Yapılması gereken hiçbir şeyin yapılmadığı, hiçbir hukuki sonucun gerek depremde zarar gören yurttaşların üzüntülerini, kayıplarını giderecek bir sonucun olmadığı, gerekse toplumun vicdanını rahatlatacak bir çözümün üretilmediğini ne yazık ki gördük. Mahkemeler ya da kamu alanlarında görev yapanlar, az önce söylediğim zarar gören yurttaşlarla ya da toplum vicdanıyla ilgili ne yazık ki hukuki süreçte doğru sonuçlara ulaşamadılar. Neden ulaşamadılar? Biliyoruz ki artık uzun zamandır Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk devleti olmadığı, bizim her platformda söylediğimiz gibi yaşadığımız bir gerçek. Bize deprem gerçeğini kader olarak sunan bir anlayış, sorunların çözümünü de elbette kadere bırakacaktır. O yüzden hukuk devletinin bu olaylarda, bu katliamlarda ortaya koyması gereken tavır ve davranış; hak’tan yana, adaletten yana, yurttaştan yana olmak zorunda. Biliyorsunuz, bu davalar hâlen devam ediyor. Gerek ceza davaları, gerekse hukuk davaları. Uzunca bir zamandır, 5 yıldır sonlanmayan bu davalar uzadıkça yurttaşın acısı artarak devam edecektir. İşte bizim bütün gayretimiz, çabamız, mücadelemiz bununla ilgili. Bu günler unutulmamalı. Bu günler toplumun hafızasında her zaman yer almalı. Birçok deprem yaşadı bu ülke. Deprem bölgesinde yaşıyoruz. Bir deprem ülkesiyiz. Deprem dirençli konutlar inşa edilmek zorunda.

"Depremlerden bir türlü ders çıkaramıyoruz"

Depremlerden bir türlü ders çıkaramıyoruz. Yapılması gerekeni yapması gerekenler, ne yazık ki üzerlerine düşen görevleri yapmamakta ısrarlılar. İşte biz, yaşanan acıların tekrarlanmaması adına, burada az da olsak konunun gündemde kalması ve görünür olmasını sağlamak adına buradayız. Beş yıl önce yaşanan bu depremde mağdur olan yurttaşlar için oluşturulan konteyner kentlerden bu insanlar bir gecede çıkarıldılar ve sokağa atıldılar. Depremden zarar gören yurttaşlar için yapıldığı iddia edilen ve yapımı da hâlen devam eden, hatta ulaşımın en zor olduğu alanlarda yapılan bu deprem konutlarının hâlâ ilgililerine ve mağdurlarına teslim edilmediğini biliyoruz. Davaların bir kısmı bitti, bir kısmı istinafta, hâlen devam eden davalar var. “Adalet topaldır ama kör değildir” dediğimiz geçmiş dönemleri artık arar hale geldik. Çünkü adalet artık hem kör, hem topal, hem de sağır. Ne yazık ki bir adım bile ilerlemek ve bu konuda mağduriyetleri gidermek adına gerçekten hukuki sonuçlara ulaşamıyoruz.

"Deprem kader değildir"

Depremin hiçbir zaman kader olmadığını, maden cinayetlerinin de 'bu işin fıtratında var' anlayışını hiçbir zaman benimsemediğimizi ve kabul etmediğimizi buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum. Söyleyecek çok söz var ama hukuk devletinde her konunun hukuken çözümü mümkündür. Fakat biz artık hukuk devleti değiliz. Biz anayasal bir devlet değiliz. Kimsenin bu ülkede hukuki bir güvencesi yoktur. İşte mücadelemiz bununla ilgili; hukuk devletiyle ilgili, sosyal devletle ilgili, laik, demokratik, sosyal hukuk devletiyle ilgili. Dün Cumhuriyet Bayramı’ydı. Cumhuriyet’in kuruluşunun 102'nci yılında biz hâlâ demokrasiyle ilgili, insan haklarıyla ilgili, hukukun üstünlüğüyle ilgili birçok şeyi konuşuyor ve tartışıyorsak, ortada çok büyük bir sorun var demektir. İşte bu sorunları giderecek olan da yurttaşlarla birlikte, hep birlikte yan yana olmak, birlikte mücadele etmek olacaktır."

Kaynak: ANKA