DEM Parti İzmir Milletvekili İbrahim Akın, İzTV’de Nil Kahramanoğlu ile Gündem Özel’in konuğu oldu. Zeytinliklerin madencilik faaliyetlerine açılmasını öngören torba yasanın Meclis komisyonunda kabul edilmesi sonrası değerlendirmelerde bulunan Akın, teklifle sadece zeytinlerin değil yaşamın yok edileceğini vurguladı.

"400-450 bin dönümlük çam ve zeytin ağaçlarını sökmek istiyorlar"

26 saatte kabul edilen ve ‘Süper İzin’ olarak adlandırılan yasanın yaşamı tehdit eden bir uygulama olduğunu ifade eden Akın, “Meclis tarihinde en uzun komisyon çalışması olduğunu söylediler. Gerçekten insanlık dışı bir çalışma ortamında gerçekleşti bu durum. Sorun sadece zeytin yasasıyla sınırlı bir yasa değil. Daha önce 10 kere Meclis’e gelip iptal olan bir konu. Zeytinle ilgili kısmı şurada daha çok somutlaşıyor; kamu yararı diye bahsedilen fosil yakıtların, özellikle Yatağan’daki kömür santrallerinin çalışması için oradaki 400-450 bin dönümlük çam ve zeytin ağaçlarını sökmek istiyorlar” dedi.

CHP Genel Merkezi'ne tutuklu başkanların afişi asıldı
CHP Genel Merkezi'ne tutuklu başkanların afişi asıldı
İçeriği Görüntüle

Konunun birçok kez zeytinin taşınıp taşınmamasına indirgendiğini belirten Akın, bunun yanlış olduğunu söyledi. Akın, “Çünkü mesele bir yaşamın ortadan kaldırılması. 40 tane köyün oradan kaldırılmasına tekabül edecek bir yasa düzenlemesi geldi. Yasaya bütün olarak bakıldığında özellikle çevreye, doğaya, suyumuza, havamıza, toprağımıza belli bir kurum oluşturarak, Cumhurbaşkanlığına bağı 5 kişilik bir kurum vasıtasıyla her türlü yetkiyi almak isteyen bir kurum var. Bu durum doğaya, çevreye, kamuya, ekolojiye bir kayyum atama politikasından başka bir şey değil. Çünkü bu sistemin kuruluş biçimi yasal değil. Ülkemiz artık anayasal hukuk sistemi olmaktan çıkarılmaya çalışılıyor. Türkiye’nin her yerinden insanlar Meclis’e geldi ve itirazımızı dile getirdik” diye konuştu.

‘Çökme hareketi’

İktidarın bir avuç sermaye için çalıştığını dile getiren Akın, “Tamamen para için çalışıyorlar. Ülkemiz, bir kısım şirketlere neredeyse hizmet etmek için kurulmuş bir rejimle yönetiliyor. Bu zamana kadar 8 köy taşınmış, şimdi de kalan 40 köy boşaltılmak isteniyor. İnsanlar ‘burada yaşıyoruz, tarihimiz burada’ diyor. Devletin kasasından bu şirketlere 900 milyar lira civarında destek veriliyormuş. Gelin bu desteği vermek yerine başka çözüm üretelim. Gerçekten bu iktidar bir kısım sermaye grubunun ihtiyacını halletmek üzere kurulmuş. Yasa içerisinde öyle tehlikeli bir durum var ki; meralarımızı sözde temiz enerji politikasını destekleyeceğiz diye güneş enerji santralleri yapmak istiyorlar. Bunu yaparken özellikle Güneydoğu bölgesinde hayvanların yaşadığı, beslendiği yerleri yani hayvancılığı öldürmek istiyorlar. Bu, Ege’nin birçok yerinde de gerçekleşti. Korkunç bir talan politikası yapmaya çalışıyorlar. Temelde riskli maddeler var. Bunlar; zeytin meselesi, meraların işgali, bir kurum oluşturarak tüm yetkileri eline almak isteyen bir kurum oluşturma çabası, ÇED’i önemsizleştirme gibi başlıklarla toplanabilir. Bu yasa bir bütün olarak hukuksuz ve Anayasa’ya aykırıdır. Türkiye’nin bu kadar geniş topraklarına 5 kişinin kararıyla istedikleri sermaye grubuna istedikleri şekilde ruhsat vererek çökmek istiyorlar. Bir bütün olarak Türkiye’nin topraklarına yönelik bir çökme hareketi içerisinde oldukları bir durumla karşı karşıyayız” şeklinde konuştu.

İZTO’ya vurgu

İzmir’den yükselen itirazların önemine de vurgu yapan Akın, “İzmir Ticaret Odası da (İZTO) özellikle madencilik ve zeytin konusuyla ilgili kaygılarını ve itirazlarını ifade etmiş. En azından aklı başında insan hâlâ var. Ticaret de yapsalar, para da kazansalar doğaya ve zeytine dönük kötülüğün olmasını istemiyorlar. İzmir’in bu konudaki olumlu taraflarından biridir” dedi. Nil Kahramanoğlu

‘Hiçbir ihtiyacı karşılamayacak’

Önceki gün yeniden Meclis gündemine gelen İklim Yasası’na dair konuşan DEM Parti İzmir Milletvekili İbrahim Akın, “Çeşitli ülkelerde de taştırmalar var. Fransa’nın, Brezilya’nın, Belçika’nın ya da başka ülkelerin yapmış olduğu deneyimler var. Bir iklim kanunu çıkarmışlar ve bunun yasal düzenlemesini yapmışlar. Neden bizim ülkemizde böylesine katılımcı demokrasi inşa edilerek bir kanun çıkarılmaz anlamak mümkün değil. İklimi kıran, bozan kurumlar üzerinden çözüm üretmeye çalışıyorlar. İklimin bozulmasında en önemli faktörlerden biri fosil yakıtlar ancak fosil yakıtların daha çok üretilmesiyle ilgili bakanlık kararlı bir şekilde çalışmaya devam ediyor. Aslında İklim Kanunu ve bu zeytinlikler meselesi birbiriyle bağlantılı. İklim Kanunu maddesinin ruhu tamamen problemli ve hiçbir ihtiyacı karşılamayacak” açıklamasını yaptı.

Muhabir: NİL KAHRAMANOĞLU