Çocukların sokaklarda doyasıyla oynadığı geçmiş yıllarda mahallelerdeki en yaygın oyunlardan biriydi misket. Bilgisayar ve cep telefonlarının yaygınlaşması, öte yandan kentlerin her geçen gün daha da betonlaşmasıyla bu kültürümüz de ne yazık ki unutulmaya yüz tuttu. Aslında günümüzde bile hemen hemen her evin bir dolabında, çekmecesinde unutulmuş misketler bulunmaktadır. İz Gazete okurlarına çocukluğumuzun bu zevkli ve basit oyununu hatırlatmak istedik. Tabii biraz da o günlerin özlemiyle…

Çağatay Güç Menderes’te: Üretmenin önündeki en büyük engel iktidar!
Çağatay Güç Menderes’te: Üretmenin önündeki en büyük engel iktidar!
İçeriği Görüntüle

Çocukluk Yıllarının Vazgeçilmez Oyunu Her Bölgede Adı Değişiyor

İZMİR’DE MEŞE, ÖDEMİŞ’TE ATAK

Misketin farklı yörelerde çeşitli isimleri vardı. Yöreden yöreye değişmesi normaldi ama bazen aynı şehir içinde farklı mahallelerde bile değişik adları olurdu. Cicoz, bilye, bilya, mile, cilli, gülle, kemik, meşe, cıncık gibi adları bulunurdu. İzmir’de ise yaygın olarak ‘meşe’ ismiyle bilinirdi. Mesela İzmir’in Ödemiş ilçesinde miskete ‘atak’ denirdi.

Çocukluk Yıllarının Vazgeçilmez Oyunu Her Bölgede Adı Değişiyor (3)

RENGARENK CAM BİLYELER

Genellikle cam bilyelerle oynanırdı. Çok azımızda demir bilyelerden olurdu. Eskiden yuvarlak çakıllar ya da meyve çekirdekleri bilye olarak kullanılırken, 18. yy’de mermer bilyeler yapıldı. Ve daha sonra da demir ve cam bilyeler. Benzeri olmayan, renkli camlı ve güzel misketler hep daha çok değer görürdü. Bunları ortaya koymayı hiç istemez hatta kaybolacak ya da biri alacak diye cebimizden bile çıkarmak istemezdik. Şeffaf olmayan beyaz desenli olan misketlere kemik denirdi. Kemik çok değerliydi. Görünüş olarak da çok sade ve şık olurdu.

Çocukluk Yıllarının Vazgeçilmez Oyunu Her Bölgede Adı Değişiyor (1)

GAFLİK VEYA GODE

Ama bunların en değerlisi gaflik dediğimiz, uğurlu saydığımız ve atışı onunla yaptığımız misketti. Genelde hafif eskimiş, kısmen hırpalanıp tırtıklı hale gelmiş olanlar seçilirdi. Çünkü gaflik ne kadar cillop gibiyse, o denli kontrolü zor olurdu. Bu misket ortaya en son konurdu. Kaybedince her şeyimizi kaybetmişiz gibi bir hisse kapılırdık. O bizim elimize en çok yakışan, uğurumuz, en değerlimizdi. İzmir’de ise buna daha çok ‘Gode’ denilirdi.

Oyunun birçok çeşidi vardı. Ama en çok oynananları “tumba”, “kuyu” ve “üçgen”di.

Çocukluk Yıllarının Vazgeçilmez Oyunu Her Bölgede Adı Değişiyor (4)

EN ÖNEMLİ ŞEY: ÜTMEK!

Sonuç olarak hep bir şey için çabalardık: Ütmek. Ütmek, yenmek manasındaydı. Kökmek de denirdi. Karşındakinden daha çok misket kazanmak, ondan daha fazla vurmak ve başarmak. Ütünce dünyanın en mutlu insanı olurduk. Ütülünce de kırtasiye ve bakkal yollarına düşerdik yeniden misket almak için. Sonuçtan memnun olmayan ve oyunu kenardan izleyen mahallenin abileri gelip bütün misketleri alıp, havaya atarak kapıştırırdı herkesi. Sonra herkes alabildiği kadar misketi cebine atardı.

O günleri unutamayanlar ve nostalji yaşamak isteyenler şimdi bilye koleksiyonu yapıyor. Herkesin evinde kıyıda köşede kalmış bilyeler muhakkak olacağı gibi koleksiyonunu yapanlar da hala var. Her görüldüğünde yüzde tebessüm bırakan küçük, renkli cam bilyeler…

Muhabir: DOĞUKAN FİKRİ FİDAN