Samsun Milletvekili Mehmet Muş başkanlığında toplanan TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Sağlık Bakanlığı'nın 2026 yılı bütçe teklifi ve kesin hesap görüşmeleri devam ediyor. CHP Komisyon Sözcüsü Veli Ağbaba, dünyada yapılmış 11 çapraz nakilden dokuzunu Malatya'da yapan İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Turgut Özal Tıp Merkezi Karaciğer Enstitüsü Müdürü Prof.Dr. Sezai Yılmaz, Prof. Dr. Utku Ünver ve Prof. Dr. Tayfur Sönmez'e teşekkür ederek konuşmasına başladı.
"HEKİMLERİ BURADA TUTACAK ÖNLEMLER LAZIM"
Sağlık sistemindeki sorunlara da değinen Ağbaba, şunları söyledi:
"2010'da 42 maaşla alınan bir ev doktorlar tarafından şu anda 68 maaşla alınabiliyor. Kayıp yüzde 62. Hemşire 2010'da 67 maaşla bir ev alabilirken 2025 yılında 138 maaşla ev alabiliyor.
5 yılda yaklaşık 10 bin hekimin gitmesini önlemek lazım. Hem daha önce biraz şartlar iyileşti ama hala bir hekimin maaşıyla bir ev alması mümkün değil. Bir araba alması artık çok daha zorlaştı. Dolayısıyla hekimleri de burada tutacak önlemler almak lazım. Sadece bu parasal önlem değil. Demokrasi, hukuk, özgürlük, ifade özgürlüğü gibi durumlarda da almak lazım. Herkes korkunç şekilde ve umutsuzluk içerisinde yaşıyor. Pratisyen doktor 90 bin ile 100 bin arası maaş alıyor. Asistan doktor 100 bin ile 120 bin arası, uzman doktor 140 bin ile 150 bin arası, yan dal uzmanı 180 bin civarında maaş alıyor. 2013-2023 arası reel maaş değişimi Türkiye'de nerede? Macaristan'da hekimler yüzde 17,5, Letonya'da yüzde 11, Litvanya'da yüzde 19, Polonya'da yüzde 6,5 ve Türkiye'de ise maalesef sadece 2.1, uzmanda da reel artık yüzde 1.7 olmuş durumda.
Türkiye sağlık harcamalarının milli gelir ile payı 4.28 ile sonuncu durumda. Birinci sırada ABD sağlık harcamalarından milli gelir oranı yüzde 16.69, Yunanistan yüzde 8.39, ilk ve İsveç'in yüzde 11.28, Fransa'nın yüzde 11.50, Almanya'nın yüzde 11.74 gibi bir eğilimi var. Dolayısıyla sağlık harcamalarının artması lazım."
"DAHA GERÇEKÇİ BÜTÇE PLANLAMASI YAPILMALI"
CHP Karabük Milletvekili Cevdet Akay, bütçedeki artışa rağmen sağlık hizmetlerinin yükünü karşılamaya yetmediğini söyledi. Akay, Sağlık Bakanlığı’nın bu yıl 1 trilyon 474 milyar liralık bütçeye sahip olduğunu hatırlatarak, genel bütçeden alınan payın yüzde 7,78’e yükseldiğini ifade etti. Geçen yıl bu payın yüzde 6,92 olduğunu aktaran Akay, artışın resmi enflasyon oranını aşmasına rağmen yetersiz olduğunu belirtti. Akay, konuşmasında şunları söyledi:
“Bu yıl yüzde 44,5’lik bir artış var ama sağlık hizmetlerinin yükü daha da ağır. Bu bütçe, vatandaşın ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli değildir. Programlar belli, ihtiyaçlar belli. Başlangıç ödeneklerinin düşük tutulması hem yıl içinde sürekli aktarımları zorunlu kılıyor hem de bürokratları zor durumda bırakıyor. Daha gerçekçi bütçe planlaması yapılmalıdır.”
"SAĞLIK EMEKÇİSİ AÇIĞIMIZ VAR BU YÜZDEN HİZMET KALİTESİ DE DÜŞÜYOR"
CHP İzmir Milletvekili Ümit Özlale bin kişi başına fiilen çalışan doktor sayısı istatistikleri üzerinden şu eleştirileri yaptı:
"Bin başına fiilen çalışan doktor sayısı Türkiye'de 2.4, OECD'de 3.9. Türkiye'de bin kişi başına fiilen çalışan hemşire 2.9. OECD ortalaması ise 9.2. Dolayısıyla bizim bir hekim açığımız var, hemşire açığımız var, sağlık emekçisi açığımız var ve bu tabii ki zaman geçtikçe hekimler üzerindeki yükü arttırmakta, tükenmişliğe yol açmakta ve hasta başına ayrılan süreyi azaltarak hizmet kalitesini düşürmekte."
"SAĞLIK FİNANSMANI AÇISINDAN ŞEHİR HASTANELERİ GERÇEKTEN CİDDİ BİR YÜK"
Sağlık hizmetlerindeki düşüşle birlikte halktaki memnuniyetsizliğin arttığına dikkat çeken Özlale, sağlık harcamalarının artırılması gerektiğini belirterek şunları söyledi:
"Meme kanseri tarama oranı Türkiye'de yüzde 37, OECD'de yüzde 55, günlük sigara içme yaygınlığı Türkiye'de yüzde 28.3, OECD'de yüzde 14.8. Dolayısıyla her ne kadar kişi başı milli gelirimiz bir yüksek gelirli ülke olsa da sağlık kriterlerine baktığımız zaman bizim yüksek gelirli bir ülke gibi olmadığımız çok açık. Bunu da zaten halkın memnuniyetsizliğinden görüyoruz. Kaliteli sağlık hizmetini erişilebilirlikten memnuniyet Türkiye'de yüzde 41 ve zaman içerisinde düşüyor. OECD ise yüzde 64. TÜİK'e göre sağlık hizmetlerinden duyulan memnuniyet düzeyi 68,5'tan 43.3'e düşüyor. En büyük memnuniyetsizlikteki artış 35-44 ile 45-54 arası. Yani çalışan, aktif olarak çalışanlarda çok büyük bir memnuniyetsizlik var. Sağlık finansmanı açısından şehir hastaneleri gerçekten ciddi bir yük oluşturuyor.
2025 başlangıç teklif tahminlerine baktığımız zaman bir artış var ve Kamu Özel İşbirliği maliyetinin Sağlık Bakanlığı toplam ödeneğine oranında da öyle çok büyük bir düşme yok. Önümüzdeki dönemde sağlık harcamalarımızın milli gelire oranına baktığımız zaman mutlaka arttırmamız lazım. 3.7'ye düşmüş durumda. Çünkü Türkiye demografik fırsat penceresinden çıktığı yaşlandığı zaman kronik rahatsızlıklarda bir artış olacak. Bu kronik rahatsızlıklarda artıştan daha ziyade bizim koruyucu Hizmetleri, sağlık hizmetlerine daha fazla kaynak ayırmamız gerekecek. Bizim zaman içerisinde yaşlanmayla beraber daha fazla harcama yapmamız gerekirken biz maalesef sağlık harcamalarında şu anda OECD sonuncusuyuz."




