CHP’nin Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi (CAO) Yürütme Kurulu, bugün CAO’da ilk toplantısını gerçekleştirdi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in başkanlık ettiği toplantı, yaklaşık iki buçuk saat sürdü. CHP Lideri Özgür Özel, toplantının ardından toplantı gündemine ilişkin basın toplantısı düzenledi.

Özel’in açıklamaları şöyle:

Mali müşavirler soruşturmasında yeni gelişme: 21 kişi tutuklandı
Mali müşavirler soruşturmasında yeni gelişme: 21 kişi tutuklandı
İçeriği Görüntüle

“2025’in son günlerinde yeni bir başlangıcı yapmak üzere Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisimizde oluşturulan politika kurullarına başkanlık edecek olan gölge bakanlarımızla birlikte ilk toplantımızı gerçekleştirdik ve ilk basın toplantısı için karşınızdayız. Yeni parti programımızı kurultayımızda oy birliğiyle kabul etmiştik. Bu parti programı 81 ilde, hem başta hem sonunda yapılan ikişer il danışma kuruluyla, 923 ilçede yapılan ilçe danışma kuruluyla, yerelde örgütlü tüm meslek örgütlerinin, varsa sendikaların, kanaat önderlerinin fikirleri alınarak, daha sonra bu il düzeyinde birleştirilerek, genel merkez düzeyinde bizim akademisyenlerle, parti dışından gençlerle, kadınlarla, dünyadaki başarıya ulaşmış sosyal demokrat kalkınma programlarını takip eden ekiplerimizin raporlarıyla ve en nihayetinde hepinizin de yakından takip ettiği 4-9 Eylül tarihlerindeki kuruluş haftamızda, genel merkezimizde süren yoğun, verimli, başarılı bir çalışmayla ilerledi. Ve en son kurultayımızda delegelerimizin tamamının oy birliğiyle, alkışlarla parti programımız 2008 yılından sonra değişti. 21’inci yüzyılın ikinci çeyreğini karşılamaya hazır, o ikinci çeyrekte görev almaya hazır, Türkiye'yi yönetmeye hazır, 100 yıl öncesinde olduğu gibi birikmiş, kronikleşmiş, aşılamaz sanılan ve umutsuzluk üreten bir ruh haline karşı, ‘Biz buradayız’ diyen, ‘Türkiye'yi yeniden ayağa kaldıracağız’ diyen, kalkınmayı önceleyen, hep birlikte çalışan, hep birlikte kazanan, daha sonra da adil bölüşmeyi planlayan parti programımızı hayata geçirmiştik. Bugün CHP Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi’nde, Yürütme Kurulu’nu topladık, bu Yürütme Kurulu’nda şu anda cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine karşılık gelen tüm bakanlıklar ve ilave olarak da bakanlık olarak temsil edilmeyen ve doğrudan cumhurbaşkanına bağlı olan tüm kurumların sorumluları olan ve bu konuda oluşturulacak politika kurullarına başkanlık edecek gölge bakanlarımızdan oluşuyor.

“İKTİDARA YÜRÜYEN BİR YÖNETİM ORDUSU”

Politika kurullarımız beş ila yedi kişilik heyetlerle birlikte çalışacaklar ve onlar da kendi altlarında sahadan kendi deneyimleriyle, kendi ilişkileriyle ve partinin insan kaynakları havuzuyla tam bir koordinasyon içinde, adeta iktidara yürüyen bir yönetim ordusu olarak faaliyet gösterecekler. Bundan sonra PM’nin, MYK’nın ve Meclis Grubumuzun yanında CAO’daki Yürütme Kurulumuz, bu üç kurulumuzla eş güdümlü, uyumlu bir şekilde vatandaşlarımıza kronikleşmiş ve çok iyi bildiğimiz, onların da yaşayarak bildikleri sorunlarını söylemenin ötesinde çözüm önerilerini söyleyecekler. Tabii bu konuda bir muhataplık açısından şaşkınlıkla karşı karşıyayız. Geçtiğimiz günlerde CHP, yeni yıldan 75 gün önce verilmesi hukuken zorunlu olan Türkiye Cumhuriyeti’nin 2026 Yılı Bütçe Teklifi’ni önce komisyonda, ardından da 14 gün süren müzakerelerle Genel Kurul’da ele aldı. Komisyonda da öyleydi ki Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görevli değerli üyelerimiz bugün de burada görev yapıyorlar. Plan ve Bütçe Komisyonu’nda geçtiğimiz yıllardan farklı olarak elbette sorunları ama mümkün olduğu kadar kısa, eleştirileri mümkün olduğu kadar net ama çözüm önerilerini büyük bir özgüvenle anlattık. Sizler de bunları haberleştirdiniz.

“MECLİS’İ KARIŞTIRINCA HUZUR BULAN HALİNİ GÖRDÜNÜZ”

14 gün sürecek bütçe maratonunun ilk gününde liderler konuştu. Ben CHP adına 80 dakika boyunca sorunun altını çizip uzun uzun çözüm önerilerimizi anlattım. 80 dakika polemik yapmadan sorunu görerek çözümü söyledik. Dün de AK Parti’nin bütçedeki son kapanış konuşmalarını, hem grup olarak, hem Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın kapanış konuşmalarını, hem de muhalefetteki partilerin değerli konuşmacılarını dinlemek üzere oradaydık. Ben değerlendirmeyeceğim, milletimiz değerlendiriyor. O kadar yapıcı eleştiriye, o kadar soruna değil çözüme odaklanan söylemlere karşı, dün iktidar partisinin nasıl bir polemik dilini tercih ettiğini, kendilerine yöneltilen eleştiriler yerine muhalefet partilerine, bilhassa ana muhalefet partisine, partimize nasıl haksız, nasıl düzeysiz ve nasıl o polemikle kendi eleştirildikleri alanları örtmek isteyen bir dil tercih ettiklerini siz gördünüz. Geçmişte bakanlık görevinde bulunan ve şimdi komisyona hapsoldu diye kendisiyle, partisiyle sorunları olan birisinin -söylemeye dilim varmıyor- edepsizlik boyutunda, bu parlamentoya yakışmayan ve kendi partisinin yöneticileri tarafından da ardından eleştirilen, bize üzüntülerin iletildiği en sonunda da Meclis’i karıştırıp milletvekillerini birbirine düşürünce huzur bulan halini gördünüz.

“TÜRKİYE’DE FİKREN VE ZİKREN İKTİDARLA MUHALEFET YER DEĞİŞTİRMİŞTİR”

Ben bütün arkadaşlarıma şu değerlendirmede bulundum: Ben 14 yıldır parlamentoda görev yapan birisiyim. 23 Nisan 1920’den bugüne parlamentonun hangi dönemlerde neler yaptığını, neler yaşadığını, hangi değişim ve dönüşümlerin neye denk geldiğini bilen, bildiğini düşünen birisiyim. Dün şu tescil olmuştur ki Türkiye’de fikren ve zikren iktidarla muhalefet yer değiştirmiştir. Türkiye’de iktidar ve muhalefet psikolojik olarak yeri değişmiştir. Fiilen yer değiştirmeleri sandığı bekleme meselesidir. O yüzden artık CHP’ye iktidarın dili, CHP’nin sözcülerine, CHP’nin milletvekillerine iktidar dili ve yaklaşımı ve iktidarda olan herkes gibi her türlü sert eleştiriye sabırlı bir şekilde yanıt vermek düşüyor. Bundan sonra da arkadaşlarımız bu şekilde devam edecekler.

“ATTIĞIMIZ HER ADAMIN TEK AMACI VAR…”

CAO Yürütme Kurulumuzun temel gündemi, 2018 yılından bu yana kronikleşmiş olan ekonomik ve sosyal kriz olacaktır, hiç şüphe yok. Elbette adalet kriziyle, elbette Türkiye’de milli eğitimdeki, Türkiye’de iç işlerindeki, dış politikadaki krizlerde mücadele edeceğiz. Ama bu konularda çok yetkin isimler, çok önemli hazırlıklarını kamuoyuyla, sizlerle paylaşacaklar. Ama vatandaşın, ‘Benim barınma sorunum ne olacak? Benim geçinme sorunum ne olacak? Benim ısınma sorunum ne olacak? Evladımın okulu ne olacak, okula aç gidip aç gelen evladım ne olacak’a CHP’nin bundan sonra tamamen hedefe kilitlenmiş bir şekilde getireceği çözüm önerilerini bizlerden dinleyeceksiniz. Israrla, özenle üstünde durmak isterim ki attığımız her adamın tek bir amacı var: Güven bekleyen, sarılacak bir dost bekleyen milletimizin, bize göstermek istediği güvene layık olmak. Son yerel seçimlerde gösterdiği güveni, önümüzdeki genel seçimlerde de almak. Biz hepinizin takdir ettiği liyakatli kadrolarımızla, Türkiye’yi AK Parti’den çok daha iyi yöneteceğimizi biz biliyoruz. Milletimizin de bunu gördüğünü görüyoruz. Cumhuriyet’in kazanımlarıyla birlikte bu ülkenin muhafazakarlarının, dindarlarının, kadınlarının, Alevilerin, Kürtlerin, gençlerin, kendisini öteki hisseden, umutsuz hisseden herkesin onurlu bir yaşam hayalinin ve tüm kazanımlarının teminatı olacağız. Haksızlıkları dile getireceğiz, anlatacağız elbette. Ama tüm kazanımların teminatı olduğumuz gibi, yarınlar için güven veren, güvence olan bir iktidarın namzeti olduğumuzu, bu iktidarın hazırlığı içinde olduğumuzu, bu iktidara hazır olduğumuzu anlatacağız.

“ASLA RÖVANŞİST BİR TUTUM İÇİNDE OLMAYACAĞIZ”

Asla ve asla rövanşist bir tutum içerisinde olmayacağız. CHP’nin iktidarından zalimler, zulmedenler, hırsızlık yapanlar, kendi iktidarlarının devamı için bu ülkenin yarınlarını çalmak isteyenler, o yüzden Cumhuriyet’in armağan ettiği sandıkla bile artık bir meselesi olanlar, artık demokrasiye husumet duyanlar, ‘İktidara gelene kadar lazımdı, bundan sonra demokrasi lazım değil’ diyenlerle onların hukuk dışı, Anayasa’ya aykırı emirlerine, talimatlarına uyup adeta kendilerine verilen cübbeleri bir darbeci postalı gibi, darbeci kamuflajı, tankı gibi kullanan, muhalefetin üstünden geçmeye çalışan, bu ülkenin bir sonraki cumhurbaşkanını hapse atan, bu ülkenin müstakbel iktidar partisini şimdiki ana muhalefet partisini haksız saldırılarla siyasetin dışına itmeye çalışan, parti kapatmaya, Gazi’nin kurduğu partiyi kapatmaya tenezzül edenler, aklından geçirenler korksun. Ama bu iktidara oy verenler, geçmişte vermiş olanlar, son seçimde dahi vermiş olanlar, bu iktidarın üyesi olanlar, ittifak ortağının üyesi olanlar iktidarımızdan sadece umut duysunlar, iktidarımızla ilgili en iyi duygularda olsunlar. Çünkü biz CHP olarak rövanş almaya, kavga yapmaya, bu iktidarı seçenlerden hesap sormaya gelmiyoruz. Bir kusur varsa bizdeydi. Biz kendimizi iyi anlatamadık, biz doğru kadrolarımızı, doğru programımızı, doğru önerilerimizi milletimize doğru arz edemedik. Bugüne kadar yetkiyi alamadık. Ama girdiğimiz değişim kurultayından sonra, girdiğimiz ilk yerel seçimde kadınlarıyla, gençleriyle, ölçme değerlendirmeyle, en doğru adaylarıyla, en doğru projeleriyle milletimizin karşısına çıkınca bu millet bizi hemen dört ay sonra birinci parti yaptı ve görev verdi. O günden beri de arı gibi gayretimizle, namusumuzla, emeğimizle çalışıyoruz.

“MİLLETİMİZE KARŞI SEÇİM GECESİ VERDİĞİMİZ BİR SÖZÜMÜZ VAR”

Millet çalışanı da ‘silkeleyeni’ de görüyor. Millet hak edeni de haksızlık yapanı da görüyor. Millet mağduru da zulmedeni de görüyor. Millet dünün mağdurunun bugünün zalimi olduğunu, kendisine yapılanı-yapılmayanı, misliyle fazlasını millet görüyor takdir ediyor. O açıdan umudumuz yüksek, moralimiz yerindedir. Psikolojik üstünlüğümüz ahlaki üstünlüğünümüzden ve meydanlardaki çoğunluk enerjimiz iktidar yürüyüşündeki kararlılığımızdan kaynaklanmaktadır. 19 Mart’tan bu yana yaşadığımız tüm haksızlıklara rağmen, barıştan yana, kardeşlikten yana,demokrasiden yana bir tutum alıyoruz. Ve gücümüzü sadece ve sadece milletimizden alıyoruz. Türkiye’nin barışı, kardeşliği, bununla beraber huzuru ve refahı için disiplinle, ciddiyetle, ne yaptığımızı bilerek baskılar karşısında asla geri adım atmayarak yürümeye devam edeceğiz. Enerjimiz de var. Liyakatli kadrolarımız da var. Planımız, stratejimiz ve en önemlisi çok güçlü bir irademiz var. Bizi 47 yıl sonra birinci parti yapan milletimize karşı da seçim gecesi verdiğimiz bir sözümüz var. Bizim verdiğimiz söz, bu başarıyı kendine mal etmemek, şımarmamak, kimseyi rahatsız etmemek, verilen anahtarı belediyenin kasasının anahtarı ya da şehrin altın anahtarı değil, mecbur olduğumuz bir sonraki yapılacak seçimlerde CHP iktidarının anahtarı olduğunu ve verilen kredilerin tüketilmek üzere bir tüketici kredisi değil, insanların yarınlara ilişkin umutlarına yönelik bir yatırımcı kredisi olduğunu, insanların adil, zengin, barış içinde yaşayan, mutlu insanların Türkiye’sinin geleceğine CHP ile yatırım yaptıklarını hatırlamak ve hatırlatmak durumundayız.

“BUGÜN BU TOPLANTIDA BİR KİŞİ EKSİKTİK”

Burada, bu toplantıda elbette 17 gölge bakanımızla, koordinatörlerimizle ve Genel Sekreterimizle birlikte güçlü bir kadroyla buradaydık. Ama bir eksiktik. Eksik olan, benim cumhurbaşkanı adayım değildi. Eksik olan CHP’nin cumhurbaşkanı adayı değildi. Eksik olan 19 Mart’ta bundan önce, birisi iptal edilen seçimde olmak üzere, üç kez üst üste İstanbul’u kazanan, Sayın Erdoğan’ın gösterdiği Meclis Başkanı’nı yenen, Başbakan’ı yenen, en güvendiği bakanını yenen, farkı 13 binlerden, 806 bine, beş yıllık icraatın sonunda 1 milyon 100 bine çıkaran, İstanbul’un neredeyse tüm ilçelerinde kendi oylarıyla birinci olan Ekrem İmamoğlu’na yapılan darbeden sonra, millet 19 Mart’ta gördü ki ‘Bu yapılan iş benim seçtiğim belediye başkanından ziyade, gelecekte ülkeyi yönetecek cumhurbaşkanına darbedir’ deyip 23 Mart Pazar günü sandıklara koşan ve oy veren 15 buçuk milyon insanın, ardından seçtikleri aday belki o ön seçim gününde 15 buçuk milyon insan dayanışma sandıklarına koşarken, köyden beldeden koşamayan, ıraktan yetişemeyen, gönlü orada olup sandığa varamayanların bu sefer dünya siyasi tarihinin en büyük imza kampanyasına verdikleri 25,1 milyon imzayla, ‘Adayımı bırak, sandığı getir. Adayımı yanımda, sandığı önümde görmek istiyorum’ diyen insanların adayı yok bugün burada.”

“İMAMOĞLU 15 BUÇUK MİLYON KİŞİNİN BİZZAT SANDIĞA GİDİP OY VERDİĞİ ADAYDIR VE 278 GÜNDÜR TUTUKLUDUR”

Ekrem İmamoğlu 25,1 milyon kişinin sandığa aday olarak çağırdığı, 15 buçuk milyon kişinin bizzat sandığa gidip oy verdiği adaydır ve 278 gündür tutuklu haldedir. Hiç şüphe yok ki kendisiyle çok sağlıklı bir iletişimimiz, kendisinin küçük hücresinde de olsa, o plastik masanın üstünde olsa Türkiye’nin gelecek umuduna, CHP’nin iktidarına ve Türkiye’yi kalkındırmaya yönelik ortak irademize dair söyleyeceği çok sözü, yazdığı, çizdiği, önerdiği önerileri, aklıyla yüreğiyle CAO’da kendisinin bizatihi varlığı mevcuttur. Biz o özgürlüğüne kavuşana kadar, millet onu vereceği oylarıyla cumhurbaşkanı yapana kadar bu görevi burada bakan arkadaşlarımızla birlikte yapmaya ve ona vekâlet etmeye ama ben, bakanlarımız, milletvekillerimiz, PM üyelerimiz değil; en az 2 milyon CHP üyemiz.... Bunların 600 bini bu zulüm başladığında, koşa koşa gelip çağırdığımızda bu partiye son bir yılda, son dokuz ayda yeni üye olmuş ve Türkiye’nin değişim umudunu CHP’de ve Ekrem İmamoğlu’nda gören kimselerdir. 2 milyon üyemizin, her biri CHP’nin adayına, Ekrem İmamoğlu’na vekalet etmek için görev beklemektedir. Buradaki politika kurullarında oluşacak zaten çalışılmış ve bundan sonra da bir hükümet programına hızla dönüşecek somut vaatler, en az 2 milyon kişilik ama gönüllülerle 10 milyonları geçecek, dünyanın en büyük siyasi kampanyasının ordusuyla milletimize arz edilecektir.”

“AÇLIK SINIRININ ALTINDA BİR VERGİ DİLİMİ OLMAYACAK”

Konuşmasının devamında CHP’nin 39’uncu Olağan Kurultay’da delegelere tarafından kabul edilerek yürürlüğe giren yeni parti programındaki adalet, iç işleri, inanç özgürlüğü, kadın hakları, ekonomi, çalışma ve sosyal güvenlik, milli eğitim, tarım gibi temel politika alanlarındaki önerileri sıralayan Özel, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın “Gerçekten 97 bin liranın, 100 bin liranın yoksulluk göstergesi olduğuna inanıyorsanız önce kendi genel merkezinizden ve belediyelerinizden başlayarak tüm çalışanlarınızın maaşını bu seviyenin üstüne çıkarın” sözlerini hatırlatarak şunları söyledi:

“Dün Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı sordu; ‘Kendi Genel Merkezinizde yapıyor musunuz?’ Ayıptır söylemesi yapıyoruz. Kendi Genel Merkezimizde TİS imzalanacaktı. Müzakereci heyet sendikayla oturmadan önce aşağıda, geldiler, bana sordular: ‘Bir talebiniz, bir sınırınız?’ Dedim ki ‘Örgütlenmiş arkadaşlar, haklarını arayacak. Bütün müzakereler bitsin. Sakın bunu müzakere konusu yapmayın. Bittikten sonra bu ‘Brüt maaş verme, her ay bir üst vergi dilimine geçerek ilk ay aldığından iki, son ay 12-20-25 bin lira eksik maaş alma’ gibi bu işlerin son bulması için TİS bağıtlandıktan sonra altına Genel Başkan’dan yazın: ‘Artan vergi dilimleri CHP tarafından karşılanacak.’’ Vatandaşa da taahhüdümüz budur: Açlık sınırının altındaki bir vergi dilimi olmayacak. Yani açlık sınırı 98 bin liraysa 12 ile çarpılacak ve ilk vergi dilimi oradan sonra başlayacak.”

“GÖLGE BAKANLARIMIZ TÜRKİYE’NİN GELECEĞİNİN KULİS HABERLERİNİ DEĞİL, UMUT HABERLERİNİ ANLATACAKLAR”

Özgür Özel, sıraladıkları çözüm önerilerinin tamamını hayata geçirmek için kurulan gölge kabinenin kendi altlarında da heyetler oluşturduğunu belirterek şöyle devam etti:

“Bu binayı CHP’nin Genel Merkezi gibi tüm basın mensuplarının ziyaretlerini bekliyoruz. Genel Merkez’de parti içi kulis arayanlara, buraya geldiklerinde Türkiye’nin geleceğinin kulis haberlerini değil, umut haberlerini anlatmayı, her bir gölge kabinedeki bakanımızın sizleri ağırlarken tüm sorularınıza, CHP iktidarında gelecekte bu sorunlar nasıl çözülecek, bunu da duyacağınızın, ele geçirilecek bir adalet sisteminin, bir yargı sisteminin peşinde değil; bir daha kim gelirse gelsin ele geçiremeyeceği bir yargı sisteminin, yandaşlaştıracağımız bir basının, bizden yana yazacak basının değil; bundan sonra kim gelirse gelsin ele geçiremeyeceği bağımsız, özgür basının teşkil edileceğini bu binada arkadaşlarımızla birlikte sizler müzakere edeceksiniz.

“BİZİM İÇİN MUHALEFET DÖNEMİ RUHEN DE FİKREN DE KAPANMIŞTIR”

Uzun lafın kısası, bizim için muhalefet dönemi ruhen de fikren de kapanmıştır. Fiilen kapanması, gelecek sandığın gününe bağlıdır. O güne kadar milletimiz müsterih olsun; pusulamız doğrudur, rotamız nettir. Hem hazırız hem kendimizden eminiz. Biz bu ülkeyi çok daha iyi yöneteceğimizi biliyoruz. Artık AK Parti krizlerin ve kaosların partisidir. CHP ise huzurun ve refahın müjdecisidir. Artık AK Parti yazın serin, kışın sıcak salonların partisidir. CHP meydan meydan büyüyen, sokakta yürüyen, vatandaşı görünce iki tarafın da yüzü gülen partidir. Türkiye’nin bu kadar derdi varken AK Parti’nin tek derdi maalesef taht kavgalarıdır. Bir mahdum, bir damat, bir bakan birbirini yemektedir. ‘Partinin başına sen geçeceksin, ben geçeceğim’ kavgasında trol orduları, sosyal medya çalışmaları, TikTok numaraları, milletin ‘Benim derdim ne, bunların derdi ne’ sorusunu AK Parti’ye yönelttiği bir noktaya gelmiştir. O yüzden bundan önce CHP’nin kendi ümit ettikleri, yargı eliyle uğraştıkları, bir takım şekilde ümit ettikleri parti içi karışıklık haberlerinin gündeme gelmesiyle iktidarda kalacağını sananlara; biz o işleri çoktan aştık. Sizdeki kavgadan, kargaşadan medet ummuyoruz. Ama millet tahammül etmiyor.

“2 MİLYON CHP’LİYLE BİRLİKTE ÇALIŞMAYA BAŞLIYORUZ”

O yüzden de ya bu ülkeyi dünkü bütçedeki gibi muhalefete saldırarak muhalefete yönelik kötü dille... Bütçeden bir iktidar en son neyi ümit eder? Bütçe oylamasından önce yumruklaşmayı ümit eder. Bunu yapacak kadar küçülen, bunu yapacak kadar tenezzül eden bir anlayıştansa -önümüzdeki bahara herhalde artık, kış şartlarında olmaz- gelecek sandık bizim hazır olduğumuz, talep ettiğimiz, vatandaşın da ümit ettiği bir sandıktır. Kendine güvenen varsa... Zaman zaman duyuyoruz, ‘Bir şirket bizi önde gösterdi’ diyorlar. O şirkete inanıyorsanız ne ala. Hadi ben de o şirkete inanayım. Kuralım mart-nisan ayında sandığı, beş yıl daha görev alın. Biz sandığı kurmaktan niye kaçtığınızı biliyoruz. Millet de niye kaçtığınızı biliyor. O yüzden büyük bir cesaretle, büyük bir umutla milletimizle birlikte o erken seçim sandığını talep etmeye ve o erken seçim sandığı gelene kadar, her an görevlendirileceğimiz iktidarı talep etmeye ve hazır olmaya bu CAO’da fiziken bina olarak ama 81 ilde Türkiye’nin her yerinde, hem ilgili gölge bakanlarımızla hem de yardımcılarıyla birlikte çalıştıklarıyla hem de dünyanın en büyük propaganda örgütünü oluşturabileceğimiz 2 milyon CHP’li ve talep eden tüm vatandaşlarımızla birlikte çalışmaya başlıyoruz.

“SORUMLULUĞUN FARKINDAYIZ. YENİ BAŞLIYORUZ. BUGÜNDEN İTİBAREN BAŞLIYORUZ”

Bugün önemli bir başlangıcın günüdür. Ümit ediyoruz dün geçen bütçe AK Parti’nin iktidarda yaptığı son bütçedir. Gelecek bütçeyi biraz önce anlattığım esaslara ve çok daha fazlasına uygun olarak bunlara uygun kalemlerle yapmaya talibiz. Eğer gelecek yıl bir kez daha bütçe yapacak olurlarsa 25’nci bütçeyi yapacaklar. O da bugünkü gibi yoksulluğu ortadan kaldırmayan, işsizliğe çare üretmeyen, Türkiye’ye iyi bir gelecek vadetmeyen bütçe olacak. Ama emin olun ki son bütçe olacak. Güçlü kadrolarımızla, liyakatli kadrolarımızla, Türkiye’nin ilk 100 yılında yaptığımız her bütçeyle Türkiye’yi nasıl ayağa kaldırdıysak, salgın hastalıkları nasıl bitirdiysek, nasıl Anadolu’ya refahı yaydıysak, nasıl 10 yılda 15 milyon genç yaratırken Türkiye’yi demir ağlarla sardıysak 100 yıl sonra görev yine bizdedir. 100 yıl sonra Türkiye’nin bir kez daha CHP’ye, ülkeyi kurtaran ve kuran iradenin bir kez daha görev almasına ihtiyacı vardır. Sorumluluğun farkındayız. Yeni başlıyoruz. Bugünden itibaren başlıyoruz. Yolumuz açık olsun. Türkiye’de herkes şunu bilsin: Yarınlar asla bugünler gibi olmayacak. Çünkü yarınlarda bir zümrenin değil milletin, halkın partisi olacak.”

Kaynak: ANKA