DUYGU KAYA/ İZ GAZETE- Geçtiğimiz günlerde kent gündeminde uzun süredir tartışma konusu olan Çeşme Projesi’ne yönelik Danıştay 6. Dairesi’nin keşif kararı verdiğini açıklamış, keşfin 27 Ekim saat 11:00’da Çeşme Adliyesi’nden çıkılarak yapılacağı ifade edilmişti. 

Projenin İzmir’in Kanal İstanbul’u olduğu ifade edilen basın açıklaması, İzmir Mimarlar Merkezi’nde gerçekleştirildi. 

İzmir Barosu, İzmir Tabip Odası, TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu ve EGEÇEP’in imzasını attığı açıklamayı İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı okudu.  Yapılan açıklamada, “Başta kenti korumakla sorumlu olduğunu ve bu mücadeleye devam edeceğini belirten İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer olmak üzere, kentin tüm yöneticileri, başkanlarını, milletvekillerini, İzmir halkını, Yarımada’ya sahip çıkmaya, mücadelemize ortak olmaya, Çeşme adliyesi önünde toplanmaya davet ediyoruz” çağrısında bulunuldu. 

‘RANTA DAYALI EKONOMİ POLİTİKALARI’

Lütfi Çamlı, “Ülkemizde son 20 yıldır sürdürülebilir ekonomik bir model yerine uygulanan ranta dayalı ekonomi politikalarına bağlı olarak yapılan mevzuat ve plan değişiklikleri, ayrıcalıklı imar hakları düzenlemeleri, sit alanlarında yapılan değişiklikler ile korunması gereken alanların kullanım amaçları değiştirilmiş; kentlerimiz, tarım alanlarımız, kıyılarımız, ormanlarımız, derelerimiz, doğal karakteri korunması gereken alanlarımız inşaat, turizm, sanayi, madencilik ve enerji sektörlerinin baskısı altında plansız yapılaşma ve talana maruz bırakılmıştır. Özellikle İstanbul, Ankara gibi büyükşehirlerimizde uygulanan kontrolsüz yapılaşma ve talan süreçleri bu kentleri yaşanmaz hale getirmiş, görece olarak daha korunaklı ve yaşam kalitesi yüksek kalan İzmir’e olan göç, konut-arazi talebini de arttırmıştır” ifadelerini kullandı. 

‘ÖZEL ALAN STATÜSÜNDE’

12 Şubat 2020 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Cumhurbaşkanı kararnamesine dikkat çeken Çamlı, “Bu kararnameye göre, “Çeşme Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi” ilan edilen ve Yarımadanın yaklaşık yüzde 55’ini kapsayan alan; ekolojik ve doğal yapısı itibari ile korunması gereken özel bir alan statüsündedir. İzmir’in en önemli ekolojik yutak alanlarından biri olan Yarımada, ekosistem bütünü içinde benzersiz ve hassas yapısı ile iklim değişikliği sürecinde de İzmir için büyük bir şans olma özelliği taşımaktadır” diye konuştu. 

DAHA GÖRÜNÜR HALE GELDİ’

“İzmir halkının nefes alma alanı olan İzmir Yarımada Bölgesi de bu süreçlerden ve soylulaştırma politikalarından etkilenmiş ve son yılların cazibe merkezi olarak, yaşadığımız olumsuz kentleşme süreçlerinin sonuçlarını, yaşamaya başlamıştır” ifadelerini kullanan Çamlı, “Bu sonuçların başında ise bölgedeki yapılaşma baskısı ve bu sürecin getirdiği çevresel yüklerin halihazırda, bölgenin ekolojik yapısındaki dengeyi bozucu etkiler yaratıyor olmasıdır. Buna ek olarak, içerisinde bulunduğumuz pandemi sürecinde, nüfusu ve yoğunluğu giderek artan bölgede, yürütülen plan ve proje çalışmaları bu sonuçları daha görünür hale getirmiştir” dedi.

‘İZMİR HALKINI YOKSULLAŞTIRACAK’

Çeşme Turizm Planı’nın bilimsel dayanaktan yoksun, kamu ve doğa yararına aykırı olduğunu ifade eden Çamlı, “Kamu kullanımına açık ve devlete ait olan kıyıların, hatta tapuda kaydı olmayan deniz alanlarının turizm amaçlı bölge ilan edilmesi ve hatta özel kullanıma tahsis edilmesi; başta Anayasa olmak üzere mevzuata aykırı olduğu gibi, bu kamusal alanların, gerçekte sahibi ve hak alacaklısı, İzmir halkı tarafından kullanılamaması sonucunu da doğuracaktır. Kalkınma ve turizmin gelişmesi adı altında bize sunulan proje, İzmir halkını yoksullaştıracak, nefes alma alanlarını elinden alacak, iklim krizinin sebep olduğu doğal süreçlerin olumsuz sonuçlarının artarak hızlanmasını sağlayacak ve sermaye sahiplerinin elinde köleleştirecektir. Bu sadece bir doğa yıkımı değil aynı zamanda kentimizin ve tüm ülkenin doğal zenginliklerini bir avuç sermaye sahibine kurban eden; sosyal adalet, çevresel adalet gibi temel yaşam ilkelerine aykırı planı, bir turizm planı olarak, kamunun alanlarını ve kaynaklarını kısa vadeli rant politikalarının hizmetine sunmaktır. Bugüne gelindiğinde ülkemizin her köşesinde yürütülen ekolojik talan projelerinin en büyüklerinden birisi ne yazık ki Çeşme Projesi olarak karşımıza çıkmaktadır” diye konuştu. 

‘KANAL İSTANBUL’UDUR!’

Çamlı ayrıca, “Çeşme Projesi İzmir’in Kanal İstanbul’udur. Kamunun malı, kamu için, kamu yararı için, kamu için kullanılmalıdır. Aksi düşünce ve tasarruf için yapılan her türlü plana projeye karşı çıkmak, kamunun malını, kamu adına korumak her yurttaşın, her kurumun görevidir” dedi. 
Açıklamanın sonunda, 27 Ekim Çarşamba günü saat 11.00’da keşif ve bilirkişi incelemesi yapılacağı tekrardan vurgulanarak, “Başta kenti korumakla sorumlu olduğunu ve bu mücadeleye devam edeceğini belirten İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer olmak üzere, kentin tüm yöneticileri, başkanlarını, milletvekillerini, İzmir halkını, Yarımada’ya sahip çıkmaya, mücadelemize ortak olmaya, Çeşme adliyesi önünde toplanmaya davet ediyoruz” çağrısında bulunuldu.

Editör: Haber Merkezi