Türkiye, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası olağanüstü günler yaşamaya başladı. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içerisinde FETÖ’cü olduğu iddia edilen ve darbe girişiminde bulunan bir grup askerin bu hamlesi sonrası, hem güvenlik güçleri içerisinde hem de kamu kurumlarında görevden almalar hız kazandı. Şu ana kadar birçok kurumda 46 bin memur görevden uzaklaştırılırken bu sayı her geçen gün artarak devam ediyor. 9 Eylül Gazetesi'den Umut Karakoyun'un haberine göre; Darbe girişimi sonrası İzmir Valiliği de harekete geçti. Valilik, resmi yazı ile İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan 6 bin memurun listesini istedi. Memurların isim listesi, kimlik bilgileri ve sicillerinin kendilerine gönderilmesini isteyen İzmir Valiliği, çalışanları tek tek inceleyecek. İZSU ve ESHOT personelinin de bilgilerini isteyen Valilik, tüm çalışanları mercek altına alacak.

HAKSIZSA DAVA AÇIN

Süreç sıkıntılı. Bu dönemde cemaatle bağı olmayan ancak belirsizlik ortamında memuriyet hakkı elinden alınan personel hakkını hukuki yollardan arayabilir. Tüm Bel-Sen Ege Bölge Avukatı Nazan Sakallı Aktaş, haksızlığa uğradığını düşünen personelin dava açması gerektiğini söyledi. Aktaş şunları söyledi: “15 Temmuz’da yaşanan darbe girişiminin ardından OHAL ilan edildi ve 667 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname çıkartıldı. Her ne kadar Kararnamenin 10. maddesinde ‘Bu Kanun Hükmünde Kararname kapsamında alınan kararlar ve yapılan işlemler nedeniyle açılan davalarda yürütmenin durdurulmasına karar verilemez’ hükmü ve Anayasa’nın 148. maddesinde ‘olağanüstü hallerde, sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin şekil ve esas bakımından Anayasa’ya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesi’nde dava açılamaz’ hükmü bulunsa da yapılan idari işlemlerin iptali için dava açılmasına engel bir hukuki düzenleme mevcut değil. Bu nedenle yapılan haksız işlem nedeniyle mağdur olan kamu görevlilerinin yasal süresi içerisinde dava açmaları, ileride hak kayıplarına uğramamaları açısından önem arz ediyor” dedi.

Ciddi mağduriyetlere gebe

OHAL kararnamesinde “Görevine son verilenler bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemez, doğrudan veya dolaylı olarak görevlendirilemezler; görevinden çıkarılanların uhdelerinde bulunan her türlü mütevelli heyet, kurul, komisyon, yönetim kurulu, denetim kurulu, tasfiye kurulu üyeliği ve sair görevleri de sona ermiş sayılır” hükmü yer alıyor. Avukat Nazan Sakallı Aktaş, “Bu düzenlemenin temel çelişkilerinden biri; bahsi geçen kamu görevlilerinin yasa dışı örgütlerle irtibatı veya bağı olduğuna dair kararın kim tarafından verileceğine ilişkindir. Zira bir kişinin yasa dışı bir örgüte üye olup olmadığı ancak adil bir yargılama faaliyeti sonucunda kesinlik kazanabilir. Yargı yetkisinin OHAL ya da sıkıyönetim dönemlerinde devredilmesi mümkün değildir. Ayrıca düzenlemede yalnızca yasa dışı örgütlerle üyelik ilişkisi değil her türlü iltisak ya da irtibatın da kamu görevinden çıkarılma sonucunu doğuracağı belirtilmiştir. Bu durumun da ne şekilde belirleneceğine dair bir netlik bulunmamaktadır. Düzenlemenin devamından en üst amir tarafından bu konuda işlem yapılacağı anlaşılmaktadır. Bu düzenleme, hakkında yargı kararı olmayan ve bahsi geçen örgütlerle uzaktan yakından alakası bulunmayan kişiler ve onların aileleri açısından çok ciddi mağduriyetler oluşturmaya gebedir” diyerek doğabilecek sorunlara dikkat çekti.

Siyasi cadı avına dönüşebilir

Tüm Bel-Sen İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Ulus Bozkır konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede şunları söyledi: “Eşitliği, özgürlükleri, demokrasiyi, kardeşliği, barışı ve hukukun üstünlüğünü hep savunduk; bundan sonra da koşullar ne olursa olsun savunmaya devam edeceğiz. Bu değerlerin yerleşmediği ülkelerde her zaman bir seçenek olan darbe en çok emekçilerin hak ve özgürlüklerini geriletmektedir. İster askeri ister sivil darbe olsun emekçilere zarar verecek hukuksuz bütün uygulamalara karşıyız. Hükümet bu darbe sürecini fırsata dönüştürerek kendisine muhalif bütün kesimleri tasfiyeye yönelebilir, darbe girişimine karşı yürütülen süreci siyasi bir cadı avına dönüştürebilir. Biz herkesin temel hak ve hukukunun korunmasını ve soruşturmaların evrensel hukuk ilkeleri içerisinde kalınarak yürütülmesi gerektiğini savunuyoruz. Ayrıca bu süreçte uzun süredir gündeme getirilen ve kamu emekçilerinin en büyük kazanımı olan iş güvencesini kaldırmaya dönük uygulamalara karşı emekçilerin uyanık olması gerekmektedir.”

Editör: Haber Merkezi