TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Türkiye Varlık Fonu’nun 2022 Yılı Mali Tabloları ve Faaliyetleri ile İlgili Denetim Raporlarının görüşmeleri sırasında usul üzerine söz alan İzmir Milletvekili Plan ve Bütçe Komisyon Sözcüsü Rahmi Aşkın Türeli Hatay Milletvekili Can Atalay konusuna değindi. Konu ile ilgili açıklamada bulunan Türeli şunları söyledi:

“Her zaman Parlamentonun üstünlüğü, Parlamentonun yürütme üzerindeki denetiminin ne kadar önemli olduğunu konuştuk ama Can Atalay, seçilmiş bir milletvekili iken Meclis kararıyla milletvekilliği düşürüldü; bunu hiçbir şekilde kabul etmiyoruz. Eğer egemenlik kayıtsız şartsız milletinse seçilmiş olan yani seçime girmiş olan bir kişinin milletvekilliğinden düşürülmesini hiçbir şekilde kabul etmiyoruz. Üstüne üstlük Anayasa madde 153'teki Anayasa Mahkemesi kararlarının herkesi bağladığı çok açıkken böyle bir şeyin yapılması çok açık ve net olarak Parlamentoya ve siyasi sisteme yapılmış bir darbedir. Burada Yargıtay ile Anayasa Mahkemesi arasındaki bir uyuşmazlık, çekişme ve anlaşmazlık üzerinden -ki biz bunu konuştuğumuz zaman bu hukuki krizi, devlet krizini ve siyasi krizi çözmesi gereken, bir hakem pozisyonuna giren iktidarın bu tutumunu hiçbir şekilde anlamıyoruz, anlamadık, anlamayacağız. Bu anlamda da bunun ne kadar yanlış olduğunu yeniden ifade etmek istiyoruz. Yapılması gereken, Parlamentonun seçilmiş milletvekiline sahip çıkmasıydı.” dedi.

3 ay gecikme ile görüşüyoruz

Türeli, Varlık Fonu’nun denetim raporlarının komisyona geç gelmesi ile ilgili eleştirilerini “6741 sayılı Kanun'un 6 numaralı "Denetim" başlıklı maddesi: “Şirket, Şirket tarafından kurulacak diğer şirketler, Türkiye Varlık Fonu ve Türkiye Varlık Fonu bünyesinde kurulacak alt fonların bir önceki yıla ait mali tabloları ile faaliyetleri, her yıl ekim ayında Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonu tarafından, birinci ve ikinci fıkralar kapsamında hazırlanan ve Cumhurbaşkanlığı tarafından gönderilen denetim raporları üzerinden görüşülerek denetlenir.” diyor.

Normal şartlar altında Ekim ayında gelmesi gerekirken, Ekim’in sonunda da gelebileceğini düşündüğümüzde Kasım, Aralık, Ocak, 90 günlük bir gecikme olduğunu görüyoruz ki daha önceki yıllarda da benzer gecikmeler var. Neden böyle bir gecikme var? Eğer bir sorun varsa, raporların hazırlanması süreci içinde, zamana ilişkin bazı kısıtlar varsa yani raporlar yetişmiyorsa o zaman gerekirse bir kanun değişikliği yapılır, buna ilişkin yeniden bir hukuki norm konulur ortaya. Burada Ekim ayı ifadesi varken biz Ekim ayında görüşmeyip, şubat başında görüşüyoruz. Bunun nedenini öğrenmek istiyoruz.” sözleri ile ifade etti.

Editör: Duygu Kaya