İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Başkanı Buğra Gökce, İBB soruşturması kapsamında tutuklu bulunduğu cezaevinden kaleme aldığı yeni mektubunda, doğaya ve özgürlüğe duyduğu özlemi dile getirdi. “Çimen Kokusu” başlıklı yazısında Gökçe, cezaevi avlusunda sabah yürüyüşü sırasında hissettiği duyguları anlattı.
Gökçe, 195 günün ardından ilk kez çimen kokusunu hissettiğini belirterek, bu anı “Sanki İPA’da orman içinde yürüyorum. Ya da bir park içindeymişim gibi. Kendimi bir hoş ve mutlu hissettim” sözleriyle anlattı.
Gökce’nin paylaşımı şu şekilde:
“ÇİMEN KOKUSU
Bir önceki gece iyi uyumamış olmaktan dolayı dün gece biraz fazla uyudum. Sabah spora birazcık gecikmeli çıktım.
Spora çıktım derken avlumu kastediyorum. Çevresi 20 adım tel çit ve örgüyle sınırlı gökyüzü 22 metrekarelik çamaşır iplerinin iyice sarktığı geniş, avlumu!
Yürürken bir garip his doldu içime… Sanki İPA’da orman içinde yürüyorum. Ya da bir park içindeymişim gibi. Bir duraksadım. Gözlerim de açık, düş filan da kurmuyorum. Neden böyle oldu diye. Kendimi bir hoş ve mutlu hissettim. Sonra dikkatlice havayı içime bir daha çekince anladım ki burnuma mis gibi bir çimen kokusu geliyor. Muhtemelen hiç görmediğim cezaevi çevresinde yakında bir yerde çimenlik bir alan var. Ve yine muhtemelen bu sabah o çimlerde bir “biçme operasyonu” yapıldı. Onun kokusu burnuma gelip içime doldukça ben de kendimi orman içinde, parkta yürüyorum sandım. 195 gün sonra ilk kez çimen kokusu aldım. Bu ne güzel bir şey…
Sizler muhtemelen çimlerin yanından geçerken o yeşil rengin güzelliğini kanıksamışlığınızdan olsa gerek çok da fark etmiyorsunuz. Ya da yakınınızda bir çim biçilse farkında bile olmuyorsunuz. Ben dışarıdayken yeşilin kıymetini bilmeye çalışanlardan biri olsam da bu “çimen kokusunun” ne kadar kıymetli olduğunu asla bilemezmişim.
O doğanın, yeşilin kokusu insana verdiği hissiyat beni öyle müthiş yerlere götürdü ki…
O çimen kokusunda seni aramak var ya” diye menekşe ile çimeni değiştirerek en sevdiğim “Bu hep böyle gider mi?” mırıldandırdı bana. Menekşe pek kokmaz… Kokmayan da bile hissettiği o kokuyla sevdiğini arayan bulan müthiş üstaddan mülhem ben anca burnuma bu kadar güzel gelen çimen kokusu ile sevdiklerimi hissettim, düşündüm. Zira çok yolum var daha..
195 gündür maydanoz görebildiğim kadar ayırt edebildiğim yeşile ne kadar hasretim…
Oysa “beyaz adam” betonun yenebileceğini sanıyor!
Zeytinlikleri dahi yapılaşmaya, madene konu ederken gösterdiği hoyratlıkla sadece “Dolar Yeşili”ni biliyor. Çimen kokusunu, ağaç reçinesini, zeytin küspesini, ot ferahlığını bilse de unutmuş olanlar ile çimen kokusunu avlusunda içine çekebilenler arasında bir “yaşamı savunmak” kadar bir “yaşama sevinci” boyunca ve “yürek derinliği-kıpırtısı-sevgisi” hattında avlularca fark var!"