Batuhan KAYA/İz Gazete- Eğitim kurumlarında gerçekleştirilen dinci uygulamalarla sık sık gündeme gelen Çevreme Duyarlıyım Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES) projesine yönelik tepkiler artarak devam ediyor. İzmir’de ÇEDES hakkında devam eden eylem, tepki ve basın açıklamalarına bugün bir yenisi daha eklendi. Bornova Laik Eğitim Demokratik Yaşam Platformu, Bornova Çarşı girişinde ÇEDES’e yönelik basın açıklaması gerçekleştirdi. Platform adına açıklamayı okuyan Eğitim – Sen 4 No’lu Şube Sekreteri Evren Nesil Dinçel, “Çevreme Duyarlıyım Değerlerime Sahip Çıkıyorum” (ÇEDES) projesi adı altında okullarda imam, vaiz ve din görevlileri ‘manevi danışman’ ve ‘öğretici’ adı altında etkinliklere katılırken, öğrenciler camilere götürülmeye, imamlar okullarda ‘konferans’ vermeye devam etmektedir.” dedi.

“MEB dini öğeleri eğitime yerleştiriyor”

Milli Eğitim Bakanlığı’nın laiklik ilkesini hiçe sayarak dini öğeleri eğitim sistemine yerleştirdiğini ifade eden Dinçel, “MEB tarafından eğitim müfredatının dini değerler çerçevesinde biçimlendirilmesinden okullarda dini etkinlikler üzerinden somut uygulamalara kadar hemen her alanda dini öğeleri eğitim sürecine adım adım yerleştirilmektedir. Bu durumun son örneği Geçtiğimiz 22 yıl içinde, eğitim biliminin en temel ilkeleri ve öğrencilerin gelişim süreçleri yok sayılarak hayata geçirilen dinselleştirme adımları, öğrenciler ve veliler üzerinde yoğun psikolojik baskı oluşturmaya başlamıştır” dedi.

“Eğitim sistemi inanç ve mezheplerin kurallarıyla kuşatılıyor”

ÇEDES sayesinde eğitim sisteminin inanç ve mezheplerin kurallarıyla donatıldığını kaydeden Dinçel, “Her türden dini inancı istismar ederek çocuklarımızı ve toplumu ‘tek din, tek mezhep’ anlayışı üzerinden ‘tek tip’ hale getirmeye çalışma girişimleri kabul edilemez. Türkiye’de yaşanan yoğun dinselleşme, eğitim sürecinde dinsel sömürüye kaynaklık eden kimi pratik uygulama ve söylemlerin yaygınlaşması, son yıllarda eğitimin bütün kademelerinde yaşanan temel bir sorun olarak dikkat çekmektedir. MEB, sözde dernek vakıf adı altında cemaat ve tarikatları Diyanet, dini vakıf ve derneklerin iş birliği ile okul içinde ve dışında öğrencilere yönelik olarak hayata geçirilen dini faaliyetler, eğitim sisteminin adeta belli bir inanç ve mezhebin kuralları ve uygulamaları ile kuşatılması anlamına gelmektedir” diye konuştu.

“Manevi değerler adı altında…”

Manevi değerler adı altında belli bir inancın tek doğru olarak öğretildiğini söyleyen Dinçel, “Hiçbir toplum birbirinin aynı ve tamamen aynı düşünen, aynı inancı paylaşan, aynı ‘manevi değerleri’ benimsemiş insanlardan oluşmaz. Laiklik anlayışı gereği farklı, inanç, düşünce ve değerler karşısında tarafsız olması gereken bir devletin, sadece bir dinin ve mezhebin öğretilerini, sadece belli bir inancın benimsediği manevi değerleri öğrencilere ‘tek doğru’ olarak öğretmeye çalışması farklı inançtan öğrencilere yönelik ayrımcılık yapmak anlamına gelmektedir” dedi.

“Geri kuşatmaya teslim olmayacağız”

ÇEDES’le gerçekleştirilen gerici kuşatmaya asla teslim olmayacaklarını söyleyen Dinçel açıklamayı şöyle noktaladı:
“Türkiye’de yıllardır bizzat iktidar eliyle hayata geçirilen ve birbirinden ayrı olması gereken eğitim alanı ile inanç alanlarının birbirine karıştırılmasına yönelik her türlü uygulamadan derhal vazgeçilmelidir. Diyanet İşleri Başkanlığı başta olmak üzere, dini vakıf ve derneklerin okullardaki faaliyetlerine son verilmelidir. Laik eğitimden ve laiklik ilkesinden uzaklaşıldığında bu ülkenin kurucu değerlerine küfreden Şevki Yılmaz’lar çıkacaktır. Laiklik ilkesini ortadan kaldırdığınızda bir cadı avı gibi sokaklarda kadınların yaşam biçimine müdahale eden, onları toplumsal yaşam alanları ve eğitim sisteminin içinde istemeyen Taliban zihniyeti ortaya çıkacaktır. Bizler karanlık Taliban zihniyetine karşı aydınlık yarınları sokak sokak, mahalle mahalle oluşturacağız ve bu gerici kuşatmaya asla teslim olmayacağız."

Editör: Esra Seyirden