İZ GAZETE - İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile gazetemiz yazarlarının gerçekleştirdiği buluşmada Soyer’in gazetemiz yazarlarının sorularına verdiği yanıtları İz Gazete okuyucular ile paylaşmaya devam ediyoruz. Yazı dizisinin ilkinde Tunç Soyer’in Cumhuriyet Halk Partisi’nde devam etmekte olan kongre sürecine ilişkin ikincisinde ise Soyer’in siyasete bakış tarzı ve ‘Gökdelen’ tartışmasının perde arkasında yaşananları okuyucularımıza aktarmıştık.

Tunç Soyer yazı dizisinin üçüncüsünde ise Soyer’in İzmir Büyükşehir Belediyesi’ndeki kadro planlamasına ilişkin demeçlerini İz Gazete okuyucuları ile paylaşıyoruz.

‘FARK GÖZETİLMEMİŞ’

Türkiye’de ve İzmir’de insan malzemesinin üç aşağı beş yukarı aynı olduğunun altını çizen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, mevcut kadro ile en iyi başarmanın önemine değindi. Soyer, “Büyükşehir’de gördüğüm en büyük eksiklik, iyi çalışan ile iyi çalışmayan arasındaki fark gözetilmemiş. Ya da bu fark önemsenmemiş. Bunu ortaya çıkarmak lazım. Çünkü; başka bir kent, başka bir ülke, başka bir dünya diyorsanız, önce ‘başka bir belediyeyi’ kurmanız lazım. Bunu nasıl yapacaksınız? Fatma gitsin, Ayşe gelsin, Ali gelsin diyerek değil... Çünkü üç aşağı beş yukarı aynı meziyetler ve zaaflar ile karşılaşıyoruz. O zaman bütün mesele, ‘Mevcut kadro ile nasıl daha iyi bir iş ortaya koyarım’sorusuna yanıt bulmakta” ifadelerini kullandı.

Soyer, “İzmir Büyükşehir Belediye çalışanlarının bir kantinleri bile yok. Bir ortak yaşam alanları yok, bir ayrıcalıkları yok. Kendilerini o konuma ait hissetmelerini sağlayacak bir yapıları yok. Bunun için bir şeyler yapıyoruz.Bunlardan birincisi Konut Yapı Kooperatifi, ikincisi ise dinlenme tesisi kuruyoruz. Bir de ödül mekanizması getiriyoruz. Yani başarılı olanları ödüllendireceğimiz, bir çalışma yapacağız” diye konuştu.

Ödül sisteminin yanında ceza sisteminin de olacağını ifade eden Soyer, sözlerini şöyle sürdürdü: “Mesela ben her sabah sahilde koşuyorum, orada bir çocuk var her sabah denizi temizliyor. Onu her gün görüyorum. O beni görmüyorum. Bereyle filan oluyorum, tanımıyor beni. Büyükşehir Belediyesi’nin temizlik çalışanı. Her sabah aynı kararlılıkla bunu yapıyor. Her sabah altıda yapıyor bunu, o saatte gözetlenmiyor da üstelik. Bu çocuğun ödüllendirilmesi gerekir. Burada bir mekanizma kuruyoruz. Bu kentte çalışmaktan mutlu hissedeni ödüllendirmeniz lazım ki ben de bunu yapmalıyım demeli. Aynı şekilde cezayı da başlatacağız, çalışmayanı da cezalandıracağız”

‘ENTEGRE ETMEMİZ LAZIM’

Soyer ayrıca “Bu memleketteki en büyük eksikliklerden bir kamu görevlillerinin yapmadıkları işlerden dolayı sorumlu tutulmamaları... Hukukta böyle bir boşluğumuz var bizim. Bu ataleti özendiren, topu taca atmayı özendiren, sorumluluk almamayı özendiren bir hukuk normu. Bunun büyük bir eksiklik olduğunu düşünüyorum. Bunu düzeltecek tek şey çalışanların vicdanlarını hayata sokmak” dedi.

Ulaşıma ilişkin de konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ulaşımda nitelikli bir kadrosunun bulunduğunun altını çizdi. Soyer, “Ulaşım Master Planı’na saygı duyuyorum. Çok ciddi bilimsel bir çalışma var arka planında. Bisikleti ve yaya alanını daha fazla geliştirmek adına bir şeyler söyleyebiliriz. Ulaşımda daha çevre dostu planları ortaya koymak gerekir diye düşünüyorum. Çünkü öyle bir öngörü yok. Bizim yenilenebilir enerji kaynakları ile beslenecek ve karbon salınımını azaltacak birtakım çözümleri bu kente entegre etmemiz lazım” diye konuştu.

BÜYÜKŞEHİR ÇALIŞANI TÜRKİYE İÇİN UMUDU TEMSİL EDİYOR

Tunç Soyer isminin temsil ettiği şeyin yüzde 58 oy alarak İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığına seçildiğini ve kendisinin de buna layık olmak için özen gösterdiğinin altını çizen Soyer, “Buna kimsenin toz kondurmaya hakkı yok. Herkes ki buna ben dahil bunun için be gerekiyorsa yapmalıyız. Herkes kendi ekmek parasını kazanmakla meşgul, eyvallah. Ama Büyükşehir Belediyesi çalışanının hayatı sadece bundan ibaret olamaz, çünkü o bir umudu temsil ediyor. Türkiye için umudu temsil ediyor. Bunun gereğini yapmayan bunu anlamayana geri dönüp ağlayacak vaktim yok benim. Dolayısıyla da cezayı hak ediyor ve cezayı görecek. Özetle kadro meselesine ben Ahmet, Mehmet , Ayşe Fatma diye bakmıyorum. Bir kurumsal aidiyet ve kurumsal aidiyetin içeriği diye bakıyorum” şeklinde konuştu.

Yarın: Soyer, Kültürpark’ın geleceği hakkında ne düşünüyor?

Editör: Haber Merkezi