İzmir Büyükşehir Belediyesi iştiraki İZBETON’a yönelik yolsuzluk soruşturması kapsamında "ihaleye ve edimin ifasına fesat karıştırma" ve "nitelikli dolandırıcılık" suçlamasıyla haklarında dava açılana 11’i tutuklu, 19 Eylül’de Aliağa Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki mahkeme salonunda hâkim karşısına çıktı. CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu ve Eski İzBB Başkanı Tunç Soyer’in tutuklu yargılandığı ‘kooperatif’ dosyasında, ilk duruşma 3 oturumda gerçekleştirildi. 3. Oturumun sonunda 5 sanık için tahliye kararı çıkarken, aralarından Soyer ve Aslanoğlu’nun da bulunduğu 6 kişinin tutukluğu devam etti. Dava 13 Ekim’e ertelendi.

İzTV’de yayınlanan Nil Kahramanoğlu ile Gündem Özel’in konuğu olan Avukat Dr. Murat Aydın, duruşmaya dair değerlendirmelerde bulundu.

İlk günden itibaren yaşananlara dair konuşan Aydın, “Bir ceza davasına konu olmayacak hukuk uyuşmazlığını görüyoruz Ağız Ceza Mahkemesi’nde. Bu davanın olağanüstü koşullarda görülmesiyle ilgili maalesef her şey yapıldı. Mesela, ilk gün bu duruşmanın bir cezaevi yerleşkesinde yapılmasına karşı çıktık. Adliye’de büyük duruşma salonlarımız var, yeterli mekânlar var. Ancak mahkeme duruşmayı cezaevi yerleşkesine aldı. Bu konudaki kararını bize bildirmedi. Bu karara karşı bir itiraz hakkını bize tanımadan doğrudan oraya götürdü. Başlangıçta bu duruma karşı itirazlarımızı dile getirdik. Yargılama boyunca istediğimiz, konunun hukuk zemininde kalması ve hukuk bir tartışma yapılmasıydı. Bu hukuki tartışmanın da olağan şekilde yapılmasını bekliyorduk ama maalesef yargılamanın mekânsal olarak başka bir yere taşınması olağanüstülüğe çevirdi. Buna itiraz ettik” diye konuştu.

“Olağanüstülük hâli”

Mahkemede yaşanan usulsüzlükleri anlatmaya devam eden Aydın, mahkeme salonunda sanıkların arasına jandarma personeli oturtulmasının da tepki topladığını ifade etti. Aydın, “Buna da itirazlarımızı sunduk ve mahkeme jandarmaların aralarda durmasını değiştirdi, kaldırdı. Arkadaşlarımızın biraz daha, görece normal koşullarda kalmalarıyla ilgili işlem yaptı. Bu dava normal bir adli soruşturmanın konusu ise bu önlemler neden? Arkadaşlarımız bir suç saikiyle hareket etmiş kişiler değil ama iddianın doğru olduğu söylense bile bu koşullar aynı iddialardan yargılanan insanların muhatap olduğu koşullar değil. Bize neden bu olağanüstülük yapılıyor. Adaletin en önemli göstergelerinden birisi eşit durumda olan kişilere eşit muamele yapmaktır. Bu durumdaki hangi sanıklar için bu durum uygulanıyor ki bizim arkadaşlarımız için de uygulanıyor diye söyledik. Söylemeye de devam edeceğiz. Adli makamlar sanıkların kim olduğuna göre hareket etmez. Sanıkların mevcut ya da önceki unvanlarına göre de hareket etmez. Hep söylüyoruz. Yargılanmaktan bağımsız değiliz. Yargılanmaktan kaçındığımız yok ama bu yargılamanın adil, dürüst, eşit koşullarda ve tutuksuz şekilde yapılmasından başka bir talebimiz yok. Hesap vermekten çekinen kişiler de değiller yargılananlar. Bu hesabın hukuka uygun sorulmasından ve söyledikleri makul ve mantıklı cevapların dikkate alınmasından başka bir derdimiz yok” açıklamasında bulundu.

“Farklı kararlar var”

Davanın siyasi bir amaç taşıdığı eleştirilerini yineleyen Aydın, şöyle konuştu:

Gediz Elektrik duyurdu: İzmirliler dikkat,mumları hazırlayın 18 ilçede elektrikler kesilecek
Gediz Elektrik duyurdu: İzmirliler dikkat,mumları hazırlayın 18 ilçede elektrikler kesilecek
İçeriği Görüntüle

“Ben de diğer avukat arkadaşlarım da defaatle dile getirdik, bir hukuk mahkemesinde, ticaret mahkemesinde görülmesi gereken bir uyuşmazlığın, bir ceza mahkemesinde tartışıldığını meslek hayatımızda ilk kez görüyoruz. Bir ticaret mahkemesine konu olacak alacak-verecek meselesinin, inşaatlar zamanında yapıldı mı yapılmadı mı meselesinin, bir kooperatif uyuşmazlığına ilişkin bir uyuşmazlıkla ilgili tartışmalar hukuk mahkemelerinde tartışılır. Oysa bir ceza hukuku kapsamındaki bir davaya muhatabız. Bir ceza davasına konu olmayacak hususları ceza mahkemesinde anlatmaya çalışıyoruz. Dün savunmamda da bahsettim, şu durumdayız; suyun ıslak olduğunu, güneşin sıcak olduğunu anlatmaya çalışıyoruz mahkemeye. Bu kadar açık, bariz bir hususta mahkemeye dert anlatmaya çalışıyoruz. Yapılmış işlerin ortada olduğunu, kimsenin bir yere kaçmadığını anlatmaya çalışıyoruz. Şu anda Karşıyaka’dayım. Davaya konu olan Örnekköy’deki kentsel dönüşüm alanı tam karşımda duruyor. Burada yapılmakta olan inşaatları görüyorum. İnşaatlar devam ediyor. 3. ve 4. etaplar oldukça ilerlemiş durumda. Yüzde 60’ı geçmiş vaziyette. Örnekköy kooperatiflerinin birsinde sadece 1 yıl yönetim kurulu başkanlığı yapmış hem de o kooperatifin üyeleri tarafından seçilerek başkanlık yapmış Şenol Aslanoğlu tutuklu. İZBETON A.Ş.’nin yönetim kurulu üyelerinin bir kısmı tutuklu bir kısmı değil. Tutuksuz olan arkadaşların neden tutuksuz olduğunu sorgulamıyoruz çünkü onların tutuksuz olması lazım. Dava olmaması gereken bir şey bu. Ama tutuklu olanların tutukluluğunu izah edecek bir neden yok. Aynı sorumluluğa sahip olan insanlarla ilgili farklı kararlar var. Kimi kooperatif başkanlarıyla ilgili dava bile yok. Bunların ayrımı nedir? O zaman aklımıza, tutuklu insanların siyasi konumları geliyor. O zaman ‘Şenol Aslanoğlu, CHP’nin İzmir İl Başkanı olmasaydı bu işlere muhatap olmazdı’ sözümüz anlam kazanıyor.”

“Serbest bırakılsınlar”

13 Ekim’de kalan tutukluların da tahliye edilmesini beklerini sözlerine ekleyen Aydın, “CHP örgütünün kendi kongre süreci devam ediyor. Tüm arkadaşlarımız bu konudaki çabasını sürdürüyor. İl başkanımızın cezaevinde olması bu konudaki çabalarımızı zorlaştırsa da geri bıraktırmıyor elbette. Umudumuz, dileğimiz şudur ki; 13 Ekim’deki duruşmada arkadaşlarımızın serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Hukukun da bunu gerektirdiğini biliyoruz. Ve 13 Ekim’deki duruşmada bu dileklerimizin gerçekleşmesini istiyoruz. Bizim B planı, C planı gibi durumumuz olamaz. Arkadaşlarımız haksız yere tutuklular. Arkadaşlarımızın tahliyelerinden başka bir seçeneği hukuka, ahlâka, vicdana uygun bulmuyoruz, bulamayacağız. Bu konuda elimizden geleni yapacağız. Tüm arkadaşlarımızın savunmaların tekrar tekrar sürdüreceğiz. Özellikle dünkü duruşmadaki bütün avukat meslektaşlarım olağanüstü düzeyde kaliteli, doğru, haklı, hukuki savunmalar yaptılar. Aylardır bunun için çalışıyoruz. Elimizden geleni yapıyoruz. Arkadaşlarımızın suçsuz olduklarını biliyoruz. Bu bir inanç değil. Biliyoruz böyle olduğunu ve dava bittiğinde bunun tescil edileceğini de biliyoruz. Gelin görün ki Türkiye’de insanlar suç işlemedikleri halde ceza çekebiliyorlar ya da suç isteyenlerden bazıları cezasız kalıyorlar. Türkiye, suçluların ceza almadığı, suçsuzların cezaevinde yattığı bir ülke haline döndü. Bunun sonucunu ve yansımasını görüyoruz” şeklinde konuştu.

Mahkeme 13 Ekim’e ertelendi

“13 Ekim’deki duruşma İzmir Adliyesi’nde yapılacak. Hiç değilse mekânsal anlamdaki olağanüstülüğün giderilmesi konusundaki taleplerimizi mahkeme kabul etti. 13 Ekim günü tüm İzmirlileri, ne olup bittiğini anlamak isteyen veya arkadaşlarımıza destek vermek isteyen herkesi orada duruşmaya bekliyoruz.”

Muhabir: NİL KAHRAMANOĞLU