Gizem TABAN/İZGAZETE- Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Psikiyatristi ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Aday Adayı Prof. Dr. Şahbal Aras, İz Televizyonu’nda Özgür Coşkun ile Politik’iz programının konuğu oldu.

Neden vekilliğe talip oldu?

DEÜ Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyeliği görevinden istifa ederek CHP İzmir 1. Bölge Milletvekili Aday Adayı olan Şahbal Aras, bugüne kadar görevi gereği hukuk, sosyal hizmetler, sağlık uygulamaları ile ilgili bağlantıların içinde olduğunu ve gelinen koşulların, artık çocukların ve gençlerin sağlıklı gelişimini, sağlıklı kalmalarını, ruhsal sağlıklarının iyiye gitmesini destekleyecek şekilde olmadığını söyledi. Prof. Dr. Aras, “Bunun daha farklı olmasıyla ilgili yapılabilecekler var mı diyerek yola çıktım” dedi. Türkiye’deki gençlerin ve çocukların umutsuz olma nedenlerine dair değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Aras, aday adayı olmaya karar verme sürecini de şöyle anlattı: “Umutsuzluğu doğuran nedenlere bakmamız gerekiyor, bunları düzelttiğimizde bir dereceye kadar yol alabiliriz ama gençlere özgü de yapmamız gereken şeyler var. Öncelikle bizim mevcut yaşamımızdan mutlu olmamız gerekir. Yaşadığımız koşullar bizi mutlu edecek şekilde olduğunda daha umutlu hale gelebiliriz ve gelecekte olabileceklerle ilgili de bir endişemiz yine daha umutlu olabiliriz. Bunun yolu da toplumda bir şeyleri daha farklı kılmaktan geçiyor. Gençlerin umutsuzluğa kapılmaları bir günde olmadı. Birkaç kuşağı etkileyen ciddi sıkıntılar yaşadık. Benim uzmanlık sürecimin başlangıç dönemlerinde, yani yaklaşık 30 yıl önce, belki aile ortamı ve yaşam koşulları, ekonomik koşullar zorluk içeriyordu ama kişilerin aile ortamı, yaşam ortamı ve toplumda yaşadıkları koşullar; bu zorluklara rağmen bir dereceye kadar dayanışmayı ve devlet/adalet anlamında güvenebileceği koşulları içeren durumdaydı. Ama giderek hayatımızda şunu gördük; gençler, eğitim sürecine başladıklarında sınavı kazanabilecekler mi kaygısı oluştu ve bu sınavlarda soruların çalındığına tanık olduk. Liyakatsiz kişilerin eğitim süreçlerine devam ettiklerini ve daha sonraki aşamalarda da kariyerlerinde ilerlediklerini gördük. Bu durum, gençler açısından umudu tüketen şeylerin başında geliyor. Bunun yanı sıra gençlere yaşam ortamı olarak sunulan koşullar adil değil. Bir grup kişi çok daha rahat koşullarda, birtakım bağlantıları sayesinde bir yerlere gelebilirken kendileri çok çaba göstermelerine rağmen bir yere gelme olanaklarını görmemeleri umudu kıran şeylerin başında geliyor. Önümüzdeki süreçte özellikle iki kuşak açısından daha farklı uygulamalara ihtiyaç olduğu kanısındayım. Zaten bu durum beni bu aşamaya getirdi.”

Eğitimle ilgili hedefim var

DEÜ’de önceki yıllarda uygulanan, öğrenme sürecini olumlu etkileyen aktif eğitim sisteminin (özel bir öğrenme metodu) giderek daha azaltıldığını ve görünüşte bir uygulamaya dönüştüğünü belirten CHP İzmir Milletvekili Aday Adayı Prof. Dr. Şahbal Aras, “Başlangıçtaki süreç devam etseydi, aktif eğitimin kazanımları çok daha faydalı hale gelebilecekti. Benim bu süreçte özellikle eğitim alanıyla ilgili, birtakım yaklaşımların politikalara dönüşmesine yönelik çaba gösterme gibi bir hedefim var” dedi.

Sağlık sistemi sorunlu

Sağlık sisteminde ciddi bir özelleştirme furyası olduğunu dile getiren Milletvekili Aday Adayı Prof. Dr. Aras, sağlık sistemindeki sorunlara da değindi. Vatandaşın kaliteli ve nitelikli sağlık hizmeti almasının giderek azaldığını ve sağlık çalışanlarının da sistemden dolayı zorlandığını söyleyen Aras, “Sağlık sisteminin genel sorunlarından biri basamaklandırma… Hatta öyle bir aşamaya geldi ki, örneğin DEÜ’de ileri onkoloji yapmayla ilgili bile internetten randevu açılıyor ve hekimlerin bunun uygun olmadığını söylemesi karşısında da soruşturmalar açılıyor. Halbuki işleyişle ilgili birtakım düzenlemelerin uygulayıcılar tarafından düzenlenmesi gerekiyor.  Ama bizde nasıl bir uygulama var; idare, bütün çalışanlara randevu yazıyor ve bu yazılan randevuların duruma uygun olup olmadığı dikkate alınmıyor. Eskiden kendi randevularımızı belirlemekle ilgili bir sistem vardı ama artık yukarıdan belirleniyor. Bu da kaliteli ve nitelikli sağlık hizmetini zorlaştırıyor, ki uygulanan sistemin sonuçlarını görüyoruz; poliklinik başvuruları, acil başvuruları ve tedavi olamayan kitleler… Tüm idari kadrolar, liyakat dışındaki etkenlere bağlı olarak atanmış kişilerden oluşuyor. Bu sürecin tehlikesi, hepimizin geleceğinin ve sağlığının güvencesiz hale gelmesi sonucunu doğuruyor” diye konuştu.  

Bu böyle gitmemeli

Mevcut hükümete eleştirilerde bulunan Aras, “Günümüzdeki iletişim olanakları, maddi kaynaklar, her şey var ama bunları kullanmayan bir yönetim var. Artık bunun böyle gitmemesi gerekiyor. Zaten çocukların ve gençlerin umutsuzluğunu giderecek şeylerin başında, bunun daha farklı olacağıyla ilgili bir göstergenin, bir değişimin olması geliyor. Yeni gelen liyakatli kadroların daha farklı uygulamalar yapmasıyla çok hızlı bir toparlanma olacağını düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

Sorumlu hissediyorum

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin eski Genel Başkanı, Tıp doktoru, Akademisyen ve Eğitimci Türkan Saylan’ın öğrencilerinden biri olan ve eğitimci bir aileden gelen Aras, “Kendi tarihsel sürecim; ülkenin geldiği noktayla ilgili benim sorumlu hissetmemi sağladı. Bana verilen emeğin karşılığı olarak, bundan sonra çocuklar için, eğitim gören öğrencilerim için, hastalarım için farklı bir kulvarda çaba göstermeliyim diye düşünüyorum. Bundan dolayı aday adayı oldum” dedi.

Yön vermek istiyorum

Görev verildiği takdirde nasıl bir milletvekili olacağına dair açıklamalarda bulunan Aras, şunları söyledi: “Politik maceram 2010’da başladı, bir grup akademisyen arkadaşımla beraber CHP’ye üye olduk.  Bu üyelik sürecinde, başlangıçtan itibaren ne yapabilirim diye baktım. Sandık kurulu üyeliği yaptım, müşahitlik, mahalli çalışmaları görevlerinde bulundum.2015’te bir Sağlık Politikaları Çalıştayı oldu, o çalıştayda ruh sağlığı politikaları ile ilgili neler yapılmalı diye gözden geçirdim. 2020’de bağımlılıkla mücadeleye yönelik Bağımsız Yaşam Çalıştayı düzenlendi. Çalıştayın düzenleme kurulundaydım. Sonrasında bağımlılığa yönelik bir proje hazırlığımız oldu, o projenin eğitim uygulamalarını gerçekleştirdik. Ben eğer daha yetkili bir konumda olsam ne yaparım; birlikte ürettiğimiz bu ürünlerin hayata geçmesiyle ilgili ekiplerle çalışarak bu politikalara yön vermek isterim. Biz bir enkazın altında gibiyiz. Yeniden bir yapılanma olacak, birtakım şeyler yeniden düzene sokulacak. Bu durumu neden yaşadık diye de bakmamız gerekiyor, bunun olası etkenlerini gözden geçirmeye ihtiyaç var. Altılı masanın çalışmalarını çok önemsiyorum. Ne yapılması gerektiğini orada da görebiliriz.”

Editör: Duygu Kaya