Çanakkale’nin Ayvacık ilçesinde hayata geçirilmek istenen Jeotermal (JES) ve Rüzgar Enerji Santralleri (RES) projelerine karşı hukuk mücadelesi sürüyor
17 Aralık 2025 çarşamba günü, Çanakkale 2. İdare Mahkemesi’nde görülen davaya Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği de katıldı.
İlk duruşma, saat 10.00’da Ayvacık ilçesi Büyükhusun köyünde Bakrom AŞ tarafından açılmak istenen jeotermal kaynak arama sondajı projesi ile ilgiliydi.
Bölge halkı ile birlikte 148 davacının açtığı dava, ÇED Olumlu kararının iptali için açıldı.
Aynı gün içinde öğleden sonra arka arkaya olan iki duruşmada ise Ayvacık ilçesi Cemaller ve Söğütlü köylerinde OR Enerji AŞ tarafından yapılmak istenen Ilgardere Rüzgar Enerji Santralları Faz-II ve Faz-III projelerinin ÇED kararlarının iptali için köylülerin ve muhtarların çevre örgütleriyle birlikte açtığı davalar görüldü.
KÖYLÜLER TARLALARINI VE MERALARINI VERMEK İSTEMİYOR
Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği temsilcisi Özlem Akkaya, Çanakkale Adliyesi önünde yaptıkları basın açıklamasında ÇED kararlarının iptalini talep etti. Köylüler de söz alarak tarlalarını, meralarını vermek istemediklerini köylerinin hemen yanında yapılması planlanan bu projeyi istemediklerini dile getirdiler.
ILGARDERE RES PROJESİNDE "PARÇALAYARAK YÖNETME" STRATEJİSİ UYGULANIYOR
Derneğin açıklamasından bir kısım şu şekilde:
“FAZ III için ÇED Olumlu kararı çıkmadan önce şirket bu kez de “Kapasite Artışı” adı ile 4. Proje için 06.06.2024 tarihinde ÇED süreci başlattı ve 15.08.2024'de ÇED Olumlu aldı. Karar yine derneğimiz, köylüler ve muhtarlar tarafından dava edildi. Esas no: 2025/123 olan dava süreci devam ediyor.
Ilgardere RES için toplam 4 ayrı ÇED süreci yürütülmüştür.
ÇED Yönetmeliği’nin arkasından dolanarak kısa yollara başvurmak ve bir an önce alana yerleşmek için şirketler projeleri parçalamakta ve ayrı ayrı ÇED süreçleri yürütmekteler. Bu durumda ÇED süreçlerini takip etmek ve her birine ayrı ayrı davalar açmak bizler için oldukça yorucu ve masraflı olmakta.
“ÇEVRE DAVALARI KAMU DAVASI SAYILMALI”
Dava harçları ve bilirkişi ücretlerinin astronomik rakamlara ulaşmış olması hak arama mücadelemizde büyük bir engel olarak karşımıza çıkmakta ve caydırıcı olmaktadır. Çevre davalarının kamu davası sayılarak giderlerinin hazine tarafından karşılanması gereklidir. Aksi durumda artık dava açamayacak hale geleceğiz.
Enerjide “Yeşil Dönüşüm” yaklaşımı ile, yenilenebilir enerji sınıflamasında jeotermal enerji santralları ve Rüzgar Enerji Santralları için çok sayıda ruhsat ve lisans verilmektedir. Halkın gerçek enerji ihtiyacına göre değil, şirketlerin karı odaklı bir enerji politikası izlenmektedir. Proje alanları için yer seçimlerinde de son derece hoyratça davranılmakta, tarım alanları, meralar, ormanlık alanlar, köylülerin yaşam alanları gözden çıkartılmakta ve şirketlere peşkeş çekilmektedir.
Uzmanların belirttiği gibi ülkemizin halihazırdaki enerji kurulu gücü ihtiyaçtan fazladır. İktidar tarafından, kömürden çıkış planı olmayan ve sermayeye daha fazla kazanç sağlayan, hiçbir kamu yararı olmayan bir enerji politikası yürütülmektedir. Oysa öncelikle enerji tasarrufu yaklaşımı benimsenmeli, kayıp kaçaklar önlenmeli, gerçek enerji ihtiyacı saptanarak enerji üretimi planlanmalıdır. Enerji santrallarının yer seçimlerinde de son derece dikkatli olunarak doğanın ve tüm canlıların yararı gözetilmelidir.
RANT İÇİN DEĞİL, HALK İÇİN ENERJİ!”
NE OLMUŞTU?
Çanakkale ilinin Ayvacık ilçesine bağlı Cemaller, Söğütlü ve Keçikaya köylerini kapsayan ve OR Enerji tarafından yapılmak istenen Ilgardere Rüzgar Enerji Santrali (RES) projesinin II. ve III. fazları için verilen “ÇED Olumlu” kararlarının iptali için Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği ve köylüler tarafından açılan dava kapsamında keşif ve bilirkişi incelemesi, 27 Şubat 2025 tarihinde yapılmıştı.
Tarım ve hayvancılık ile geçimlerini sürdürdüklerini söyleyen köylüler, tarlalarını ve meralarını kaybetmek istemediklerini ifade ettiler. Yöre halkı, projenin I. fazı içerisinde Cemaller köyünün hemen bitişiğinde yapılan 3 adet türbininin çalışmasından şikayetçi olduklarını ve uyuyamadıklarını belirtmişlerdi.
