Yüz binlerce insanın yüreği tribünlerde aynı anda kırıldı. Bazen çıt çıkmadı stattan, bazen gözyaşıyla doldu sesler. Ve o umut – hep var olan o ince sızı – bu kez bir isme tutundu: Sadettin Saran.
Saran’ın başkan seçilmesi, Fenerbahçe’de sadece bir yönetim değişikliği değil. Bir kırılma anı. Kimisi onun sporculuğuna güveniyor, kimisi iş hayatındaki kararlılığına. Kimisi de sadece Ali Koç nefretine. Ama herkesin içinde aynı cümle yankılanıyor: "Belki bu defa olur."
Umutla Başlayan, Sessizce Yiten
Ali Koç başa geldiğinde de benzer bir heyecan vardı, kim inkâr edebilir ki? Kulüp yıllar sonra vizyon sahibi, güçlü bir figüre kavuşmuştu. Gerçekten de birçok doğru adım attı. Borçlar yapılandırıldı, kulüp daha kurumsal bir yapıya kavuştu. Ama futbol sahada kazanılıyor... Ve maalesef o başarı bir türlü gelmedi.
Her sene sil baştan – yeni teknik direktör, yeni planlar, sonra yine hüsran. Her sezon, “Bu sene bizim yılımız” denildi... Olmadı. Belki de en çok da taraftarla yaşanan kopukluk can yaktı. Umut vardı, ama giderek yorgun bir umuda dönüştü.
Sahadan Gelen Bir Lider
Sadettin Saran, sadece başarılı bir iş insanı değil. O, bu ülkenin yetiştirdiği eski bir milli sporcu. Havuzdan terle çıkmış biri. Disiplini, sabrı, gerçek rekabeti yaşamış biri.
Bu, Fenerbahçe gibi başarıya aç bir kulüp için büyük fark yaratabilir. Sahadan gelen birinin yönetici koltuğunda oturması başka bir güven veriyor insana. Üstelik sadece spordan değil, iş dünyasından da sağlam birikimle geliyor. Şimdi o iki dünyayı buluşturma zamanı.
Taraftar artık laf değil, iş istiyor. Net adımlar. Şeffaflık, istikrar, başarı... Sadettin Saran bu beklentilere uygun bir profil çiziyor. Çünkü “yukarıdan” değil, “içeriden” biri gibi. Tribünde yanında bağıran insanlarla şimdi kulübü yönetiyor. Bu çok başka bir bağ.
Fenerbahçe’nin ayağa kalkması için sadece saha içi değil, kulüp kültürü de yeniden ayağa kalkmalı. Güçlü bir teknik yapılanma, sabırlı projeler, gerçek bir sistem... Zor, evet. Ama imkânsız mı? Hiç değil. Yeter ki herkes aynı sayfada buluşsun.
Fenerbahçe’nin hikâyesi yeni bir yola giriyor. Sadettin Saran sadece bir başkan değil, aynı zamanda bu camianın acılarını bilen, geleceğini yazmaya aday bir karakter. Kupalar gelir mi bilinmez ama... Bu kez umut daha farklı kokuyor.
Ve belki de bu yazı, yeniden kenetlenmenin ilk satırıdır.