"Bu tarihler arasında yüzlerce arkadaşımız çalıştığı kurumlarda ölümle yüz yüze geldi. Kimi zaman Suruç'ta olduğu gibi hastaneler basıldı, kimi zaman Urfa'da tanıklık ettiğimiz gibi hekimler ve sağlık çalışanlarının kafalarında kaldırım taşları parçalandı, bazen İzmir'de olduğu gibi aile sağlık merkezleri basılıp hekimlerin kafaları kırıldı. Sağlıkta şiddet bitmiyor, gün geçmiyor ki yeni ve planlanmış saldırılarla karşı karşıya kalmayalım. Tüm bu saldırılardan sonra kimi zaman iş bıraktık, kimi zaman hastanelerimizin, sağlık kurumlarının bahçelerine çıktık uyarı eylemleri yaptık, kimi zaman şiddete halkla birlikte 'dur' diyelim dedik. Nöbetler tuttuk ve bu şiddeti durdurmanın çarelerini bulmaya çalıştık, yürüyüşler yaptık."
Sağlıkta şiddetin önlenmesi yetkililerin harekete geçmediğini öne süren Mübeccel İlhan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Performans ve özelleştirme uygulamalarının sağlıkta şiddeti arttırdığına yönelik görüşlerimizi dikkate almadılar. Sağlıkta şiddeti önlemeye yönelik Türk Tabipleri Birliği'nin hazırladığı yasa tasarısını görmezden geldiler. Sağlık Bakanlığı dün olduğu gibi bugün de sağlıkta şiddeti önlemeye yönelik görüşlerimizi umursamıyor, taleplerimize kulaklarını tıkayarak, hekimlerin öldürülmesinde kolaylaştırıcı rol oynadı. Şiddete karşı Sağlık Bakanlığı'nı emek ve meslek örgütleri ile ortak hareket etmeye çağırıyoruz. Bu doğrultuda 17 Nisan'ın 'Sağlıkta Şiddetle Mücadele Günü' olarak kabul edilmesinin ve sağlıkta şiddeti önlemeye yönelik yasa talebimizin yaşama geçirilmesinin önemli bir adım olacağını Sağlık Bakanlığı'ndan talep ediyoruz."
Basın açıklamasının ardından katılımcılar alandan ayrıldı.
DHA