Türkiye Komünist Partisi (TKP) İzmir İl Başkanlığınca son dönemde "kriz" halini alan su sorununa ilişkin basın toplantısı düzenledi. Toplantıya, TKP İzmir İl Başkanı Tuğçe Sezen Gedik’in yanı sıra akademisyen Enver Yaser Küçükgül ve çevre mühendisi Mehmet Faruk İşgenç katıldı. TKP İzmir İl Başkanı Gedik, İzmir’de çok fazla sorun bulunduğunu belirterek, "Geçtiğimiz ay çok ciddi yangınlar yaşadık. Şimdi de çok yakıcı bir su sorunuyla karşı karşıyayız. Bu sorunlar yaşandığında merkezi idare suçu yerel yönetimlere, yerel yönetimler de merkezi idareye atıyor. Patronları değil, kamunun çıkarını düşünerek; günü kurtarmak için değil, planlı hareket ettiğinizde yapıcı formüller ortaya koymak mümkün. Yapılması gereken şey, halkın çıkarlarını merkeze almak” dedi.
Şebekeden su içilemiyorsa ne merkezi ne de yerel yönetim görevini yapıyor demektir
Akademisyen Küçükgül de merkezi hükümet ve yerel yönetimlerin on yıllardır suyu korumak için gerekli çalışmaları yapmadığını belirtti. Türkiye'de içilebilir su kaynağını korumak ve geliştirmek için hiçbir şey yapılmadığını ifade eden Küçükgül, gerek hükümetin gerekse belediyelerin suyu tahrip eden birçok çalışmasının görüldüğünü söyledi. Kaliteli suyun yeraltı suyu olduğunu bildiren Küçükgül, şunları kaydetti:
"Şehir şebekelerinde içilebilir su kalmadı. Şebekeden su içilemiyorsa ne merkezi ne de yerel yönetim görevini yapıyor demektir. Suyu parayla satmak bir ahlak sorunudur. Merkezi ve yerel yönetimler bu bağlamda ahlak ilkelerini çiğniyor demektir. İzmir’de kaliteli su yok. Tahtalı Barajı ve güney kaynakları ihtiyacı karşılıyordu ama orası içme suyu kaynağı değil. Ayrıca kuzey kaynakları dediğimiz pek çok kaynak kurutuldu. En uzak konumda Gördes Barajı. DSİ orayı belediyeye sattı ama unutulan bir şey var; barajın dibi delik.
AKP vekilinin o tesisleri gezdiğini televizyonda izledim ve şok oldum
İzmir’de sağlıklı su olmadığı gibi Çeşme’de hiç su yok. Yedi sene evvel Cumhurbaşkanı saraydan düğmeye basıp bir barajı hizmete soktu deniliyor; Karareis Barajı. O barajlar denilen gerek Karareis gerekse şehrin göbeğinde olan Kutlu Aktaş Barajı, çamurlu suları biriktiriyor. Yağmur suyu topluyor. Buralar içme suyu barajı değil, atık sudan biraz daha iyi. Geçen gün AKP vekilinin o tesisleri gezdiğini televizyonda izledim ve şok oldum. Karareis Barajı’nın önüne bir arıtma tesisi yapılmış ve orası yedi senedir bomboş. Çeşme’de bu baraj dışında iki kaynak var. Biri Kadıovacık bölgesindeki su kuyuları. Buradaki sular içmeye uygun değil ama şebekeye veriliyor. İkincisi de Kutlu Aktaş Barajı. Oradaki su çamurlu. Bundan sonra o ilçenin adı Çeşme olamaz. O adı değiştirin. Mesela 'Kuru Çeşme' yapın. Kutlu Aktaş Barajı kurudu, kuyulardan su çektikçe kuyu kurur.”
Suyun buharlaşmasını engelleyecek çalışmaya ait tüm yatırımlar kapatıldı
Küçükgül, kayıp kaçağın engellenmesi durumunda suda yüzde 40 tasarruf sağlanacağını, yüzeysel bir suyun buharlaşmasını yüzde 70 oranında azaltmak için de su molekülleri arasındaki çekim kuvvetinin artırılabileceğini anlatarak, "Bu teknolojinin uygulanması için DSİ’de 3 aylık çalışma yapıldı. Raporlar var. Genel Müdürlük o çalışma için ihaleye çıkıyordu ama ne olduysa projeler durduruldu ve suyun buharlaşmasını engelleyecek çalışmaya ait tüm yatırımlar kapatıldı” diye konuştu.
Sorun, yerel yönetim ve merkezi hükümet tarafında görmezden gelinmiş
Çevre mühendisi İşgenç de kuraklığın yeni bir sorun olmadığını bildirerek, şunları kaydetti:
“Son günlerde Çeşme ile başlayan ama diğer ilçelere de yansıyan su kesintileri gerek merkezi gerek yerel yönetimlerin halka sağlıklı, kesintisiz ve yeteri miktarda su verme konusundaki duyarsızlığının bir sonucu. Bu coğrafyada geçmişe dönük baktığımızda kuraklıkların, su kıtlıklarının süregeldiğini görüyoruz. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Karadeniz bölgesinde bile kuraklıktan bahseden birçok akademik çalışma var. Su sorunu nedeniyle kıtlıklar yaşanıyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğü yıllardır Türkiye’de çeşitli bölgelerde kuraklık yaşandığını söylüyor. Günümüzde yaklaştıkça bu kuraklık olaylarının sıklığı artıyor. Yani kuraklık, bu toprakların yabancısı olduğu bir şey değil. Dolayısıyla kuraklığa hazırsızlık yakalanmak bireyler açısından kabul edilebilir olabilir ama kurumlar açısından bunu kabul edilebilir bir yanı yoktur. Büyük bir gürültüyle gelen bir süreç var. İzmir ve çevresindeki sorun, yerel yönetim ve merkezi hükümet tarafında görmezden gelinmiş.”
Yönetimlerin İzmir’e su temini ve suyun temizlenmesi konusunda gerekli çalışmaları yapması gerekirdi
Çeşme’ye su temini yapacak barajın isale hattının yapılmadığını söyleyen İşgenç, “Yönetimlerin İzmir’e su temini ve suyun temizlenmesi konusunda gerekli çalışmaları yapması gerekirdi. Çeşme konusu... Biri 8, diğeri 7 yıl önce tamamlanmış iki baraj var. Barajla birlikte isale hattının tamamlanması ve Çeşme’ye su temininin yapılması gerekiyordu” dedi.
İzmir, iş bilmezlikler içerisinde su kesintileriyle karşı karşıya
İşgenç, İzmir'de 10 bin kilometreye yakın içme suyu şebekesi bulunduğunu bildirdi. Gördes Barajı’ndan İzmir’e su sağlayacak bir hat olduğunu söyleyen İşgenç, şöyle konuştu:
"Çeşme şebekesi ayrıdır. Çalı Barajı yapılacaktı. O, yarımaadanın içme suyu ihtiyacını karşılayacak bir baraj olacaktı. Ama ülkemizi yönetenler, orayı altın madeni yapmak için kullandılar. Gördes Barajı... O zaman başlı başına romanlara konu olacak bir mesele. 1970’li yıllarda Keban Barajını arkasından Atatürk Barajını yapabilmiş bir kurum olan DSİ’nin bugün hangi noktada olduğunun göstergesidir Gördes Barajı. Su tutamıyor. Şu anda su yok denecek kadar az. İzmir’e su veremediği gibi onun parasını da İZBB ödüyor. Bu barajın su tutmaması, bir başka kaynağın da atıl kalmasına yol açmıştır. O da Kavaklıdere Barajıdır. Ama maalesef bugün barajda su kalmadığı için oradaki arıtma tesisi de atıl şekilde duruyor. Bir yanda dibi tutmayan barajlar, diğer yandan atıl kalan alanlar. İzmir, iş bilmezlikler içerisinde su kesintileriyle karşı karşıya. 2024 yıl İZSU faaliyet raporunda, şehirde kayıp-kaçak oranının yüzde 26,77 olduğu söyleniyor. İstanbul’da bu oran yüzde 20. Çeşme’de su kayıp kaçağı yüzde 8 oranında. Orada da kayıp kaçak oranlarını azaltılması için çalışmak gerekir.”