Gizem TABAN ŞEBER- İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cumhuriyet Halk Partili (CHP) Tunç Soyer, görev yaptığı 2019-2024 yılları arasında hayata geçirdiği çalışmaları anlattı. Şato Kütüphane Bahçesi’nde gerçekleşen basın toplantısında Başkan Soyer’e İzmir Büyükşehir Belediyesi (İzBB) bürokratları da eşlik etti.
Başkan Soyer’in, “Doğru bilinen yanlışlar, yanlış bilinen doğrular” başlığıyla yaptığı açıklamalar şöyle:

Beş yılda akıl almaz saldırılar oldu

10 yıl Seferihisar 5 yıl İzBB’de çok severek çok büyük bir aşkla çalıştım. Bu süre içerisinde güzel işler yaptık ama akıl almaz saldırılarla karşılaştık; ‘Kaçakçı Soyer durdurulamıyor’ denildi, kaçakçı dediği Seferihisar Ulamış Mahallesi’nde yaptığımız bir köy fırını… Ruhsata uygun olmayan iddiası fırınla ilgili… ‘Tunç şatoda Ekrem köşkte’, dediler, şatoyu beraber gezelim. ‘Soyer İzmir’i borca batırdı’, ‘LGBT aşkı’ gibi neredeyse gün aşırı İzmirli bu manşetlerle buluşturuldu, aleyhte algı operasyonları sürdürüldü ama biz yılmadık ne yapmamız gerekiyorsa canla başla yapmaya çalıştık.

Ben şahsen kendi biyolojik sınırlarımızı zorladım, bu 5 yılda toplam 20 gün izin kulanmışım, senede 4 güne denk geliyor. Günde 6 saatten fazla uyku uyumadım. Belediyeye muhakkak önce ben geldim, Seferihisar’da da belediyeyi ben açıyordum. Maksimum çalıştım, o yüzden vicdanım rahat… Doğru bilinen yanlışları, yanlış bilinen doğruları anlatmak istiyorum, bu toplantı faaliyet raporu sunumu değil.

Şatoyu ilk kez konut olarak biz kullanmadık

Şato 1954’te şark kahvesi olarak tasarlanmış 1969’ta büyükşehre geçmiş, işletilen restoran şato adını verdiği için adı öyle kalmış. 2001 yılında tahliyesi gerçekleşmiş… Üst kattaki büyük salonlar toplantı odası, yani Aziz Bey’in ofisleri olarak kullanılmış, alt kattaki odalarda belediye danışmanlarının lojmanı olarak kullanılmış. İlk defa biz konut olarak kullanıyor değiliz.

Göreve geldiğimizde evimiz Seferihisar’daydı, hızlıca merkezi noktada belediyeye erişebileceğim bir yer aradık. Buranın bir bölümünün bize yeteceğini düşündük, bir bölümünü kütüphane yaptık. Bu süre içerisinde 3 oda 1 salon olarak kullandık, bu bahçe de yine halka açık kullanılıyor.

KÖY-KOOP sürekli soruşturma geçirdi

‘Kooperatifler üzerinden eşi Neptün Soyer’e kaynak aktardı’ denildi,  Ocak 2007-2019 arasında büyükşehir 501 milyon liralık tarım hayvancılık alımı yapmış, bizim dönemimizde bu rakam bu rakam 1.1 milyar liraya çıktı. Bizden önce sadece Tire Süt’ten yapılıyormuş biz bunu Köy-Koop üzerinden 42 kooperatife yaydık.

Çokça yapılan saldırılar neticesinde artık doğrudan doğruya belediyenin kooperatiften ürün alınması engellendi, küçük üreticinin artık büyükşehre ürün satma hakkı ortadan kalktı. Büyük şirketlerin büyükşehre süt satacağı bir tablo ortaya çıkıyor.
Köy-Koop her gün soruşturma geçirdi. 2021 yılında Cumhuriyet Başsavcılığına verdikleri dosyada toplam 1 milyon 220 bin litre süt alınmış, aldığı sütün 170 bin 800 lirası Köy-Koop’a kalmış. Bunun da 103 bin lirası belediye ile yaptığı sözleşmenin damga vergisi olarak ödenmiş. 2021’de Köy-Koop kasasındaki para 60 bin TL…

Eşim olduğu için söylemiyorum ama ilginç bir özelliği var; senelerdir Köy-Koop’da yöneticilik yapıyor, bu süreçte ne bir lira harcırah ne bir lira huzur hakkı almamıştır. Ömrünü köylünün kazanması için harcadı. İftihar ediyorum. Gönüllülükle hiçbir karşılık beklemeden küçük üretici için mücadele verdi.

Su fiyatında keyfi indirim yapılamıyor

‘Türkiye’nin en pahalı suyunu İzmirli’ye layık gördünüz’ meselesi; İzmir su fakiri bir kent ve İzmir’in su kaynaklarının yüzde 60’ı yeraltından çıkıyor, büyük bir rakam… Yeraltından çekmenin çok büyük maliyeti var. Bizde ağır maliyetler nedeniyle suyun maliyeti de yükseliyor. İZSU istediği gibi fiyat ortaya koyamaz, kar amaçlı bir kurum değildir. Yani, ‘İZSU fiyatı yüksek tutuyor, cebine para kalıyor’ mümkün değil. Yasal olarak kar edemez. Maliyetler üzerinden keyfi indirim yapması da mümkün değil. Bunların yasal dayanağı yok, bazı adaylar söylüyor ama yasal olarak mümkün değil. Suyun maliyetini yükselten başka bir şey Gördes Barajı… Bugüne kadar 767 milyon metreküp su almamız gerekirken sadece yüzde 29’unu alabilmişiz ama yüzde 100’ünü almışız gibi para ödemişiz. ‘İzmir’e suyu getirdik’ diyorlar ya getiremediniz, getirdiğinizden fazlasını, tamamının bedelini aldınız. Vermedikleri suyun parasını da bizden tahsil ediyorlar. İzmir, Türkiye’nin en pahalı suyunu kullanılan şehri değildir.

Körfez ve koku meselesi

Körfez ve koku meselesi… Biz körfez ile ilgili 3 büyük adım attık, ilki yağmur suyu-pis su kanallarının ayrıştırılması… Yağmur suyu kanallarının anlamı şu; büyük kanal projesi ile büyük ölçüde Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi’ne gidiyor. Pis su buraya giderken yağmur suyu ile karıştığı için su tam aratılamıyor, tesisi zorluyor. Yaptığımız yağmur suyu kanallarıyla bu sorun büyük ölçüde hafifletildi. Yağmur suyu pis su ayrıştırmasının yarısını 5 yılda bitirdik. 23 yıl önce yapılmış olan birinci, ikinci, üçüncü faz hiç revizyon görmemişti, 13 senedir yapılmayan 4’üncü fazın ihalesi gerçekleşti, 2024 içinde bitmiş olacak. İlk 3 faz revizyonu tamamlandı. Yapacağımız diğer arıtma tesisi kapasiteleriyle 600 bin metreküp 1 milyon metreküpe çıkarmış oluyoruz. Çamur ile ilgili önemli bir sıkıntı var. 2 milyon metreküp çamur birikmişti, IFC ile 50 milyon dolarlık anlaşma imzalandı, gelecek dönemdeki arkadaşlarımız için büyük bir kaynak temin etmiş olduk, üstelik TL üzerinden ödenecek. Benim çocukluğumdan beri İzmir’in koku meselesi vardı. Sürdürülebilir bir çalışma olmadığı için İzmir bununla yüzleşti. Bu çalışmaların devamı getirilirse İzmir’de koku problemi tamamen bitecek. Yaşayan körfez olması için 20 milyar üzerine kaynak ayırdık.

Basmane çukuru ve otogar

Basmane Çukuru meselesini dirilttik, çokça TMSF başkanına anlattık, öneride bulunduk, ama rasyonel temellerde görüşülen bir mesele olmaktan çıkıp siyasi bir meseleye döndü. Çözülebilir, dilerim bizden sonra bu mesele çözülebilir. İzmir otogarı ile ilgili bizim yapmadığımıza dair algı var, anlaşma sonuna gelindiğinde tahliye istedik, bize ödenmeyen paylarla ilgili icra takibi yaptık, tahliyesini talep ettik henüz dönüş olmadı. Otogar ile ilgili hazırladığımız olağanüstü güzel bir proje var, tahliyesi ile ilgili hukuki süreçleri takip ediyoruz. Hazırlık yaptık ama sonlandırmak mümkün olmadı.

İşçi alımları açıklaması

‘Belediye şirketinde kaç kişi çalışıyor’ sorusuna gelirsek;
Bir de belediyede kaç Tuncelili var meselesi… Bunlar da çokça gündeme geldi. Mart 2014’te 20 bin 142 çalışanı varmış. Mart 2019’da 27 bin 271 ve şu an itibariyle 34 bin 329. Belediye çalışanlarının doğum yerleri itibariyle bir haritamız var. 2019’da yüzde 54.67’si İzmirli, 2024’te yüzde 53.72’si. Bunun dışında Manisa, Erzurum, Ankara, Kars, Mardin, Tunceli, Tokat, İstanbul ve Konya… Bunların tamamı yüzde 2,83 ile 0,89 arasında değişiyor. Tüm çalışanların bütçeye pay yüzde 28. Bu nedenle uluslararası kuruluşlara göre puanımız çok yüksek.

Belediye borç batağında mı?
 

Belediyenin finansal borcu Mart 2019’da 5 milyar lira, Şubat 2024 itibariyle 25.7 milyar lira. Borcumuzun yüzde 82’si dış borç. Biz 5 yıl içinde 878 milyon Euro borçlanma yapmışız, 900 milyon Euro borç ödemişiz. Yüzde 82’si yabancı para. Euro’nun ne kadar arttığını da söylememe gerek yok. Bu finansal tablolarda önemli bir veri var. İzBB borçlanma kapasitesi 92 milyar lirayken biz sadece yüzde 27’sini kullanıyoruz. Genelde belediyelerin borçlanma kapasiteleri aşılır ve başka yollar aranır ama bizde böyle bir durum yok. ‘Her yer sattı, Seferihisar’da da burada da’ dendi. 1.2 milyar lira gayrimenkul satışı, 1.6 milyar lira kamulaştırma yatırımı yapmışız. Yatırım harcamalarına ayırdığımız pay yüzde 35… Türkiye’deki tüm büyükşehirlerden yüksek… Yaklaşık 2.1 milyar Euro yatırım yapmışız.

Raylı sistemde büyük yol aldık

Raylı sistemler konusunda büyük yol aldık, Narlıdere Metrosu bitti, Çiğli Tramvayı bitti, Buca Metrosu devam ediyor. Vaat ettiğimiz tarihten itibaren bitecek. Dört yıl inşaat süresi boyunca geri ödemesiz olacak, işletmeye alındığında itibaren kendi kendini ödeyecek. Kimsenin cebinden para çıkmadan tamamlanan bir proje olacak. İlk güzergah 2026 Haziran’da açılacak.
Bu 5 yıl içinde toplam 952 milyon Euro raylı sistem yatırımı yapmışız. Büyükşehir belediyeleri arasında en yüksek payı ayıran belediye olmanın gururunu yaşıyoruz. Bu 5 yılda hükümetin reva gördüğü rakam 3 bin TL…

Yolların bozukluğu ile ilgili çok haklı şikayetler geliyor ama yağmur suyu hatları ayrıştırma süreçleri, gaz-elektrik-internet gibi kazılar var. İlçelerin sorumluluğunu da biz üstlendik. Rekor asfalt yatırımı yaptık, 5 milyon 209 bin ton sıcak asfalt serim çalışması yapmışız. Popülist tercihler yapmadığımız için bu noktadayız. Makyaj yapmayı seçmedik.

Deniz ulaşımında feribot filosundaki gemi sayımızı 7’ye yükselttik. Tüp geçit konuşuluyor, biz 15 sefer sıklığında yapabildik, bunu 5 dakikada bire indirecek feribot alımı gerçekleştirilsin, tüpe olan ihtiyacı ortadan kaldıracaktır.

İzmir köye, betona dönüşmedi

‘İzmir köye döndü, betona dönüştü’
 5 yılda 7 yaşayan park açtık, acil çözüm ekiplerimizle yaptığımız müdahalelerde kişi başı yeşil alan miktarını yüzde 60 artırdık. İzmir köy olmadı, İzmir köy olsaydı Ankara’nın, İstanbul’un beyaz yakalıları buraya bu kadar gelmek için can atmazdı.
İlklerden bahsedeyim; ilk sünger otoparkı kullanıma açtık, halk konut projesiyle kentsel dönüşüm uygulaması, tıbbi atık bertaraf tesisi açtık, barınaklarda mama üretim tesisi kurduk, Türkiye’nin ilk ve tek gençlik belediyesi, Türkiye’nin ilk süngerkenrt projesi, acil çözüm ekibi ilk kez, engelsiz modern sanatlar müzesi, ilk dijital kütüphane ve daha pek çok proje…

Hem iş yaptım hem de anlattım

‘Yaptıklarını anlatamadı tespiti var, bir de sırf reklam yaptı iş yapmadı’ denildi. İkisi de doğru değil. Hem çok iş yaptık hem çok iyi anlattık. Yaptı ama anlatamadı kısmından razıyım. Bu kısmı bizim eksiğimize verin, anlatamamış olabiliriz.
Eşrefpaşa Hastanesi’nde tıp devrimi yaşanıyor. Hizmet kalitesi çok arttı. Evde sağlık hizmetini başlattık, ilk kez…

CHP’nin tüm adaylarına başarılar diliyorum

‘Seçime 1 hafta kaldı. Tunç Soyer ne yapacak? Cemil başkanın yanında gözükmüyor’ deniliyor.
CHP bu ülkede demokrasinin teminatıdır. CHP eğer iktidarı frenleyecek, dizginleyecek, dengeleyecek bir güç olmaktan çıkarsa o zaman yüzde 80-90’larla seçim kazanılan biri ülke haline geliriz. Bu, demokrasinin kaybolması demketir. Bunu aklı selim olan herkes fark ediyor. Asıl güç ana muhalefet partisinde olmak zorundadır. O yüzden CHP’nin tüm adaylarına başarılar diliyorum. Diliyorum ki CHP bu seçimlerden büyük kazanımla çıkar.

Başarısız bir başkanın adayın yanında durması...

Ben aday gösterilmedim, üstelik anketlerde başarısız çıktığıma dair ifadeler kullanıldı. Başarısız bir belediye başkanının ‘sütte leke var onda yok’ diye ifade edilen adayın yanında durması ona zarar verir. Bu hafta içinde Rize’ye gideceğim, Balıkesir’e gideceğim, benim birikimimden faydalanmak isteyen CHP’lilere koşa koşa gidiyorum. Son dakikaya kadar elimden geleni yapacağım. Bunun sorumluluğunu benden beklemek haksızlık olur. Tercihler oldu, nasıl sonuçlanacağını 1 hafta sonra göreceğiz. Hem beni gösterme hem bu işin kazanılmasını benden bekle, bu hakkaniyetli olmaz. Ben elimden geleni yapmaya devam ediyorum.

Sevindiren ve üzen olaylar, keşkeler

‘Beş yıl boyunca en çok üzen en çok sevindiren; olaylar’
Beni üzenler; Elektrik Fabrikası’nın verilmemesi, bu beni inanılmaz üzdü. Bir belediye başkanına zarar vermek için bir şehre zarar vermeyi nasıl göze alabilirsiniz? Her geçen gün o binanın çürüdüğünü görüyorum. Buna nasıl vicdanları el verdi, çok üzgünüm. İlk büyük şokum buydu.
İnsanların bu kadar kötü yazabilmesine şaşırıyorum, üzülüyorum.
Sevindiklerimden bahsedeyim; Kemeraltında bir ziyaret yaptık, esnaf alkışlarla dükkanın önüne çıktı, nasıl mutlu olduğumu anlatamam. Portatif havuzlar koymuştuk, bir çocuk ‘yüzmeyi öğrendim başkanım' diye boynuma sarılmıştı, çok heyecanlanmıştım.
9 Eylül konuşmasında yaptığım konuşma o kadar çok övgü ve teşekkür mesajı aldım ki çok sevindim. Basmane Çukuru, Çankaya Otopark, Konak Pier, Otogar, bunları sonuçlandıramadık. Keşke dediklerim bunlar…

Beş yıl boyunca ne yaptığımız işin ne tanıtımın ne kamuoyundaki karşılığı nedeniyle başkan adayı yapılmadığımı düşünüyorum. Hiçbiri doğru değil. Vicdanım çok rahat. Kafayı yastığa koyduğumda huzurla uyuyacağım. Eksiğimiz yanlışımız kusuruz olabilir ama en iyisini en çoğunu yapmak için çok çalıştık. Dolayısıyla vicdanım çok rahat. Bundan sonrasında bu güzel memleket için çalışmaya devam edeceğim. Bu memleket aşkı koltuk makam mevki tanımıyor.

Genel başkanlığa açık kapı bıraktı

‘Genel başkanlığa aday olacak mısınız?’ diye soruluyor, bunların hepsi olabilir ama derdim bu değil. Çok şükür evde de yatımız katım olsun diyen ailem yok. Çok tokuz. Biz hep beraber bu memleket için daha ne yapabiliriz onun peşinde koşmaya devam edeceğiz.
Gurur duyacak çok şeyimiz var.
Avrupa’da görevlerimin hepsi bitiyor, tamamı başkanlık ile yürüyen süreçler. Cittaslow’da genel sekreterlik makamıyla devam edeceğim.

Siyasi tercihlerimin arkasındayım

Siyasi tercihlerimin hepsinin arkasındayım. Yerel seçimden sonra İzmir duruşu adıyla bir  metin yazmıştım. Değişime ihtiyaç var ama 1 Nisan’dan sonra olmalı demiştim. Burada yanıldığımı gördüm, kurultay süreci partinin seçmeni ile partiyi barıştırdı, bunu öngöremedim. Ama diğer öngörüm doğru çıktı, partide kaynama olur demiştim doğru çıktı. Yaptığım bütün siyasi tercihlerin arkasındayım.
CHP’de büyük dönüşüme ihtiyaç var ama bu sadece cinsiyet ve yaşla ilgili değil. Değişim şart, köklü radikal değişim şart. Benim değiştirmek istediğim şey CHP’nin konumlanışı olarak;
 sosyal demokrat ve sol değerler üzerine bir yol haritası…

Kılıçdaroğlu aday olmamama şaşırdı

Önceki Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu ile 2 kez görüştüm aday gösterilmememi şaşkınlıkla karşıladı.  Ekrem İmamoğlu, benim aday gösterilmemem ile ilgili müdahalesi olmadığını söyledi, ben de inandım.

Cemil Tugay önerdiğim tek isimdi

Aziz bey benim adaylık kampanyama katılmadı, talep etmedim, sitem etmedim. Devir teslime geldi.
Kampanya ile ilgili Cemil Tugay özelinde değil ama Türkiye’de çok heyecansız sönük bir kampanya yürüyor. İnsanların siyasetten umudunu kesmeye başladığının göstergesi…
Cemil Bey o zamanki genel başkanımıza önerdiğim tek isimdi.

Editör: Özlem Çimen Durmaz