GÜNCEL

Sedef Güler davasının 4. duruşması görüldü: Sanıkların tutukluluğuna devam kararı verildi

Büyükçekmece’de denizde halıya sarılı halde cesedi bulunan Sedef Güler’in öldürülmesine ilişkin davanın 4'üncü duruşması bugün Bakırköy Adliyesi 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.

Abone Ol

Büyükçekmece’de Haziran 2024'te denizde halıya sarılı halde cesedi bulunan 23 yaşındaki Sedef Güler’in öldürülmesine ilişkin davanın 4'üncü duruşması, bugün Bakırköy Adliyesi 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Sanıklar Fırat Baykara ve Yavuz Güngör duruşma salonunda hazır bulundu. Duruşmayı takip edenler arasında CHP İstanbul İl Kadın Kolları Başkanı Hatice Selli Dursun ve çok sayıda yurttaş da yer aldı. İddianamede, sanıklar Fırat Baykara ve Yavuz Güngör hakkında “nitelikli kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenirken, firari sanık Yiğit Hüseyin Ayvalık için, Yavuz Güngör’ü yurt dışına kaçırmaya yardım ettiği gerekçesiyle “suçluyu kayırma” suçundan 6 aydan 5 yıla kadar hapis talep edilmişti.

7 metrelik zincir ve iki kilit aldılar

Duruşma saat 14.10’da başladı. İlk olarak tanık Recep Türk dinlendi. Beylikdüzü'nde bir nalburiye sahibi olan Türk, şunları söyledi:

“Bu şahısları tanımıyorum. Akşamüstü Fırat Baykara ve yanındaki bir kişi dükkânıma geldi. 7 metrelik bir zincir ve 2 adet asma kilit aldılar. Fırat Baykara'yı hatırlıyorum ancak Yavuz Güngör'ü çıkaramıyorum. Ödemeyi nakit yaptılar.”

Bana tehdit olarak o halı gönderildi

Tanığın ardından söz alan anne Gülseren Sezer, sanıklara ve mahkeme heyetine hitaben çarpıcı açıklamalarda bulundu. Sezer, bir önceki duruşmada rahatsızlandığı için kendisini ifade edemediğini belirterek şöyle konuştu:

“Geçen duruşmada rahatsızlandığım için kendimi yeterince ifade edemedim. Bu canilerin çocuğuma attığı hiçbir iftirayı kabul etmiyorum. Olay, tasarlanarak ve kasten gerçekleştirilmiş bir cinayettir. Bu davanın derinlemesine araştırılması gerekiyor. Bana tehdit olarak halı gönderildi. O kişilere ben ulaşamıyorum ama onlar avukatlarıma ve çevreme ulaşabiliyor. O halının da bir an önce benden alınmasını talep ediyorum.”

Çocuğumun canını aldılar, bari onuruna dokunmasınlar

“Hakkımda atılan iftiralara karşı, kanıtlarıyla birlikte deliller sundum. Ben nasıl iki evlat yetiştirmişim, araştırılsın. O gün orada bulunan iki-üç genç kız nerede şimdi? Yiğit Hüseyin Ayvalık başka bir cinayetten daha bahsediyor. Peki, İzel’in neden ifadesi alınmadı? Karakolda önümden geçen iki kız, “Hadi bundan da yırttık,” dediler. Ben o çocukları yetim büyüttüm. Hayatım, emeğim, her şeyim ortada. Çocuğumun canını aldılar, bari onuruna dokunmasınlar.”

Bu devlete, bu adalete güvenmek istiyorum

“Uyuşturucu baronu oldukları söyleniyor ama güçleri her yere mi yetecek? Öfkemi tutamıyorum. Her gece, çocuğumun çürümüş bedenine sarılıyorum. Onlarda Allah korkusu yok belki ama ne olur siz beni görün. Benim çocuğum yokluğun kurbanı oldu. O gün, o şeytan gibi kişi kızıma son derece lakayıt bir konuşma yaptı. Kızım da ona, “Abi lütfen, mesafeli konuşur musun?” dedi. “Beni başka kızlarla karıştırma,” deyip telefonu kapattı. O sabah evden çıkarken, sanki bir daha dönmeyecek gibiydi. Ardından bu şahıs ısrarla aradı. Kızım canhıraş bir şekilde evden çıktı. Bir çağrı merkezinde iş imkânı sunmuşlardı, “Kafama yatarsa yaparım,” demişti. “Evden, senin yanından çalışırım, ev işlerinde de destek olurum,” demişti. Ben çocuklarımla arkadaş gibiydim, hiçbir şeyi benden saklamazlardı. Benim çocuğum ne uyuşturucu bağımlısıydı ne de hayat kadınıydı. Bunları çeteler yayıyor. Avukatlarını bile satın alıp “hayat kadınıydı” dediler. Toplum beni de dışladı, sanki ben öyleymişim gibi. Gece gündüz taksicilik yaptım, haram nedir bilmedim. Ben bir Türk anasıyım. Bu devlete, bu adalete güvenmek istiyorum. Bazen öfkeme yenilip bağırıyorum ama artık bu acıya dayanamıyorum.”

Sedef Güler’in uyuşturucu madde kullanmadığı tespit edilmiştir

Ardından Avukat Türkan Kara söz aldı. Kara, beyanında şunları söyledi:

“Bir önceki ara kararda, müvekkil Sedef Güler’in son bir yıla ait kan değerleri istenmişti. Tarafımıza ulaşan rapordan da açıkça görüldüğü üzere, Sedef Güler’in uyuşturucu madde kullanmadığı tespit edilmiştir. Buna karşılık, sanık Yavuz Güngör’ün ilk yakalandığında yapılan kan testinde, yüksek miktarda kokain tespit edilmiştir. Bu durumun dikkate alınması gerekmektedir. Müvekkilimle uyuşturucu kullanımı arasında hiçbir bağlantı yoktur. Zaten kendisi de müptezellik gibi bir geçmişe sahip değildir. Müvekkilim ne bir kullanıcı ne de satıcıdır. Uyuşturucu bağlantısı iddiaları, olayın gerçekliğini çarpıtma amacı taşımaktadır.”

Sedef Güler’in ölümü bir yoksulluk cinayetidir

“Ayrıca dosyada adı geçen Fırat Baykara’nın, “Arabistan’da mal gördüm, dosyam var” şeklindeki ifadesi, onun bu çevrelerle olan bağını göstermektedir. Sedef Güler’in ölümü bir yoksulluk cinayetidir. Kendisine yüksek maaş teklif edilmiştir ve ‘gelmezsen işi kaybedersin’ şeklinde baskı yapılmıştır. Bu da onun çaresizlikle bu ortama girmesine neden olmuştur. Sedef, olay yerine sanığın yanında kızı olduğu için güvenerek gitmiştir. O gün bu üç ismin birlikte oldukları tanıklıklarla sabittir. Ne var ki, şu anda Dilara ve İzel’e ulaşılamamaktadır. Bu tanıkların kayıp olması, olayın aydınlatılmasını zorlaştırmaktadır. Bu nedenle bu kişiler hakkında yakalama kararı çıkarılmasını talep ediyoruz.”

Sedef Güler’in vücudunda iki farklı DNA örneği tespit edilmiş

“Soruşturma derinleştirildiğinde görülmüştür ki; üç celsedir dinlenemeyen tanık, kolluktaki ifadesini tamamen değiştirmiştir ve Yavuz Güngör’ün ifadelerini neredeyse ezberlemiş gibi tekrar etmiştir. Bu da ifadelerin yönlendirildiği kuşkusunu doğurmaktadır. Sedef Güler’in vücudunda iki farklı DNA örneği tespit edilmiştir. Bunlarla ilgili karşılaştırmalı analiz hâlâ beklenmektedir. Ayrıca olayın geçtiği evde daha önce kavga çıktığına dair ifadeler vardır. Komşular, ‘evde bağırış çağırış duydum’ demiş ama polis aranmamıştır. Eğer çağrı yapılmış olsaydı, belki Sedef kurtarılabilecekti.”

Sedef’i yaşıyor göstermek için telefonu zaman zaman açmış

“Sedef’in cep telefonu hâlâ bulunamamıştır. Fırat Baykara’nın kendi ifadesinde 'Sedef’i yaşıyor göstermek için telefon zaman zaman açık-kapalıydı, benimle dolaştı” demektedir. Ancak telefonun bulunduğu bölgeye dair yapılan bir kazı çalışmasına dair resmi tutanak veya belge dosyada yoktur. Bu sebeple ilgili bölgede yeniden keşif yapılmasını talep ediyoruz.”

Hiçbir savcının böyle bir talimat vereceğine inanmıyoruz

“Ancak müvekkilimin evinden çıkan, cesedin sarılı olduğu halıyla ilgili olarak, “savcılık talimatıyla alındı” denilmektedir. Hiçbir savcının böyle bir talimat vereceğine inanmıyoruz. Bu durumun da açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Olay günü, apartman kamera kayıtlarında Yavuz Güngör’ün elinde bilgisayar ekranına benzer bir cihaz taşıdığı görülmektedir. Bu görüntüler incelenmeli, olayla ilgisi ortaya konmalıdır.”

Daha sonra sanıklar ve avukatlarının da beyanı alındı.

Tutukluluğun devamına karar verildi

Savcı, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini talep etti. Yaklaşık 40 dakika verilen aranın ardından mahkeme heyeti kararını açıkladı. Mahkeme, Fırat Baykara ve Yavuz Güngör’ün tutukluluk hallerinin devamına, firari sanık Yiğit Hüseyin Ayvalık hakkında ise yakalama kararının sürdürülmesine hükmetti.

Ben bir buçuk yıldır ilk defa kendimi ifade edebildim

Duruşma sonrasında açıklama yapan avukat Türkan Kara, "Tüm taleplerimiz kabul edildi. En başından beri tahmin ettiğimiz gibi Yavuz Güngör, kızının yurt dışına kaçtığını kabul etti" ifadelerini kullandı. Anne Gülizar Sezer ise “İlk defa bugün o canavarın yüzüne bakmama rağmen, o hakim dimdik çıkmama sebep oldu. Ben bir buçuk yıldır ilk defa kendimi ifade edebildim. Hakim hiç sözümü kesmedi” dedi. Sezer, açıklamasının ardından fenalaştı.

Bir sonraki duruşma 23 Ekim 2025 saat 14.00’te görülecek.