İZ GAZETE- ALİAĞA’da bulunan Şakran Cezaevi’nde bulunan ve koronavirüs salgını sürecinin başında cezaevinde yaşananların birebir tanıklarından biri olan Meliha Kayacı, İz Web TV’de İz Gazete editörü Yağız Barut ve İz Gazete muhabiri Tugay Can’ın sorularını yanıtladı. Cezaevi’nde kapasitenin üstünde mahkumun bulunduğuna dikkat çeken Kayacı, “65 yaş üzeri mahkum sayısı çok fazlaydı. Kalabalık olduğu için alınacak tedbirler de sınırlıydı. Biz kendi tedbirimizi alıyorduk ama oradaki tutsakların alabileceği tedbirlerle sınırlı değil bu. Virüsün dışarıdan geleceğini düşündüğümüz zaman herhangi bir memurla temasımız virüs kapmak için yeterli, çok ince bir çizgi var” şeklinde konuştu.

7 LİRAYA MASKE!

Kayacı, cezaevinde maskeye ve dezenfektana ulaşamadıklarını ifade ederek, “İlk günden itibaren maske idarenin bize temin ettiği bir şey değil, aksine isteklerimiz doğrultusunda kantinden parayla alabildiğimiz bir şeydi” dedi. İkili maskenin fiyatının 7 lira gibi yüksek fiyatlardan da satıldığını aktaran Kayacı, şöyle konuştu:

“Dezenfektana herhangi bir ulaşım olanağımız yoktu ve bize zaten verilmedi. Sadece iki banyomuz vardı ve günün belirli saatleri sıcak su veriliyordu. Bir süreden sonra akşam itibariyle sıcak suyu sınırsızlaștırdılar, lakin bunun da hapishanedeki vakaların çok ciddi boyutlara ulaştığı zaman geliştirilmiş bir şey olduğunu tahmin ediyoruz”

‘VERİLEN YEMEKLER BESLEYİCİ DEĞİL’

Mahkumların beslenme işlemlerine ilişkin bir soruyu da yanıtlayan Meliha Kayacı, “Hapishanelerde genel olarak dışarıdan yemek hazırlanıyordu. Bu yemeklerin nasıl hazırlandığını, ne koşullarda hazırlandığını ise bilemiyoruz. Yemekler verilirken eldiven maske takmayan personel de söz konusu oluyordu. Verilen yiyecekler ise çok besleyici yiyecekler değil tabii. Bunun dışında biz kendi ekonomik durumumuza göre oradaki kantinden kendi bağışıklık sistemimizi kendimiz güçlendirmeye çalışıyorduk” ifadelerini kullandı.

Editör: Haber Merkezi