OBEN ULU- Yaklaşık 15 yıldır 365’den fazla hastalığı taklit ettiği ifade edilen “Lyme Hastalı’ğı” konusunda araştırmalar yapan Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Biyolog Prof.Dr. Barbaros Çetin, 2014 yılında Üniversite Rektörünün de katıldığı bir “Lyme Hastalığı Konferansında”, Lyme ve meme kanseri arasında bir bağlantı olabileceğini öne sürmüştü. Meme kanseri tanısı almış ve yüksek kolesterol seviyelerine sahip kadınların Lyme testi yaptırmalarında büyük fayda olacağını kamuoyuna tavsiye eden Çetin,  bu konudaki hipotezini kanıtlamak için yapmak istediği araştırmalara destek bulamamıştı.

DÜNYAYA DUYURULDU

Uzun yıllardır gerçek nedeni bulunamayan bu kanser türü ile ilgili oldukça ciddi bir bilimsel araştırma yapıldı. Sonuçlar Amerika'daki New Haven Üniversitesi'nin 15 Eylül tarihli basın bülteninden dünyaya duyuruldu. Hücresel ve Moleküler Biyoloji Bölüm Başkanı ve Üniversite'nin Lyme Araştırma Grubu Direktörü, dünyaca ünlü Biyoloji Profesörü Dr. Eva Sapi ve ekibinin Lyme hastalığına neden olan spiroket bakteri Borrelia burgdorferi ve meme kanseri arasındaki bağlantıyı ortaya çıkardı. Bu araştırma çerçevesinde 400'den fazla invazif meme kanseri dokusu içerisinde önemli sayıda örnekte Borrelia bakterisi pozitif tespit edildi.

KİTABINDA YAZDI

Bu çalışmalarını 2018 ve 2019 yıllarında İngilizce ve Türkçe olarak yazmış olduğu “Lyme Hastalığı” kitabında da bilimsel kanıtlarıyla ayrıntılı olarak ortaya koyan Prof. Dr. Barbaros Çetin ayrıca kadınların korkulu rüyası meme kanseri ile ilgili 2018 yılında dünya genelinde 2018 yeni tanı konduğunu ifade etti.

TÜRKİYE’DE HER YIL 25 BİN KADIN

Türkiye’de de son 25 yılda meme kanseri tanısının 3 katına yakın bir oranda arttığını söyleyen Çetin; “En yüksek orandaki 3 ülke Belçika, Lüksemburg ve Hollanda. Örneğin Amerika’da her yıl yaklaşık 276.480 kadına meme kanseri teşhisi konuyor. Uzun yıllar verilerin sonuçlarına göre tahmini 8 kadından birinin bu hastalığa yakalanma ihtimali var. Amerika’da her yıl yaklaşık 42.000 kadının bu hastalıktan ölebileceği hesaplanıyor. Ülkemizde ise her yıl yaklaşık 25 bin kadına meme kanseri tanısı konuyor. Batılı ülkelere kıyasla meme kanserinin görülme yaşı daha düşük. Her 5 hastadan biri 40 yaşın altında. En genç hasta ise 17 yaşında. Amerika’da 50 yaş altı tanı alanların oranı %25 iken, maalesef bizde ise %50 civarında” dedi.

Meme kanseri ile Borrelia bakterisi arasında ki bağlantı ile ilgili konuşan Prof. Dr. Çetin; “Kanser her şeyden önce bir DNA hastalığıdır. Borrelia spiroket bakterisi enzimleri baskıladığından, DNA'nın tamir mekanizmasını da bozar. Bu da kansere yol açar. Kanserin temelinde yatan diğer bir önemli neden de oksijen eksikliğidir. Borrelia kanın kalınlaşmasını sağlamak suretiyle oksijenin dokulara taşınmasını güçleştirir. Düşük pH Borrelia için en uygun ortamdır. İnsan vücudunda en çok epitel hücreleri kanser hücresine dönüşüyor. Meme, kalın bağırsak ve prostat epiteli gibi” dedi.

KEDİ VE KÖPEKLERDE DAHA SIK GÖRÜLÜYOR

Çetin ayrıca; “Diğer çarpıcı bir tespit de, LYME tanısı almış evcil kedi ve köpeklerde de meme kanserinin sıklıkla görülmesi. Örneğin dünyada bugüne kadar yapılan araştırmalar da en yüksek oran olarak, Norveç’te 14.401 evcil köpekte yapılan taramada %53,3 oranında meme kanserine rastlanmış” ifadelerini kullandı.

Editör: Haber Merkezi