İZ GAZETE - Tıp Bayramı'nın 100.yılı sebebiyle Tıp Bayramı resmi töreni sonrasında konuşan İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Funda Barlık Obuz önemli açıklamalarda bulundu.

Konuşmasının başlangıcında Tıp Bayramının 100. yıl dönümü dolayısıyla bugünün daha da anlam kazandığına değinen İzmir Tabipler Odası Başkanı Prof. Dr. Funda Barlık Obuz,  14 Mart 1919’un bir özgürlük ve bağımsızlık hareketi olarak tarihte yer etmesini sağlayan öykünün aktörlerine dikkat çekerek; “Bu sene, tıbbiyelilerin emperyalist işgale karşı direnme iradesini ortaya koymalarının 100. yıl dönümü. Bu 14 Mart Tıp Bayramı bizler için her zamankinden daha anlamlı. Bu nedenle her zamankinden daha canlı, daha heyecanlı, daha coşkuluyuz.” ifadelerini kullandı.

Türkiye topraklarında yaşayan hekimlerin her zaman için ülke sorunlarına duyarlı, etik ve deontolojik ilkelerden tavizsiz, bilim ve ilerlemeden yana tavır alan doğalarına değinen Obuz;  14 Mart’ın 100. Yılı dolayısıyla bütün haftaya yayılacak şekilde gerçekleşecek etkinliklerin sağlık çalışanlarıyla sağlıktaki sorunların tartışılacağını verimli bir ortam olacağını duyurdu.

 ‘OLAĞANÜSTÜ HAL DÖNEMİNDE YAKLAŞIK DÖRT BİN HEKİM KAMUDAN İHRAÇ EDİLDİ’

Türkiye’de, özellikle OHAL süreci ile birlikte sağlık çalışanlarına yönelik uygulamada artan baskılara işaret eden Obuz;  “Olağanüstü hal döneminde yaklaşık dört bin hekim kamudan ihraç edilmiştir. Sağlık alanında yönetim kadrosu dışında gerekmeyen güvenlik soruşturmaları kurum değiştirirken iş güvencesini ortadan kaldırırken göreve yeni başlayacak pek çok meslektaşımızın kamuda istihdamını engellemektedir. Ne yazık ki, nitelikli pek çok meslektaşımızın Türkiye dışına göçüne tanık olmaktayız. Türkiye dışına beyin göçünü engellemek üzere getirilmiş mecburi hizmet uygulamalarının şimdi kendilerinin beyin göçüne neden olması kabul edilemez. Bu düzenlemeler derhal kaldırılmalı,  haklarında yargılanma ile kesinleşmiş suç bulunmamış kamudan ihraç edilen sağlık çalışanları işlerine dönmelidir.” diye konuştu.

Sağlık alanının önemli sorunlarından bir diğeri olan sağlıkta şiddet olgusuna dikkat çeken İzmir Tabipler Odası Başkanı Funda Barlık Obuz; sağlık alanını ticarileştiren, performansa dayalı sağlık uygulamalarını ve yasal düzenlemelerin eksikliğine değindi:  “Sağlıktaki şiddetin en önemli nedeni, sağlık alanını ticarileştiren, sağlık çalışanlarını güvenliksiz ortamlarda, performansa dayalı gece gündüz çalıştıran sağlık politikalarıdır. Geçtiğimiz Aralık ayında TBMM’de kabul edilen 7151 sayılı yasadaki ilgili maddede sağlık hizmetlerinde yaşanan şiddetin önlenmesi amacıyla yapılmış bir düzenleme bulunmamaktadır.” 
16 yıldır Sağlıkta Dönüşüm Programı (SDP)’nin bir parçası olan  Türkiye’de özellikle aile hekimliği uygulaması ile birinci basamak sağlık hizmetlerin parçalı hale gelmesinin sakıncalarına değinen Obuz; “Bütünlüklü ve sürekli bir sağlık hizmetinin olmayışı, sevk zincirinin hala kurulmamış olması, birinci basamağın adeta rapor verilen birimlere dönüştürülmesi ve tedavi edici sağlık hizmeti yönelimli olması, ikinci basamakta yığılan hastalara, gereksiz ilaç tüketimine, tetkik sayılarının artışına,buna karşılık bulaşıcı olmayan kronik hastalıklarda yaşanan ciddi artışa zemin hazırlamıştır.” dedi.

'ŞEHİR HASTANELERİNDEN VAZGEÇİLMESİ GEREKİYOR'

SDP’nin ikinci fazı olarak ileri sürülen ve bir kamu-özel ortaklığı projesi olan Şehir Hastanelerinin 2021 yılına karar faaliyete geçmesi öngürülen 13 yeni şehir hastanesiyle birlikte ekonomik olumsuzluklara yol açacağına değinen Obuz;  “Şehir içindeki pek çok kamu hastanesinin kapatılacak olması, toplam yatak sayısında önemli bir değişiklik olmaması, en önemlisi gelecek nesillere aktarılacak ve halen dövizle ödenen büyük bir kamu borcunun yaratılması, Şehir Hastanelerinin yeniden değerlendirilmesini ve daha büyük zararlara yol açmadan bu projeden vazgeçilmesini gerektirmektedir.” diye konuştu.

Sağlık alanında süregiden tüm politik, hukuki ve mesleki açmazlara rağmen hekimlik mesleğinin kutsallığına vurgu yapan ; İzmir Tabipler Odası Başkanı Prof. Dr. Funda Barlık Obuz;“Biz hekimler halkın sağlık hakkını savunurken, barışın egemen olduğu, özgür, adil, demokratik bir ülkede yaşama isteğimiz de güçleniyor. Akıldan ve bilimden yana olma tutumumuzu dün olduğu gibi, bugün ve yarın da sürdüreceğiz. İnsanca çalışma koşulları, çalışırken ve emeklilikte insanca ücret, iş ve gelir güvencesi, mesleki bağımsızlık, eşit, ulaşılabilir ve nitelikli sağlık hizmeti için mücadeleye devam edeceğiz.”  diyerek konuşmasını noktaladı.

Editör: Haber Merkezi