Ertuğrul Özkök, 'En büyük rüyam Koç'un merkezini İzmir'e taşıtmak' başlığıyla yayımlanan yazısında Soyer ile gerçekleştirdiği sohbeti okurlarına aktardı. CHP tarafından İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday gösterilen Tunç Soyer, Özkök'ün "Radikal muhalifleri en gıcık edecek soruyu sorayım. Külliye'ye gidecek misiniz mesela?" sorusunu "Benim Külliye'ye gidip gitmemek gibi psikolojik bir sorunum yok. Gerekirse tabii ki giderim. Mesela Buca metrosu planı. Her şeyi hazır. Bir tek imzaya kalmış ama 6 ay geçtiği halde imza atılmıyor. Bu planın imzalanması ve uygulamaya başlaması için Külliye'ye giderim. Orada ülkenin Cumhurbaşkanı oturuyor. İmzalaması için elimden geleni yaparım" diye yanıtladı.

Özkök'ün soruları ve Soyer'in yanıtları şöyle:

- Rakibiniz diyor ki: ‘İzmir sadece hayat tarzı üzerine konsantre olmuş bir şehir. Ama burada bir hayat kalitesi sorunu da var. Vatandaşın alacağı hizmetle ilgilenilmiyor.'

Öyle bir şey yok. Ama önce bir kavramı düzelterek başlayım. Buna sadece hayat tarzı demek doğru değil. Bu bir kültür. Bir yaşam kültürü. Tabii ki o kültür içinde sokaktaki hayat kültürü de var, arıtma tesisi de var. Ama Sayın Zeybekci'nin dediği gibi ‘dürtmek' yok.

- Ama o bunu Nobel almış bir ekonomistin bulduğu kavram olarak kullanıyor. Bir de Facebook terminolojisi bu. Yani genç bir kavram…

Olabilir ama o konuşmalara nereden bakarsanız bakın, bu üslubun arkasında bir tektipleştirme planının izleri var. Burası İstanbul mayasının veya bir başka şehrin mayasının tutacağı yer değil. Yani seçim kazandıkları bütün kentleri tek tipleştirme eğilimleri var. Uygulamalarına bakın bunu açıkça görürsünüz. Türkiye bir merkezden dizayn edilebilecek bir ülke değil.

'NE BOSTANLI NİŞANTAŞI'DIR NE BAYRAKLI SULTANBEYLİ'

- Hazır konu açılmışken mangal meselesine gelelim. Gerçekten Bostanlı ile Bayraklı arasında bir mangal sorunu, kavgası var mı?

İşte bu tam da İzmir'i hiç tanımamak. Bir kere baştan Bostanlı'yı Nişantaşı gibi, Bayraklı'yı Sultanbeyli gibi göstermek yanlış. Böyle bir şeyi Nişantaşı için de söylemek yanlış, Sultanbeyli için de. İlçelerimize böyle kimlikler atfetmek yanlış. Bölücü bir yaklaşım bu.

- Zeybekci ortak eğlence bölgeleri yok diyor.

Ben de tam aksini söylüyorum. Bu şehrin Bostanlı'sı da, Alsancak'ı da, Kordonboyu'da, İnciraltı'sı da herkesin birlikte eğlendiği, sosyalleştiği yerler. Gidin Alsancak'a, Kordonboyu'na, orada Bayraklı'dan mı geldi, Gümüşpala'dan mı geldi kimsenin umurunda değildir.

- Yani mangal kutuplaşması yok.

Katiyen yok. Mangal sorunu yok ama Nihat Bey'de çok açık bir İzmir'i hiç tanımamak sorunu var. Uzun yıllar belediye başkanlığı yapmış bir insan olarak şunu iyi biliyorum. Elbette bir merkezi iktidar gerçeği var. Kavga ederek yürür mü bu iş? Emin olun biz bunun kavgasını yapmaya gelmiyoruz. İzmir vizyonumuzun gerçekleşmesi için de iktidarla uyumlu çalışacağız.

- O zaman radikal muhalifleri en gıcık edecek soruyu sorayım. Külliye'ye gidecek misiniz mesela?

Benim Külliye'ye gidip gitmemek gibi psikolojik bir sorunum yok. Gerekirse tabii ki giderim. Mesela Buca metrosu planı. Her şeyi hazır. Bir tek imzaya kalmış ama 6 ay geçtiği halde imza atılmıyor. Bu planın imzalanması ve uygulamaya başlaması için Külliye'ye giderim. Orada ülkenin Cumhurbaşkanı oturuyor. İmzalaması için elimden geleni yaparım.

'BENİM ‘KANAL İSTANBUL' GİBİ MEGA PROJEM YOK'

- Bütün adaylar mega proje açıklıyor. Sizinki ne?

Şu mega proje tutkusunu bir de vatandaşa sorsak. Bakın önümde Metropoll şirketinin yaptığı 2019 Şubat tarihli bir araştırma var. Bütün Türkiye'de vatandaşa sormuşlar: ‘Şehirlerde mega projeler mi, yoksa halka dokunan projelere mi ihtiyaç var?' Vatandaşın yüzde 85'i halka dokunan projeler diyor. Yani bana ‘Senin Kanal İstanbul projen ne' diye soruyorsanız cevabım şu: Benim Kanal İstanbul projem yok.

- Sizin halka dokunan projeniz nedir öyleyse?

Benim İzmir'le ilgili iki temel projem var. Birincisi refahı adil paylaştırmak. İkincisi de refahı arttırmak, büyütmek. Bu ikisinin de anahtarı demokrasiden geçiyor. Kardeşlik ve barış olmadan adalet ve kalkınma olmaz. Kardeşlik ve barış olmadan demokrasi olmaz. Demokrasi olmadan adalet ve kalkınma olmaz.

'İDDİA EDİYORUM BAŞI ÖRTÜLÜ KADININ EN RAHAT YAŞADIĞI ŞEHİR İZMİR'

- Ama bazen ben de ‘İzmir hayat tarzını radikal bir ideoloji haline getirdi' eleştirisini yapıyorum.

İzmir'in adeta DNA'sına, sosyal genine dönüşmüş bir hayat kültürü var. Bu da liman kenti olmasından kaynaklanan bir özelliği. Yüzlerce yıl boyunca her taraftan gelen insanların kaynaştığı, birlikte yaşadığı ve birlikte yaşamayı öğrendiği bir yer. Dinini, etnik aidiyetini, inancını sormadan, bilmeden asırlarca birlikte yaşamış bu insanlar. Birlikte büyümüşler ve büyürken de şunu öğrenmişler. Birlikte yaşamak için paylaşmak lazım.

- Buna dindar insanlar, başı örtülü kadınlar da dahil mi?

Bakın size kendi başımdan geçen bir olayı anlatayım. Konak-Karşıyaka vapurunda gidiyordum. Karşımda başı örtülü bir hanım oturuyordu. Laf lafı açtık sohbet ettik biraz. Şunu söyledi: ‘Ben İstanbul'da da yaşadım ama başörtümle İzmir kadar rahat hareket edebildiğim başka hiçbir şehir yok.

'İSTANBUL'A 3 MİLYAR, İZMİR'E 30 BİN LİRA, ADALET Mİ BU?'

- İzmir geçmişte Özal'la cebelleşti, gerekli yardımı alamadı, şimdi de Erdoğan'la cebelleşiyor ve gerekli yardımı alamıyor diyenler var. Gerçekten bu yüzden yardım alamıyor mu İzmir?

Bence böyle düşünmek yanlış. Her şeyden önce İzmir olağanüstü güçlü bir kent. Kendi öz gücü var. Bakın bu şehrin 179 kilometre raylı taşıma sistemi var ve biz bunun tamamını kendi bütçemizle yaptık. Bakın bakalım bu ülkede böyle bir başka şehir daha var mı? Ulaştırma Bakanlığı daha geçenlerde yayınladı. 2019 yılında Ankara'ya 1 milyar lira ödenek ayırıyor, İstanbul'a 3.2 milyar lira ödenek ayırıyor, İzmir'e 30 bin lira ödenek ayırıyor. Yani Türkiye'nin vergi sıralamasında üçüncü olan şehrine ayırdığı ödenek bu kadar.

Esnaf bizim düşmanımız değil, müttefikimiz. Biz İzmirli esnafa pozitif ayrımcılık yapacağız. İzmir'de 300 bin esnaf var. Evleri ve çocukları ile 1 milyon insan. İzmir nüfusunun neredeyse dörtte biri. Bu insanları düşman gibi göstermek, terörist falan demek mümkün mü? Biz esnafımıza sahip çıkacağız, hakkını koruyacağız.

'İZMİR'E MUAZZAM BİR HIDRELLEZ FESTİVALİ'

Ben bir İzmirli olarak İzmir'i çok ışıksız bir şehir olarak görüyorum. Yılbaşı gelince Arap şehirleri bile cıvıl cıvıl oluyor, İzmir ise sönük. Çok doğru söylüyorsunuz. En büyük hedeflerimden bu şehri ışıl ışıl, neşeli bir şehir haline getirmek olacak. Burada açıklıyorum. Muazzam bir hıdrellez festivali yapacağız. Mahallelerimize kadar inen bir festival olacak bu. Ama öyle böyle değil. İzmir'de yer yerinden oynayacak. Fuar yılın 363 günü yaşayacak. Çok renk, çok ses, çok nefes… Neşemizin kaynağı bu olacak.

'ŞİMDİ CEO ÇALIŞMAYA GELECEK'

"Benim çok büyük bir rüyam var. Bu rüya Koç Holding'in genel merkezini İzmir'e taşıtmak. Tabii Koç Holding bir sembol, Eczacıbaşı zaten İzmirliydi İzmir'e dönecek. Vodafone, Turkcell, Sabancı, aklınıza ne gelirse o şirketlerin yönetim merkezlerini İzmir'e taşıtacak bir şehir hayal ediyorum ben. Bu öyle bir ütopya falan değil. Bu olay 20'nci yüzyılın başında Amerika'da olmuş. Birçok şirket yönetim merkezlerini New York'tan başka şehirlere taşımış. Starbucks'ın, Boeing'in, Coca-Cola'nın merkezleri New York dışındaysa, Türkiye'nin büyük şirketlerininki neden İzmir'de olmasın?

Bir CEO düşün. Çocuğunun en iyi okulu burada. Sağlık hizmetleri dünya çapında. Hafta sonu ofisinden çıktıktan sonra Çeşme arabayla 45 dakika, Bodrum 2.5 saat. Bir gastronomi merkezi. Bugüne kadar İzmirli genç çalışmak için İstanbul'a gidiyordu, şimdi İstanbullu CEO çalışmak için İzmir'e gelecek. Ayrıca Türkiye'nin Silikon ve startup nabzı burada, bu şehirde atacak."

Editör: Haber Merkezi