İZ GAZETE - 2019 yılının Mart ayında yapılacak olan seçimler için geri sayım sürerken, aday adayları da çalışmalarına devam ediyor. Cumhuriyet Halk Partisi Bergama Belediyesi eski Başkanı ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkan aday adayı Sefa Taşkın gazetemize özel açıklamalarda bulundu. Taşkın, yerel seçimler ve kent yönetimine dair önemli noktalara dikkat çekti.

Bergama Belediyesini yönettiği sırada çevre olayları ile ilgilendiğini anımsatan Taşkın, ODTÜ’lü olduğunu dolayısıyla barış yanlış olduğunu söyledi. Taşkın, “ Benim babam, Selanik Yenice göçmeni annem ise Midilli adası göçmeni. Ben, Ege Denizi’nin barış denizi olmasından yanayım. Midilli adasını çok iyi tanıyorum. Orada dostlarımız ve kardeşlerimiz var. Kardak krizi sırasında bir bildiri yayınlamıştık. ‘Kardak keçilerindir’ diye. Bunun sonunda bana Uluslararası Barış ödülü verdiler.” diye konuştu.

‘HERAKLİTOSLAR, HOMEROSLAR BURADAN ÇIKTI’

Hititoloji alanında uzmanlaştığını söyleyen Taşkın, insanların yaşadıkları yerin tarihini bilmesi gerektiğini savundu. Taşkın, “Geçen sene Chicago’da Hititoloji Kongresi’ne katıldım ve sunduğum bildiri kabul edildi. Bakırçay ile Gediz arasındaki insanların tarihini biliyorum. Politikaya başlayınca, hazırlandığım kitabın son cildini mecburen bitiremedim. İnsan çevresiyle birlikte var oluyor. Gediz Nehrinin çevresinden gidip, onun tarihini bilmiyorsan sadece seyirci kalırsın. Onu bilmek seni oraya bağlıyor.” ifadelerini kullandı.

İzmir’in çok özel bir yer olduğunu aktaran Taşkın, “Heraklitoslar, Thalesler ve Homeroslar buradan çıkmış. Bunları değerlendirip İzmir’i daha farklı bir yere çevireceğiz. İzmir diğer bölgelerden sadece hayat tarzı ile ayrılıyor. Dolayısıyla ya kızıyorlar biz ya da seviyorlar ve bizi daha yukarıya çıkarıyorlar. İzmir’i evrensel ölçülere göre daha demokrat bir şehir yapmamız gerekiyor.” dedi.

‘YERELDE KATILIMCI DEMOKRASİ İSTİYORUZ’

Dünyada şu anda iki tip yönetim ortaya çıktığına işaret eden Taşkın, “Birincisi bizim de özellikle referandumda gördüğümüz tek elden yönetim. Bunun sonucunda karar verici, kararları kısa süre içerisinde alıyor ancak bu yanlış bir karar olduğu zaman sonuçları da çok ağır oluyor. Bunun örneği, Trump, Putin, biz de zaten Tayyip bey zaten var. FETÖ ve Suriye meselesinde yapılan hatalar ortada. Bedelini biz ödüyoruz. Cumhurbaşkanı, devleti parlamenterleri dışarıda bırakarak, sekreterler ile yönetiyor. Bunu gidişatı faşizmdir. Biz gençliğimizden bu yana, bu tarz yönetimlere her zaman karşı durduk. Demokrasinin yanında yer aldık. Faşizmi istemiyorsanız demokrasiyi savunacaksınız. Partimiz genelde savunuyor bunu. Yeterli veya yetersiz. Biz ona buradan müdahale edemeyiz. Ancak yardım ederiz. Dünyada da demokratik eğilimler var elbette. Mesela İngiltere. Ya da Teksas’ta demokratlar neredeyse seçim kazanıyordu. İnsanlar katılım istiyor. Demokrasi istiyor. Faşizm olduğu gibi demokrasi de var. Biz de demokrasiyi savunuyoruz. Genele müdahale edemiyoruz. Ama yerelde bunu sağlayabiliriz. Biz yerel ve katılımcı demokrasi istiyoruz. Hem Bergama’dan çıkardığımız deneyimler var hem de dünya deneyimleri var. Dolayısıyla bahsettiğim şey mümkün aslında.” şeklinde konuştu.

‘İŞLER DOĞRU YAPILIYOR AMA İNSANLARA ANLATILMADIĞI ZAMAN SIKINTI YAŞANIYOR’

Yerel demokraside muhtarların önemli bir konumda olduklarını aktaran Taşkın sözlerini şöyle sürdürdü;

“Muhtarlar hem bulundukları bölgenin garantörleri hem de halkla direkt iletişim kuran, ayrıca bölgenin sorunlarını en iyi bilen insanlar. Tabi ki yerel yönetimlerde insanlara yardımcı olacaksınız, onların özgürleşmesini sağlayacaksınız. Meseleye bu şekilde bakmak lazım. Siz rantiyecilik yapacaksanız, bahsettiklerimi konuşmanın hiçbir anlamı yok. Mesele biraz da ideolojik diyebiliriz aslında. Eğer siz bu unsurları alıp, belediyecilik unsurları ile bir araya getirirseniz, amacınız hizmet etmek olduğuna göre, o bölgenin sorunlarını çok çabuk çözersiniz. Hem de politik dönüşüm sağlarsınız. Bizim on yedi tane muhtarımız vardı ve hiçbir Cumhuriyet Halk Partili değildi. Biz onları çağırıp, sorunlarını dinledik. Sorunların çözülmeye başladığını görünce heyecanlandılar. Diğer taraftan da belediyenin görevlilerine, telkinlerde bulunduk. O on yedi muhtarın hepsi şu an CHP’li.”

İzmir’in kentsel yapısı hakkında da konuşa Taşkın şunları söyledi;

“İzmir’de muazzam bir mühendis gücü var. İzmir’de şu an 15-20 bin inşaat mühendisi vardır. 100 bine yakın mühendis var. Belediye kendi ürettiği projeleri, mühendisleri de bu işin içerisine katarak uyguladığında sorun çıkmaz. Bunu pratikte Ahmet Piriştina zamanında yapmıştık. Ancak şu anda bakıyorsun sürekli bir problem var. Belki çok doğru işler yapılıyor. Ancak insanlara anlatılamadığı zaman sıkıntı yaşanıyor.”

‘TABANDAN SESSİZCE GELEN BİR İSTEK VAR’

Taşkın, ayrıca “Demokrasi denilen şey, kent toplumuna baktığınız zaman ve bunları yönetime kattığınız zaman karşılıklı ilişkiyle birlikte olur. Daha az hata yapılır kaynaklar daha doğru kullanır. İnsanlar kendini daha rahat hissedip, yönetime katılırlar. Bunu alıp Türkiye’ye yaydığınız zaman insanlar sadece sizin hayat tarzını kıskanarak değil, böyle demokratik ortamlara özenerek baktıklarında durum daha farklı olacaktır. Herkes katılımcı demokratik parti istiyor. Neden istiyor teknoloji gelişti ve her şeyden haberiniz oluyor. Herkes bir şeyler üretiyor. Bunun yolunu açarsanız, demokrasi denilen şey oluşur. Şu anda tabandan sessizce gelen bir istek var.” ifadelerini kullandı.

“İZMİR’İ TEKRARDAN YEŞİL HALE GETİRİN”

İzmir’de yeşil alanların azaldığının altını çizen Sefa Taşkın , “Yeşil alanlar azalıyor. İzmir’e yukarıdan baktığınızda beton yığınıyla karşılaşıyorsunuz. Mühendis ve mimarlarla birlikte geçen gün bir toplantı yaptık. Hep birlikte İzmir’i beton yaptık dedim. Bundan sonra bizim görevimiz İzmir’i tekrardan yeşil hale getirilmesidir.” diye konuştu.

“AZİZ BEY KIRSAL KESİMDE BAŞARILI”

Kırsal kesime dair projelerinin olduğunu söyleyen Sefa Taşkın, “Aziz bey’in kırsal kesimde yaptığı yardımlar güzel. Biz bunu bir daha yukarı çıkaracağız. Yaklaşık 50 ya da 60 ziraat mühendisi ve veterineri istihdam ederek, bu kişileri tepeden tırnağa kooperatifçilikle eğiteceğim. Daha sonra araziye salacağım. Büyükşehir’in her yerde birimleri var. Mevcut kooperatiflere yardım edin, kooperatif olmayan yerlerde kurulmasına öncülük edin. Üründen pazara gidene kadar. Bunların da hep yanında Büyükşehir var.” dedi.

KIRSAL ALANDA KOOPERATİFÇİLİK

Taşkın, ”Bizim dünya görüşümüz kırsal alanda kooperatifçiliktir. Kooperatifler bakanlığımız vardı ama öyle bir hale getirdiler ki devlet yardım etmiyor. Aksine köstek oluyor. İnsanların güveni azaldı. Hem de kooperatifler ayakta duramıyor. Bu durumu sağladığımız zaman toplumsal kesimin yapısını değiştirmek mümkündür. Bizim sıkıntımız kırsal kesimden yeterli desteği almamızdır. Ama onlara somut faydalarla gittiğinizde sizi neden desteklemesinler.” ifadelerini kullandı.

“TEK PROJEM DEMOKRATİK İZMİR”

Belediye başkanlığı adaylığındaki projesinin demokratik İzmir olduğunu ifade eden Taşkın, sözlerini şöyle tamamladı;

“Senin projen nedir diye sorduklarında benim bir tek projem var diyorum. O da ‘Demokratik İzmir’. Bu çatının altında her şey mümkün. En kısa zamanda somut olarak yapacağım şey su paralarının yarıya indirmek olacaktır. Büyükşehir bütçesini inceledik. Toplanan paranın yüzde 40 evsel kullanımdı. Halkın ödediği su paraları askeri ücretin yüzde 10’u kadar. Ben alınan bu paranın yarısını almasam ne olur? Oluşan açığı başka bir yerden kapatırsın.

“DÜŞ OLMADAN İŞ OLMAZ”

Hiçbir Belediye Başkanı ve ekibi her şeyi bilemez. Senin amacın muhakkak halkı desteklemek, onlara yardım etmekse bu yönde binlerce proje yaparsın. Bu gibi düşüncelerle yola çıktık. Bu yüzden bizim sloganımız ‘Düş olmadan iş olmaz’.”

Editör: Haber Merkezi