Sözlerine İzmir'in sahip olduğu potansiyeli anlatarak başlayan Soyer, "Bence İzmir uyuyan bir prenses, uyandırılmak için bir öpücük bekliyor" dedi. Soyer sözlerine şöyle devam etti; "İzmir, 150 yıldır bunu bekliyor. binlerce yıllık tarihi olan kent 150 yıldır kan kaybediyor. Bu kan kaybının büyük göstergeleri var, İzmir Yangını var, Mübadele var, bunlar çok büyük kan kaybına yol açtı. Ama o hikaye orada duruyor. Amazon'dan başlayan Homeros'tan başlayan hikaye orada duruyor. İnsanlık tarihinin en zengin hazinelerinden biri İzmir." 

TARİHİN İLKLERİ İZMİR'DE

İzmir'in ilklerine ve kentin tarihsel kimliğine değinen Soyer, "1828 Yılında, bundan 190 yıl önce İzmir Valisi Hasan Paşa bir ekmek zammı yapıyor, tüm fırıncılar ve vatandaş isyan ediyor. Çünkü çok yüksek bir zam bu. Ve valiye heyetler gidiyor, zammın yüksek olduğu için. Paşa kimseyi dinlemiyor ve uygulamanın devam etmesini istiyor. Ertesi gün kadınlar çocuklarıyla sokağa çıkıyor ve 3 gün İzmir'de büyük bir protesto hareketi yapıyorlar. Bu olaylar valinin kulağına gidince vali zammı geri çekiyor. 190 sene önce 1828'de bu şehirde bir kadın mitingi var, kadın eylemi var. Pes ettiriyor. Erkekler bunu şimdi beceremiyor, kadınlar beceriyor. Bu tesadüfen olan birşey değil. Bu kentin kadınları bu kentin kimliğini oluşturmuşlar. Kent ve kadın içiçe geçmiş. Bu dünyanın bu memleketin en özgür kadınları izmir'de yaşar. 150-200 yıldır kan kaybeden bir şehir ancak kökleri çok derinlerde ve çok güçlü bir biçimde duruyor. Bu köklerin üzerinden bir gelecek inşaat etmek tek amaç" dedi.

İZMİR SADECE İZMİR DEĞİL

"İzmir sadece belediyecilik yapılacak bir şehir değil." diyerek sözlerini sürdüren Soyer, "İzmir bölgesini ve dünyayı değiştirecek bir şehir. İnsanlık şu anda otoriter ve popülist bir insanlık krizi ile karşı karşıya. 1989'da Berlin Duvarı yıkıldığında hepimiz mutlu olduk, demokrasi gelecek özgürlük gelecek diye umutlandık. Ancak şu an 69 ülke sınırına duvar örüyor, bu çok vahim birşey. Tüm umutlarımızı yerle yeksan eden ve bizi karamsarlığa iten birşey. Bu merkezi hükümetler kendi iktidarlarını sürdürebilmek için bu duvarlara ihtiyaç duyuyorlar. Ancak yerelde hayat daha başka bir şekilde akıyor. İnsanlığın hayatını kolaylaştıran tüm çözümler yerelde üretiliyor. Örneğin; Hamburg şehri dizel otomobillerin şehre girişini yasakladı. Kopenhag'da bisiklet sayısı otomobil sayısını geçti. İsveç'te şehirler çöp ithal ediyorlar, kentin elektriğini karşılamak için. Barselona aynı şekilde motorlu araç trafiğini sınırladı ve gürültü kirliliğini azalttı. Burada dikkat ederseniz bunların hepsi belediyelerin, yerel kentlerin ürettiği projeler. Merkezi hükümetlerin değil. Bunlar kentlerin ürettiği projeler. Akıllı şehirleri kadın dostu şehirleri, sakin şehirleri konuşuyoruz, ancak ülkelerde böyle birşey yok. ülkeler insanların gerçek talepleriyle hayatlarını kolaylaştıracak çağdaş çözümler üretmekte geri kaldılar" diyerek yerelin ve yerelleşmenin önemini vurguladı.

'İZMİR YÜZLERCE YIL BOYUNCA AKDENİZ ÇANAĞINDA ÜSTLENDİĞİ ROLÜ TEKRAR ÜSTLENEBİLİR' 

Sözlerine İzmir'in tarihsel önemiyle devam eden Soyer, İzmir'in diğer Akdeniz şehirlerine oranla daha fazla ticari ve tarihi geçmişi olduğuna değinerek şunları söyledi: "İzmir Akdeniz çanağındaki ticaretin yüzde 30'unu tek başına yapıyordu. Aynı dönemlerde İstanbul yüzde 12 sini yapıyordu. Bu ticaretin 3/1 'ini tek başına yapması büyük bir güç ve çok büyük bir önderlik yaratıyor. İzmir bu özelliği nedeniyle Ermenisi, Yahudisi, Fransızı, Levanteni ve Rum'u hepsi birarada yüzlerce yıl birarada yaşıyordu. İzmir'in 60-70 yıl öncesinde nüfusu 400 bin'ken, 55 bin  Yahudi vardı. Nüfusun yüzde 10'undan fazlası Yahudi.

Şu an İzmir'in nüfusu 4 milyon ancak Yahudilerin nüfusu bin. Biz yok etmişiz göndermişiz, uzaklaştırmışız. Çok azaltmışız böyle bir gerçek var. 60- 70 yıl öncesine kadar çok renkli çok kimlikli bir İzmir var. Bu şunu gösteriyor bize, pastayı büyütmenin yolu paylaşmaktan geçiyor. Bu liman kenti olma kimliğini birarada yaşama kültürünü pekiştirmiş ve kentsel kültüre dönüştürmüş onun için bugün İzmir'de Türkiye'nin her yerinden gelen insanları hala kendini İzmirli gibi hissetmeye başlarlar. Çünkü İzmir insanı alır kucaklar."

BU LİDERLİĞİ NASIL YAKALARIZ

Dünyanın kutuplaştırıldığı, ötekileştirildiği, çatıştırıldığı bir dünyadayız. İzmir aslında bunun panzehiri. İzmir asla bu tuzaklara düşmüyor, inatla kararlılıkla o tuzaklara düşmüyor ve o birarada yaşamanın hakkını veriyor. Demokrasi bir arada yaşamaktır. Bir arada yaşamanın hukuku ve kültürüdür. O nedenle İzmir demokrasi kentidir. İzmir bu özellikleri nedeniyle bu pan zehiri ürettiği için tam da bu noktada bu tuzaklara düşmeyerek bir arada yaşama kültürü konusunda bütün insalara ders verebilir."
 
Yapabileceğimiz çok basit, bir Akdeniz Kentler Birliği oluşturmak. Eğer bana bu görev verilirse, benim 1 Nisan sabahı yapacağım ilk iş: 6 şehrin belediye başkanına mektup göndereceğim. Bu mektup hazır. Gününü bekliyor. İskederdiye, Beyrut, Atina, Roma, Marsilya ve Barselona... 6 kenti gözünün önünde getirin aslında hepsi Akdeniz'e kıyısı olan kentler, aynı iklimi aynı kültürü paylaşan, aynı sorunlarla yüzleşen 6 kent. Bizle birlikte de yedi. Biz aslında Akdeniz Kentler Birliği kurabiliriz. Nihai hedefi Akdeniz'e kıyısı olan tüm kentlerin belediyeleri oluşturacağı birliktir. Bunların öncülüğünü de en büyük ve en tarihi kent olarak da İzmir yapacaktır."

"Biz bu topraklar üzerinde derya içinde olup, deryayı bilmeyen bir balık gibi yaşıyoruz, biz Homeros'un İlyada'sının farkında değiliz. Adam bunu burada yazmış, biz yokmuş gibi yaşıyoruz. Biz bunu yaparak büyük haksızlık ediyoruz. Bizim kendimize gelmemiz lazım, üzerinde yaşadığımız hazinenin farkında olmamız lazım"

İLKLERİN KENTİ İZMİR

İzmir'in bir çok alanda Dünyanın ve Türkiye'nin ilklerini yaşadığını belirten Soyer, Batı ve Doğunun arasındaki kapı olarak nitelendirerek şunları söyledi: "İzmir Doğunun Batıya ve Batının Doğuya açılan kapısı. Anadolu'nun kadim kültürüyle batının erdemleri İzmirde buluşmuş." dedi ve İzmir'in dünya ve Türkiye tarihine kattığı ilkleri sıraladı.

"Bu topraklarda yapılan ilk grev ve toplu sözleşme İzmir'de oldu" diyen Soyer, tarihte ilk kez Seferihisar'daki Teos antik kentinde, kira sözleşmesinin yapıldığını, ilk İtfaiye teşkilatının İzmir'de kurulması gibi ilkleri sıralayarak, İzmir'in bir yanıyla liman kenti bir yanıyla da Anadolu medeniyetinin giriş kapısı olmasının önemini vurguladı. "Tüm bunlar neden Balıkesir'de Denizli'de değil de İzmir'de oluyor?" diyerek sözlerine devam eden Soyer, "İzmir'in tekrar bölgesel liderliği alması gerekir." diyerek Ege bölgesindeki tüm kentlerin yer aldığı bir birliğe , tarihsel misyonunu hatırlayarak İzmir'in önderlik etmesi gerektiğini söyledi. 

FUAR

İzmir Fuarı'nın dünü ve bugününe de değinen Tunç Soyer, çocukluk yıllarından örnekler vererek, İzmir Fuarının özlenen günlerini paylaştı  "Benim çocukluğumda babamız bizi elimizden tutardı mutlaka giderdik, iki kardeş koştururduk. Amerikan pavyonuna, Kanada Pavyonuna giderdik. O sene diyelim ki Amerikalılar uzay endüstrisi ile ilgili neler yapmışlar. Rusya'ya giderdik SSCB uzay sanayiinde nereye gelmiş karşılaştırırdık. Aslında EXPO dediğimiz hadise insanlığa belirli bir anda belirli bir temada ayna tutmaktır. EXPO bunun için yapılır. İzmir Fuarı bunu yapıyordu zaten, 80 yıllık tarihiyle bunu yapmış. Biz şimdi elimizdekini kaybetmişiz EXPO peşinde koşuyoruz, farkında olmamak böyle bir  aymazlığı getiriyor. İzmir o biriktidiği ne kadar şey varsa şimdi bütün bunlar ortaya dökülecek onun peşinden pırıl pırıl apaydınlık bir gelecek bizi bekliyor. Biz bu hazinenin önümüzü aydınlatmasına izin vermek zorundayız. Buradan ancak bir kentin geleceği kurgulanabilir onun dışında bir klimlik arayışı, beyhudedir ve boştur. 

"Allı Turnam" türküsündeki turnanın flamingo olduğunu belirten Soyer, "Çünkü dünyada içinde flamingo üreyen tek metropol İzmir. Dünyada gerçekten en yoğun üreme potansiyeli İzmir'de. Bu ne demek? Bu bir kere şu demek: kardeşim burası temiz şehir. Bu hala bu demek. Bu dünya için çok değerli bir şey. Tıbbın semoblü çift başlı yılan Bergama'da doğmuş. Tarihin bildiği en büyük hekim Galenos İzmirli. Çünkü temiziz ve sağlıklı yaşıyoruz. Tüm dünyada sağlıkla ilgili söyleyebilceğimiz çok şeyimiz var."

ORTAK AKIL

Medyada İzmir'deki adaylık haberleri için ise Soyer, "Tv'lerde yazılı medyada: İzmir'de kıran kırana bir yarış sürüyor deniyor. Düşünüyorum ben kıran kırana bir yarış içinde değilim. Kimseyi kırmıyorum. Ben ne hayal ediyorsam, ne düşünüyorsam onları anlatmaya ve paylaşmaya çalışıyorum, doğru olanda bu. Böyle bir algı nereden niye çıkıyor bilmiyorum. Kimseyi kırıp dökmüyorum" dedi.

"Bizi ayıran şeyleri bir tarafta tutalım, ancak bunlara çok anlam atfetmeyelim. Bizi birleştiren şeyler üzerinden konuşalım. Çok büyük bir ekonomik kriz bizi bekliyor. Ekonomistler şöyle bakıyor: bugün biz buz dağının görünen yüzüyle ilgili bir değerlendirme yapıyoruz. Ancak aşağıda büyük bir buz dağı var ve üstümüze geliyor, çarpacak, çok net. Bunu görmemek mümkün değil ve seçim atmosferi nedeniyle bunu bastırıyorlar. 31 Aralık'ta ÖTV ve KDV indirimini uzattılar, ne zamana kadar, 31 Mart'a kadar. Neden, çünkü insanlar kriz yokmuş gibi yaşasın istiyorlar. Türkiye'deki bazı kanallara göre her şey çok yolunda çok güzel gidiyor. Ancak öyle değil . Çok ciddi bir ekonomik kriz yaklaşıyor. Bu krizin 7-8 yıl süreceği ön görülüyor. Türkiye'nin gayri safi milli hasılasının 800 Milyar Dolardan, 500 Milyar Dolarlara ineceği ön görülüyor. Bu yarı yarıya küçülmek demek. Herkesin neredeyse yarı yarıya yoksullaşması demek. Gözümüzü kapatmak mümkün değil, realite ortada, enformasyon ortada görmemek mümkün değil. Türkiye'deki bazı kanalardan Türkiy'eyi ve Dünyayı izlerseniz her şey dört dörtlük güllük gülistanlık, ancak öyle değil. Bizim bugün bu siyasi bölünmüşlüğü bir tarafta bırakarak aramızdaki ortaklıklardan birlikteliklerden yola çıkarak omuz omuza durmayı becermemiz lazım. Eğer yapamazsak kutuplaşmalar ayrımlaşmalara taviz verirsek ve onlara tabi olmaya devam edersek bu krizin yaratacağı tahribat hepimiz için daha fazla olacak. Bu kriz ile başa çıkmanın tek yolu bu bölünmüş kutuplaştırılmış Türkiye'yi ortak bir zeminde oluşturmak. Onun için yerel çok kıymetli. İzmir'de  bunu becerebilirsek tüm Türkiye'ye yayabiliriz. İnsanlar 'İzmir yaptı biz neden yapmayalım' diyebilirler. Kelebek etkisi yaratabiliriz. Biz İzmir'de yaratacağız, biz İzmir'deki bütün farklılıklarla, bütün ayrıştırılmışlarla hepsiyle birlikte ortak bir başarı hikayesi yazacağız. Türkiye'yi değiştirdikçe bütün dünyayı değiştireceğiz bunun temelinde de yerel seçim yatıyor." 

'İZMİR YEREL SEÇİMDE ÖYLE BİR KARAR ALABİLİR Kİ...'

"İzmir yerel seçimde öyle bir karar alabilir ki, İzmir gerçekten bu değişimi başlatabilir. Ben İzmir'in çok hazır olduğunu düşünüyorum. Çünkü İzmir çok sabretti İzmir kahramanlık destanı yazdı. İzmir takdire şayan bir şey yaptı. On yıllardır İzmir muazzam bir şey yapıyor. Ama bence sabrın sonu selamet, inşallah çünkü o sabırlar da biter. Artık yeter, hepimiz aynı zamanda vatandaşız. Yaptığımız gözlemler şuraya çıkıyor, 'yeter artık potansiyelimi kullanarak benim hayatımı iyileştirmeye başla.' Ben iyileşmek istiyorum hayatımın daha kolay olduğu bir şehirde yaşamak istiyorum bu çok mininmum bir talep. Ben yarın Berlin bir Londra olayım demiyorum ki, İzmirin sahip olduğu zenginliklerin beni iyileştirmesini istiyorum."

"Ne olur umudunuzu kaybetmeyin, bu şehrin yeşertecek çok umudu var. O nedenle ne olur umudunuzu kaybetmeyin. İzmir'e güvenin İzmir'in insanlarına  güvenin İzmir'in yepyeni bir tarih yazacak olmasına hazır olun."

Kanal Ege / Mert Baş - Burcu Cingöz

Editör: Haber Merkezi