İZ GAZETE- Dokuz Eylül Gazetesi yazarı Seçkin Öner, İzmir’de camilerden “Çav Bella” çalınması sonrasında yaptığı sosyal medya paylaşımı gerekçesiyle tutuklanan CHP'li Banu Özdemir’i bugün ki köşe yazısına taşıdı. Öner, telsiz sistemleri Analog'tur. İz veya işaret bırakmaz. Kimseyi bulamayacaklar." dedi. 

Seçkin Öner'in işte o yazısı;
Minarelerden şarkı çalınmasının faili bulunamayacak. Çünkü sistem 30 yıl önce kurulmuş bir telsiz sistemi. Bin liralık bir ses mikseri, 100 liralık iki mikrofon. Sonra bir de telsiz yayını yapan sistem. Bu sistem terk edileli 20 yıl oldu. Bu düzenek, bir yayın gücüyle ses yolluyor. Eğer her hangi bir yüksek tepeden, daha güçlü yayın basarsan, Bütün camilerin yayın sistemini ele geçirirsin. Hatta istediğin radyoyu da ele geçirirsin. 10 dakikada işi yapar, paketler gidersin. Telsiz sistemleri “Analog”tur. İz veya işaret bırakmaz. Kimseyi bulamayacaklar, bulamazlar… La casa de papel’in ikinci sezonunu izleyenler hatırlasın. Devlet, uydular üzerinden kurgulu bütün sistemleri çözebilir, Ama eylemciler teknik takibi aşmak için eski telsiz sistemini kullandı. Çünkü terk edilmiş bu sistemler, kontrol edilemez, çıkış noktası bulunamaz. Sayısal değildir, “Analog”tur. İz veya işaret bırakmaz… *** Gelelim şimdi işin acı taraflarına ; 1-Bir defa bunu yapan, sistemi bilen birisidir. Bu çağda hala böyle bir sistemin olduğunu bilmek için, Merkezi sistemin olduğu binaya girip çıkabilmen lazımdır. Girsen de sistemin nerede olduğunu, nasıl çalıştığını, çözmüş olmalısın. “Eylemci” tahminen, hem içeriye yakın, hem teknik bilgisi olan birisidir. Ya da işbirlikçi vardır. *** 2-Diyanet yüksek bütçesiyle tartışılıyor. Milyarlık makam arabası gündem oluyor. Organizasyonlara milyarlık masraflar yapılıyor. Bu din bilgini arkadaşların arasından “Bu sistem ölmüş. Çağdaş bir sistem kuralım” diyen neden çıkmamıştır? Belki de çıkmıştır da ; masraflı (!) bulunmuştur. Her iki maddede de diyanet kabahatlidir. Kendi içine bakmalıdır. *** 3-Bunun adı “Eylem”dir. Bana güvenin CHP’nin içinde böyle eylemci bir yapılanma yoktur. Son eylemcimler 12 Eylül 1980’de veda ettiler. Kimi hayata, kimi siyasete… Son 40 yıldır İzmir’de eyleme benzeyen bir eylem olmuş mudur ? Öyle taşlı sopalı, bildirili, izinsiz, kavgalı, bağırışlı, eylem duydunuz mu ? Rakip parti binaların basıldığı, camın çerçevelerinin kırıldığı, Ya da siber saldırı, site çökertme, hackerlik falan olmuş mudur ? Yoktur. En fazla yaptıkları siyah çelenk koymaktır. *** 4-Yaptığı şey , var olanı paylaşmak olan Banu Özdemir ‘e, Urla’da “Fetöcülük” ile suçlanan Burak Oğuz kadar sahip çıkılmamıştır. Urla’da alternatif meclisler, kalabalıklar toplanmıştır. Yine Bayraklı eski belediye başkanı adliyeye çekildiğinde, Adliye bahçesi ana baba gününe dönüştürülmüştü… Banu kardeş, üç beş arkadaşının şaşkın bakışları içerisinde Şakran cezaevini boylamıştır. *** 5-“A5 haber”in haberini yorumlayan bir kişi ciddi bir öfke yarattı. Oby Yalçın adını kullanan eski bir AKP yöneticisinin yaptığı “Banu içeride lezzo olacak, piskolog falan yollayın Allah için güzel hatun” şeklindeki paylaşım, Alçaklığın, terbiyesizliğin, utanmazlığın tavanına çıkmıştır. Üstelik, şu saatlerde dahi yazı sosyal medya sayfasında durmakta, Olayın faili imiş gibi Banu hedef gösterilmeye devam etmektedir. Banu’yu burada da savunmak üç beş idealist gazeteci arkadaş ile Düzgün İzmirli insanlara kalmıştır. Halkı tahrik etmenin başka anlatımı var mıdır ? Hukuk neden hareketsizdir ? *** 6-En basit eylemlerde bile dedektif şunun üzerine gider. Bu iş kimin işine yaramıştır ? Hah, işte çözüm oradadır ? …. “Vurun kahpeye” filmi böyle değil mi ? Bizden olmayanı taşlama ritüeli çağlardan beri böyle değil mi ? Kubilay’ın kafasını kazığa takıp gezdirenler, bu ülkedeydi değil mi ? Gerçek suçlular sokakta göbeğini kaşırken, Bu genç arkadaşı arenada aslanların önüne atmak, Bir ömür boyu yaşayacağı travmaya itmek,caniliktir… Olan Banu’ya oldu ya, akıl alır gibi değil…

9 Eylül Gazetesi