Bülent Kepenek’in sunduğu Emek Dünyası programının konuğu Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili ve gazeteci Ahmet Şık oldu.

Geçtiğimiz günlerde Duvar kitabının imza günü ve söyleşisi için İzmir’e gelen TİP’li vekil Ahmet Şık İz TV’nin canlı yayınında ülke gündemine dair değerlendirmelerde bulundu. Şık, son günlerde ayyuka çıkan mafya-siyaset ilişkisi üzerine yazılan Duvar kitabına da değindi.

Sokak hayvanları üzerinden yaratılan kutuplaşma üzerine konuşan Şık, “Kurdukları suç düzeninin devamlılığını sağlamak politikası bir kutuplaştırma yarattığı için o kutuplaştırma üzerinden iktidar ömrünü uzatarak dolayısıyla kurdukları suç düzeniyle telaffuz bile edemeyeceğimiz paraların çalışmasına devam etmek. Asıl mesele bunun üzerine kuruluyor. Cumhurbaşkanı ara ara çıkıp konuşuyor. Saçmalıyor ya da saçmalamıyor, alkış alıyor ya da almıyor önemli değil. Meseleye dair kurduğu ‘Beyaz Türkler’ sözü bile kutuplaştırmaya dair taktiğinin bir göstergesi. Bu iktidarın en önemli özelliği şu; canlı olan her şeye düşman. Bunu bir tespit olarak söylüyorum. İnsana, doğaya, ağaca, suya, toprağa, hayvana yani canlı olan her şeye düşman. Düşmanlık üzerinden ülke yönetilmez. Ülkede savaş koşulları egemen olur ki zaten 7-8 yılımız böyle geçti. Savaşarak iktidardaki ömrünü uzatmaya çalışan bir yapı var. Kâğıt üzerinde siyasi parti gibi gözüküyor ama orası bir suç örgütü. Bir kriz hali olduğu ortada. Evet, sürdürülemez bir durum. Ama ‘yönetemiyorlar’ söylemine katılmıyorum. Var olan durum. Böyle yönetmek istediklerini gösteriyor” ifadelerini kullandı.

‘SOYLU SİYASİ MEVTADIR’

İstanbul Belediyesi üzerinden Ekrem İmamoğlu’na terör örgütüyle iş birliği yapıyor yaftası yapıştırılmasını değerlendiren Şık, “Bu işi kaşıyan kişi Süleyman Soylu. Soylu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin terör örgütleriyle iltisaklı kişiler çalıştırdığını söylüyor. Diyelim ki iddiası doğru. Bunu söyleyen kim? Mafyayla iltisaklı bir kişi. Hukuk normlarının egemen olduğu bir ülke olsa, Süleyman Soylu gün yüzü görmeden ömrünü hapiste tamamlayabilir. İddiaların hepsini doğru kabul etmiyorum ama kendisini ömür boyu hapiste tutacak kadar iddianın doğru olduğu üzerinden konuşuyorum. Peker’in söyledikleri bir işe yaradı; Süleyman Soylu siyasi bir mevtadır. Siyasi kariyeri bitmiştir. Çok açık söylüyorum; toka olsa kafaya takılacak gibi değil” diye konuştu.

‘SİSTEM TARTIŞMASI OLMALI’

Cumhurbaşkanlığı seçiminin sadece adaylar üzerinden tartışıldığını dile getiren Şık, “Bu bence çok yanlış. Önümüzdeki seçimi bir sistem üzerinden tartışmak zorundayız. Ortak bir aday belirlenir. Şeffaf bir biçimde toplum sözleşmesini de açıklarsınız. Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme döneceğiz diyorlar. Peki, nedir bu? Sadece ismini biliyorlar. Altında ne olduğunu bilmiyoruz. Restore edeceğiz diyorlar. Hayır, restore etmek doğru değil. Çünkü restore edip yerine koyacağın şey bize AKP faşizmini yaratan sistemin adıdır. Dolayısıyla ihtiyacımız olan şey şu; yıkmak ve yenisini kurmak. Yıkmanın da yapıcı bir şey olduğunu böyle kanıtlayabiliriz. Önümüzde bir kere daha bu sistemle seçime gireceğiz. Bu seçim sistemi Türkiye’de değişimin yolunu açacak bir seçim sistemi. Bu faşizmi aşıp Türkiye’yi barışın hâkim olduğu bir ülke haline getireceğiz. Çünkü akıl ve vicdanla oy kullanacağız. İlkeler doğrultusunda ortak bir adaya oy vermede imtina etmeyiz. Ancak parlamento dağılımda Millet İttifakı ya da Cumhur İttifakı’na mecbur değiliz. Üçüncü bir ittifakın sözünün hegemonyasını kuracak bir parlamento istiyoruz” açıklamasında bulundu.

‘3. İTTİFAK OLACAK’

3. ittifak’a dair açıklamalarda da bulunan Şık, ittifakın kurulamadığı eleştirilerine katılmadığını söyleyerek şöyle konuştu:

“Aslında 3. İttifak kuruldu. Sadece deklare edilmedi. Bileşenlerinin kim olacağı belirlenmedi. Şundan yana kimsenin kuşkusu olmasın. Seçimlerde, oy pusulalarında bir 3. İttifak seçeneği yer alacak. Cumhur İttifakı için de Millet İttifakı için de ortaya çıkan 3. İttifak seçeneğinin tartışmasının odağında Halkların Demokratik Partisi (HDP) var. Ama 3. İttifak seçeneği olacak. Elbette ki Kürt siyasal hareketi de olacak, TİP de olacak. Bana sorsanız herkes olsun. Ortaya büyük bir enerji çıkar ve beklentiyi karşılayan pozisyon elde ederiz. Türkiye siyasal tarihine baktığımızda kriz halinde toplum yüzünü sola döner. Çünkü sol bakış açısıyla gelecek çözüm önerisinin kıymetini bilir. Bu seçim için köprüden önce çıkacak son çıkış desek yeridir. Olası ilk seçimde parlamento aritmetiğinde sol temsiliyetin bir ağırlık noktası olmasını yaratamazsak sol açısından ikinci bir 12 Eylül yumruğu yeriz ve 20-30 yıl ayağa kalkamayabiliriz. Bu çok büyük bir risk. Bugün yaşadığımız hiçbir sorunun, 20 yıl sonra dönüşmüş Türkiye’de sadece gazete arşivlerinden ya da bilimsel çalışmaların içerisinden okunmasını istiyorum. Günlük haberlerin içerisinden okunmasını istemiyorum. Benim derdim bununla ilgili. Türkiye’de solu temsil eden her kim olursa olsun, hangi partiden olursa olsun hepsi de bu anlayışla hareket ediyor. Türkiye’deki sorunların çözümü yurttaşı odağa koyan bir anlayışla inşa edilecek devlet modeliyle yaratılacak bir ülkede olacak. Sol sayesinde olacak. Bunu hiç kimse gözden kaçırmasın. Önümüzde hem aklımızı hem de vicdanımızı tatmin edecek bir seçim sistemi varken vicdanımızı dinleyip ilkelerde buluştuğumuz ortak adaya oyu verelim. İkinci bir Ekmeleddin vakası olmayacak. Aklımızı da kullanıp 3. İttifak seçeneğini Meclis’te en güçlü biçimde temsil edecek şekilde oyumuzu kullanmamız gerekiyor.”

‘NEDEN HAMLE YAPMIYORSUN?’

“‘İlk seçimde gidiyorlar’ söylemini kitlesel tabanı olan muhalefet partilerinin liderleri dile getiriyor” diyen Şık, “O zaman şunu sorarım; Madem ilk seçimde gidiyorlar. Neden o seçimi öne alacak hamleyi yapmıyorsun? Selahattin Demirtaş’a, Osman Kavala’ya, adını sanını bilmediğimiz FETÖ koduyla açılan soruşturma dosyasının hukuken mağduru edilmiş binlerce insana 18 ay daha yatın. Sonra seçim olacak, iktidar değişecek mi diyeceksiniz? Her gün 3 kadının erkek şiddetine uğramasını, tacize, tecavüze uğramasını engellemek için 18 ay daha mı bekleyin diyeceğiz? Doğanın katledilmesini engellemek için 18 ay daha mı bekleyeceğiz? Daha bir sürü şey sayabiliriz. Ama eğer ilk seçimde gideceklerse buyurun seçimi öne alacak politik hamlenizi yapınız. Bunu yapmıyorsanız bir problem var demektir. Bu iktidar illaki gidecek. Nihai şekilde orada kalacak halleri yok. İlk seçimde gidecekler söyleminin hem iyi hem kötü yanı var. İyi yanı şu; Bunlar siyasi parti oldukları için değil, siyasi suç örgütü oldukları için cumhuriyet tarihinin en büyük çete soruşturmasının sanığı olarak da yargılanacaklar. Kötü yanı da şu; memleketteki en devrimci durumu ‘seçimler gelse de sandık kurulsa oy atsak’ noktasına kadar gerileten bir kısım var. İtirazım buna. Sokaktan çağrım kırın, dökün değil. Tepkinizi, anayasal hak olan protesto hakkınızı göstermek zorunluluğu vatandaşlık zorunluluğudur. Bunu da en iyi yapan kadın hareketidir. Sosyal medyada itirazlarını dile getirip. Bu itirazlarını sokağa taşıyorlar. 15 Temmuz kalkışmasından beri tüm faşist baskıya rağmen direnen ve bu direnci sokakta gösteren kadın hareketidir. Bizim de bu hareket, bu düşünce arkasında sıralanmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.

‘ORTADA KOCA BİR SUÇ ÖRGÜTÜ VAR’

Son olarak Duvar kitabının içeriğine dair konuşan Şık, “Yurttaşlar nezdinde aldığımız geri dönüşler çok kıymetli. Kitap her şeyi anlatıyor iddiasında değiliz. Elbette eksiğimiz vardır. Ancak olanaklarımız ve ulaşabildiğimiz belge, bilgi açısından elimize geçenleri sağlıklı bir biçimde oraya koymaya çalıştık. Anlattığımız mevzunun Sedat Peker’in iddia, itiraf ve ifşa sürecine yansıyan kısmının sadece AKP dönemini kapsamadığı ve bir süreklilik arz eden sürecin olduğunu anlatıyor. Sedat Peker’in bize anlattıkları üzerinden, sokaktaki en sıradan yurttaşın bile dile getirdiği biçimde, siyasi parti kılığına girmiş mafyanın demokratik araçlarla ülkeyi gasp edip, ülke rejimin alaşağı ettiğini söylememiz mümkün. Ortada koca bir suç örgütü ve suç silsilesi var. Kendilerinin itirafları var. Kitabı okuyup sonundaki haritaya da baktığınızda mevzu çok anlaşılır kılınıyor. Tüm kişiler, olaylar birbirine Türk Ceza Kanunu’nun suç saydığı hangi maddelerle bağlanmış onu da anlatılıyor” dedi.

DERLEYEN: NİL KAHRAMANOĞLU

Editör: Haber Merkezi