İZ GAZETE - Haluk Tekeli yaklaşan yerel seçimleri kaleme aldı. Yazısında İZBAN işçilerinin grevine de değinen Tekeli, "Sendikanın yönetimine bakmadan, Konfederasyonun politikalarına teslim olmadan, süreci doğru okuyorlar. Bir anda önce kentin sonrada memleketin gündemini belirliyorlar. Bir avuç işçinin büyük başarısıdır bu. Eğer kamuoyu bu süreci doğru okuyabilse ve hak taleplerinin bundan böyle ancak geniş kitlelerin katılımı veya onayıyla alınabileceğine inansaydı sonuç başka türlü olurdu." ifadelerini kullandı.

Fransa'daki sarı yelekli direnişçileri görenlerin İZBAN işçisine sırt çevirdiğini söyleyen Tekeli, yazısında "Yerel seçim çalışmaları kendiliğinden harekete geçen hak ve sosyal reform talepleri ile seslerini yükseltmek isteyen geniş kesimlerin yeni kamusal alan yaratarak aydınlarla, ezilenlerle toplumun tüm dezavantajlı grupları yatay ilişkilenmesi için bir araç olmalıdır. Aydınlar yeniden inisiyatif almalı, bu harekete geçme dinamiği olan kesimlerle sıkı ilişki kurmalı, onları modernitenin kurmaca, komplo teorilerine hapsetmemelidir." şeklinde ifadeler yer verdi.

İşte Haluk Tekeli'nin o yazısı;

24 Haziran genel seçimlerinin demokratik muhalefet cephesinde yarattığı dağınıklık ve moral bozukluğu devam ediyor. Bunun en temel göstergesi seçimlere doğru giderken bütün yaşadığımız hukuksuzluklar ortada durduğu halde, sadece adayların kim olacağının temel soru olarak ortada durması.

Yerel seçimde elbette o il veya ilçeye kimin başkanlık yapacağı önemli. Ancak büyük bir bölümü ekonomik olarak batık olan belediyelerde seçim çalışmasının nasıl yürütüleceği, kazanıldığı durumda 31 Mart sonrası karşı karşıya gelinecek olan ekonomik krizle nasıl baş edileceği henüz konuşulmuyor.

16 yıldır girdiği her seçimi kazanan AKP iktidara giden yolun yerel yönetimden geçtiğini Türkiye'de en iyi bilen ve duruma uygun politikaları da en başarılı uygulayan bir parti. AKP'nin esas başarısı iktidar olduktan sonra "iktidar kalmak" için yapmış olduğu ittifaklar ve izlediği politikalardır.

Sevgili dostumuz Orhan Gazi Ertekin'in Palu ailesi için yazdığı "Türkiye, kendi kamusalını bir “aile” olarak yeniden kurma sürecindedir ve artık aileye karşı kaçacak yer yoktur. Devlete karşı kaçacak bir aile de yoktur. Aile devlete, devlet ise aileye dönüşmüştür." sözleri yaşadığımız "anti modernitenin" veciz ifadesidir.

Yeniden kamusalını "aile olarak" kurma çabasındaki memlekette yerel seçimler bu kurucu bakış açısının kendi karşıtı ile yeni bir raundu'dur. "Aile" açıktır ki yerel seçime hazırdır. En has evlatlarını Ankara, İzmir, İstanbul, Kocaeli, Bursa, Gaziantep gibi Büyükşehirlerde önceki görevlerine bakmaksızın sahaya sürmüştür. Burada halka verilen mesaj nettir, "biz gidersek siz de gidersiniz." Yaşanan onca seçimden sonra gitmemek için her yolun deneneceğinden kimsenin en küçük bir kuşkusu yoktur.

Bu durumda sorun nedir? Sorun "anti modernite" zamanında muhalefetin hala söylem ve pratiğini modernitenin "altın çağına" ayar yapmasıdır. Y.Kemal'in anlamlı sözlerini muhalefetin bütün açıklamalarının altına yazmakta yarar var." " o iyi insanlar o güzel atlara binip gittiler"

Şimdi sokağa atılan, devletten ve kamusal alandan dışlanan, adeta üvey muamelesi gören çocukların "bu nasıl olur? Baba/Devlet bize bunu nasıl yapar? " şaşkınlığından kurtulması gereken zamanlardayız.

İrili ufaklı toplumun bütün hücrelerinde insanlar yavaş yavaş bu gidişi değiştirmek için çaba harcıyor. Dikey bir hiyerarşi oluşturmadan, sosyal ihtiyaçları, ekonomik çıkarları için inisiyatif alması gerektiğini yaşayarak görüyor. İzmir''i sarsan belediye ve demir yolu işçilerinin çıkışlarına bu gözle bakmakta yarar yok mudur?

343 İşçinin çalıştığı işletmede grev oylaması yapılıyor. 329 kişi katılıyor. Kapalı zarf ile yapılan oylamada 320 kişi "Grev" kararı alıyor . Sendikanın yönetimine bakmadan, Konfederasyonun politikalarına teslim olmadan, süreci doğru okuyorlar. Bir anda önce kentin sonrada memleketin gündemini belirliyorlar. Bir avuç işçinin büyük başarısıdır bu. Eğer kamuoyu bu süreci doğru okuyabilse ve hak taleplerinin bundan böyle ancak geniş kitlelerin katılımı veya onayıyla alınabileceğine inansaydı sonuç başka türlü olurdu. Günlerdir "sarı yelek" öyküsü anlatanlar şehrin ortasında, önlerindeki demir yolu işçisinin sarı yeleğini göremedi. Bugün eğer metro çalışanları görece yüksek ücret aldılarsa ve bunun için ciddi bir pratik sergilemek zorunda kalmadıysalar bu İzban işçisinin ödediği bedel ile mümkün olmuştur. Kelebek etkisi devam etmiş İzenerji'nin taşeron işçilerinin özlük hakları yaratılan bu duyarlılıklar, örgütlenme ve işçilerin kararlı tutumu ile olumlu seyir almıştır.

Yerel seçim çalışmaları kendiliğinden harekete geçen hak ve sosyal reform talepleri ile seslerini yükseltmek isteyen geniş kesimlerin yeni kamusal alan yaratarak aydınlarla, ezilenlerle toplumun tüm dezavantajlı grupları yatay ilişkilenmesi için bir araç olmalıdır. Aydınlar yeniden inisiyatif almalı, bu harekete geçme dinamiği olan kesimlerle sıkı ilişki kurmalı, onları modernitenin kurmaca, komplo teorilerine hapsetmemelidir.

Şimdi önümüzdeki dönemde yürütülecek olan her hak ve eşitlik mücadelesinin içinde olma, katılma ve başarılı olabilmesi için elden geleni yapma zamanı değil midir? Tarih geriye doğru yorumlanır ileriye doğru yapılır ve yazılır. Tarih yapıcılar sahne almaya başlarken bilgi, bilim ve tecrübe hata yapmaktan korkmadan kazanmak için öne atılmak için koşullar öncesine göre daha uygundur.

Editör: Haber Merkezi