ASYA YAŞARİKİZ / İZ GAZETE - Türkiye, Suriye’de yaşanan gelişmeler sonrası ‘açık kapı’ politikasını uygulayarak sınırlarını açtı. Yaşadıkları çatışma bölgelerinden Avrupa’ya geçmek için sınırlara giden mülteciler adeta bir dram yaşıyor. Kötü muameleye maruz kalan mültecilerin durumu ile ilgili Halkların Köprüsü Derneği Başkanı Üstün Reinart ile konuştuk.

Türkiye’nin mültecilere uyguladığı ‘açık kapı’ politikasını nasıl yorumluyorsunuz? Türkiye, mültecileri bir tehdit ve pazarlık unsuru olarak mı görüyor?

Türkiye’nin mültecileri bir tehdit ve pazarlık unsuru olarak kullandığı ortada. ‘Açık kapı’ diye bir şey olmadığı da ortada. Avrupa ülkelerinin kapıları her zamankinden daha da kapalı. Her zamankinden daha sert güvenlik önlemleriyle mülteciler püskürtülmek isteniyor. Ortaya korkunç bir insanlık felaketi tablosu çıkıyor.

Avrupa’nın mülteci politikasını nasıl yorumluyorsunuz?

Avrupa’nın mülteci politikası çok çirkin. Avrupa’yı bir kale gibi kapalı tutmak için Türkiye İle para pazarlığı yapmaları, bir yandan insan hakları gibi kavramlarda mangalda kül bırakmazken, gözlerinin önünde yaşanan insanlık felaketini ötelemekten başka bir tavır almamaları kaygı verici.

Mülteciler için tecrit alanları oluşturulması, onların Avrupa’ya sokulmaması için silahlı müdahaleye varan sert tedbirler alınması vahim.

Mülteciler için nasıl politikalar üretilmeli?

Mülteciler için önce geçiş güvenliği sağlanmalı. İnsan kaçakçılarının şişme botlarında ölümler engellenmeli. Mültecilerin içine girdikleri topluma uyum sağlayabilecekleri, temel haklarının korunabileceği, insani temelde 1951 Cenevre sözleşmesine uygun politikaları üretilmeli. Halklar da mültecilerle dayanışmaya davet edilmeli.

Devlet politikası arasına sıkıştırılan mültecilere yönelik gittikçe körüklenen düşmanlığı nasıl yorumluyorsunuz?

Korku ve dehşetle tüm dünyada artan mülteci düşmanlığını izliyoruz. Bu, insanların bir günah keçisi arayışından, ayrıcalıklarını kaybetme korkularından yahut da ekonomik sıkıntı dönemlerinde azalan kaynaklara rekabet oluşması korkularından besleniyor olabilir. Ne yazık ki hükümetler de bu korkuları giderecek, insanları birlikte yaşamaya yöneltebilecek politikalar üretmiyorlar. Türkiye’de ‘Türk askeri Suriye’de ölürken Suriyeliler bu ülkede keyif çatıyor’ gibi çarpık bir söylem yayılıyor. Bu nefreti körükleyen, tehlikeli bir yalan.

İnsanların tampon bölgelerde yığılmasının sonuçları ne olur?

O bölgelerde korkunç koşullarda bekleşiyorlar. En temel ihtiyaçları karşılanmadan… Yiyecek, su, temizlik maddeleri, tuvalet, duş olmadan. Hijyen koşulları o kadar kötü ki hastalık yayılması engellenemez. Avrupa ülkelerinin Corona virüsünü kontrol için çırpındıkları bu günlerde, Türkiye’nin bu yaptığı Corona virüsünün yayılmasına davetiye çıkarmak. Bu insanlar soğukta, kalabalık içinde hiçbir sağlık kontrolü olmadan bekleşiyorlar.

Bu bekleşmenin yarattığı gerginlik şiddete de yol açabilir. Zaten kontrolsüz, güvensiz şişme botla denizden Yunanistan’a geçme çabaları ölümle sonuçlandı. Daha fazla ölümler de olabilir.

Yunanistan’dan göz yaşartıcı bombayla müdahale olduğu, bazı çocukların bundan hastalandığı haberlerini de alıyoruz. Çok tehlikeli bir durumla karşı karşıyayız.

Mültecilerin sınırlardaki durumlarını iyileştirmek için neler yapılabilir? Yardım kampanyanızdan bahseder misiniz?

Halkların Köprüsü ve diğer dayanışma dernekleri mültecilerin temel ihtiyaçlarını bir dereceye kadar sağlayabilme çabasında. Halkların Köprüsü Cumartesi günü Edirne’de olacak. Çocuk bezi, mama, gıda ve temel hijyenik malzemeler dağıtılacak. FB sayfamızda bir liste yayınladık, duyarlı dostlarımızdan katkılar gelmeye devam ediyor.

Editör: Haber Merkezi