Emek ve demokrasi güçlerinin İzmir'de düzenlediği panelde krize karşı tek adama karşı demokrasiden, halktan ve emekten yana katılımcı bir yerel yönetim anlayışı ile seçimlere gidilmesi gerektiği vurgulandı. Panelde merkezde sağlanamayan demokrasi ittifakının yerellerde sağlanabileceğine vurgu yapıldı.

İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri tarafından düzenlenen etkinlikte yaklaşan yerel seçimler ele alındı. 'Olağanüstü Koşullarda Yerel Seçim ve Demokrasi' başlığı düzenlenen panelin moderatörlüğünü Prof. Dr. Nilgün Toker yaparken panelin konuşmacıları, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, HDP İstanbul Milletvekili Saruhan Oluç, CHP 26. Dönem İzmir Milletvekili Zeynep Altıok ve EMEP MYK üyesi Levent Tüzel idi.

c'ndeki panele çok sayıda vatandaşın yanı sıra, HDP İzmir Milletvekili Murat Çepni, CHP'li büyükşehir ve ilçe belediye aday adayları da katıldı. Bir aydan fazladır direnişte olan DİSK Gıda-İş üyesi TARİŞ işçileri de salona 'Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz' sloganları ile girdi.

CHP 26. Dönem İzmir Milletvekili Zeynep Altıok yıkıcı ekonomik kriz koşulları ve OHAL'in bir rejim olmuş haliyle seçime gidildiğini belirterek “Seçimleri iki kişinin arasındaki bir yarış olarak değil, Türkiye'nin kurtuluşu olarak ele almalıyız. Bu süreçte sağdan oy almak ve sağın dilini kullanmak yerine solun değerleri ile çalışmalıyız. Bizler olağanüstü hallerde olağanüstü başarılar yaratabilecek nitelikteyiz. Bugün bizim ihtiyacımız olan şey eğitim, bilinçtir. Okullarda yok edilen eğitimi evlerde, sokakta, derneklerde yeniden kurmamız gerekiyor. Yerel yönetimler, yok edilen nefes alanlarını koruyabilmek için önemlidir. İzmir'i rakıya indirgeyenlere yada mahallenin en güzel kızına benzetmeye karşı İzmir'in kimliği ile gurur duymalıyız. Bizim burada tüm vatandaşlara eşit hizmet sunarak nefes açan yerel yönetim alanlarını Anadolu’nun her tarafına yaymalıyız” dedi.

'YEREL SEÇİMLERİ KRİZİN ETKİLERİ ÜZERİNDEN TARTIŞMALIYIZ'

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, siyasi iktidarın ne zaman hak ve emek mücadeleleri alanında yenilirse halkın önüne sandık koyduğunu ifade ederek şunları söyledi:
“Herhangi bir zamanda yapılan bir seçime girmiyoruz. Demokrasi birikimini ortadan kaldıran, diktatörlük sisteminin kurulmak istendiği bir dönemde seçime giriyoruz. Krizin etkisinin çok daha ciddi bir şekilde hissedildiği bir dönemde giriyoruz. Yerel seçimleri, krizin etkileri üzerinden tartışmalıyız. Krize karşı emekten yana halkçı bir yönetim, tek adama karşı katılımcı bir yerel yönetim anlayışı oluşturulmalı. Demokrasiyi ve emeğin hakkını koruyacak bir yerel yönetimden yanayız.”

'MAHALLE KOMİTELERİ İLE HALK YÖNETİME KATILMALI'

AKP iktidarının yerel yönetim anlayışının da çöktüğünü dile getiren Çerkezoğlu “Yolsuzluk, kamusal alanların yağmalanması, doğanın talanı AKP belediyeciliğinin alameti farikası oldu. Yerel seçimlerde AKP'nin politikalarına boyun mu eğeceğiz yoksa kendi emeğimize geleceğimize sahip çıkıp çıkmayacağımızın seçimini yapacağız. Sermayenin yıkıcı politikalarına karşı emekten yana kamucu bir yerel yönetim sağlanmalı. Mahalle komiteleri üzerinden halkın söz sahibi olduğu, herkesin karar mekanizmalarının katıldığı bir yerel yönetim oluşturulmadır. Türkiye'de artık koruncak değil kurulacak bir demokrasiden bahsediyoruz. Bu demokrasiyi kendi ellerimizle kuracaksak en önemli güçlerden biri de işçi sınıfıdır. Tüm sınıf kardeşlerimizle, adalet, demokrasiden yana insanlarla emeğin Türkiye'sini kurmakta karalıyız” dedi.

'YERELLERDE GÜÇLÜ ÖRGÜTLER YARATMALIYIZ'

HDP İstanbul Milletvekili Saruhan Oluç da söz ve eylem hakkının ortadan kaldırıldığı bir dönemde seçime gidildiğini belirterek “Böyle bir dönemde yapılacak işleri temsili alanlardan çıkarmamız gerekiyor. Sorunlarımızın çözümünün temsilcilere bırakılması çözüm sağlamayacaktır. Doğrudan doğruya her bir yurttaşın adım atması lazım. Her yurttaş karar ve denetim süreçlerine daha fazla katılım sağlamalı. İktidarın tek adama yüklendiği bir dönemde yerellerde güçlü örgütler yaratmak bugün yapılması gereken. Güçlü yerel yönetimlerle, kendini güçlü sanan merkezi iktidar devirebilir. Bu toplumsal muhalefet için yol yaratabilir. 31 Mart yerel yönetimlerin iyice merkeze bağlanacağı seçimdir ama bu engellenebilir” dedi. 

'BATIDA AKP-MHP KOALİSYONUN İKTİDAR ALANINI DARALTACAK ADAYLARA DESTEK'

İktidarın demokrasiyi sadece oy kullandırmaya indirgediğini dile getiren Oluç şunları söyledi:
“Her seçim demokrasiyi biraz daha ortadan kaldırıyor. Bunu 31 Mart seçimlerinde değiştirebiliriz. Yerellerde demokrasi yoksa ülkenin genelinde de demokrasi yoktur. Yerelde demokrasi sağlandığı zaman daha demokratik bir cumhuriyet yaratabiliriz. Türkiye'nin yerel yönetimlere kayyım atayan sistemi de değiştirilmeli. Yerel yönetimler daha öncesinde de yerel demokrasiye imkan veren yerler değildi ama artık tamamen merkeze bağlanacak. Denetim ve mali işler de tamamen cumhurbaşkanına bağlı olacak. Batıda AKP-MHP koalisyonunun iktidar alanını daraltacak, halkçı belediyecilik yapacak, demokrasi güçlerinin adaylarını, destekleme konusunda netiz. HDP son seçimlerde önemli oy potansiyeline erişti, elbette büyükşehir, il meclisleri ve belediye meclislerinde yer almak için adaylar çıkaracağız. Herkesin daha fazla temsil imkanının olduğu yönetimler yaratmak istiyoruz.”

'MESELE HALKIN YÖNETİME KATILIP KATILAMAYACAĞI'

EMEP MYK üyesi Levent Tüzel ise yerel seçimlere gidilen sürecin, demokrasi karşıtı güçlerle, demokrasiyi kuracak güçlerin hesaplaşması olacağını belirtti. Tüzel, “Kapitalist, emperyalist sistem açmaza girince daha çok saldırganlaşıyor. İktidar yerel seçimlerden alacağı güçle kendini daha da ileriye taşımaya çalışıyor. Daha da büyümesi beklenen kriz ortamı bu seçimin ana etmeni olacak. Belediyeler hizmet üretmek adı altında ticarileşmiş durumda. Kent rantlarından söz eden ya da AKP'nin sarayları ile yarışacak saraylar yapmış 'demokrat' başkan adayları var. Bütün mesele bu süreçte halkın yerel yönetimlere katılımının sağlanıp sağlanamayacağı. Demokrasi güçleri için belirleyecek olan bu” dedi.

'DEMOKRASİ İTTİFAKI YERELLERDE SAĞLANABİLİR'

Yerel seçimlerin merkezde yapılamayan demokratik ittifaklara yerelde yapma imkanı tanıyabileceğini dile getiren Tüzel şunları söyledi:
“AKP-MHP bloğu kol kola seçime giriyor. Bunun karşısında CHP'den beklenilen bütün halk güçleri ile birlikte geleceği kazanmak adına yan yana gelmektir. CHP, İYİ Parti ile el sıkışabiliyor ama 6 milyon oy almış HDP ile, Cumhurbaşkanının terörize söylemlerinden dolayı göğsünü gere gere görüşmekten kaçınıyor. Halk, ana muhalefetten birleştirici söylem bekler. İzmir'de halk güçleri ile bu birlikteliği zorlamamız gerekiyor. Konu kim aday olacak değil. Rekabet alanına dönmüş bu seçim yerine halkın katılımının, denetimin sağlanacağı, ranta, ticarete, talana, taşerona karşı bir anlayışla çıkmamız gerekiyor. Karamsar olmayalım ama imkanların güce dönüşmesi için de çaba göstermeliyiz. Büyükşehirden muhtarlıklarına kadar ortak adaylar belirleyelim. Halkın önüne liste koyulmasın. Halk güçleri kendi belirledikleri adayları partilerin önüne koymalıdır.”

EVRENSEL

      

Editör: Haber Merkezi